15 Nisan 2017 Cumartesi

Kent Öyküleri

BİR SANATÇI PORTRESİ
Arif Atılgan

Gülümser Atılgan’ın iyi resim yaptığı çok küçük yaşlarında belli oluyordu. Lise son sınıfta kesinlikle ressam olmaya karar vermişti. 1974 yılında Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Dekoratif Resim bölümüne girdi.
  
Gülümser Atılgan

1977 yılında öğrenciyken Türk Kültür Vakfı Özel Jüri Ödülünü kazandı. 1979 yılında üniversiteyi bitirdi. Mezuniyet öncesi ve sonrasında çeşitli sergilere katılma hakkı kazandı.

                                1977 Yılında Türk Kültür Vakfından Ödül Alan Resim

Okul sonrası bir süre Bursa Mustafa Kemal Paşa’da kalmıştı. Resim yapma ortamı olmadığı gibi istediği boya, tual malzemelerini de bulamıyordu. Soba üzerinde yer yer yaktığı yazılı kâğıtlardan kolâjlar deniyordu. Bunlardan birini Devlet Güzel Sanatlar Akademisi 2. Sanat Bayramı Etkinliği Yeni Eğilimler yarışmasına göndermiş, ödül almıştı.

İstanbul’a yerleştikten sonraki çalışmaları modern tarzda idi. Yaptığı resimleri yarışmalara gönderdiğinde hepsi ödül veya sergilenme hakkı kazanıyordu.

1981 yılında Nişantaşı’ndaki galerilerden birine götürdüğü kolâj çalışması, Galerinin kadın yöneticisi tarafından satılamayacağı sebebiyle kabul edilmemişti. Aynı çalışmayı o sıralarda düzenlenen İstanbul Festivali Resim Heykel Müzesi Günümüz Sanatçıları yarışmasına göndermiş, ödül kazanmıştı.

Tesadüf, törende ödülünü veren kişi o resmi galerisine kabul etmeyen kadın galericidir. Kendisi Düzenleme Komitesindedir. Sergi bittikten bir süre sonra aynı kişi bu sefer o çalışmayı galerisinde sergilemek ister. Ret edilir.

1981 Yılında İstanbul Festivali Resim Heykel Müzesi Günümüz Sanatçıları Ödülü Kazanan Kolaj 

1984 yılındaki bir sergisinde komşu salonda sergi açan kişi kartpostal resimlerini tablo yapmıştı. Satılanın yerine hemen o gün aynısını yeniden yapıyordu. Gülümser Atılgan bu tip resimler için ‘fotoğraf makinesiyle yarışmak’ tanımı yapar.

Sanatçımız modern resim yapmak istiyordu. Ancak bu tarz resimlerin alıcısı olmuyordu. Hâlbuki resimlerinin satın alınması sanatçıya güven verirdi.

1987 yılında şekilleri deforme ederek yeni bir tarz oluşturdu. Yine modern resimlerdi aslında. İlk olarak Adalar Kültür Şenliğine gönderdiği resimle olumlu tepki aldı. Ankara’nın en önemli galeri sahibi kendisine sergi açması teklifinde bulundu.

                            1987 Yılında Adalar Kültür Şenliğinde Sergilenen Resim

Ankara’da açılan ilk sergisiydi ve ilk gece kokteylde bütün resimleri satılmış üzerlerine kırmızı nokta yapıştırılmıştı. Daha sonra da Ankara’da çeşitli sergiler açtı. Ancak Galeri sahibinin, Ankaralıların sevdiği tarzı ve ebatları önermesi kendisinin sanatçı kimliğini rahatsız etmişti.

30 lu yaşlardaydı. Ressamlarının yaşamadığı, antika olmuş tabloların satıldığı bir müzayedeye resmini gönderdi. 100.000TL nin altında olmayan tablolar kapışılıyor, Onun 3.000TL lik tablosuna alıcı çıkmıyordu.

Resim “piyasasının” içini sevmemişti. Küratörler, board yapmalar, paslaşmalar.. Çeşitli yayınlarda sanatçıyla ilgili yazı yazan bazı yazarların karşılığında resim istemesi..

Kendisinden resim alanlar arasında Başbakan Yardımcısı Sermet Refik Pasin (1982-1983), ABD Elçisi Abramowitz (1989-1991), Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci (1990-1991), İtalyan Kaslowski ailesi (Organik Kimya), Ankara’nın önemli restoranı Mangal gibi kişi ve kurumlar vardı. Sermet Refik Pasin’in 'Kuşlar' isimli ödüllü resmi için açık çek önermesi ilginç bir anısıdır.

1984 Yılında Resim Heykel Müzeleri Derneği Günümüz Sanatçılarında Ödüllü ‘Kuşlar’ İsimli Tablo

2000 yılında, Galatasaray’da Yapı Kredi Sanat Galerisini gezerken yeni yayınlanan kitaplara gözü ilişir. Birinin adı Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisidir. Belki bir gün benim de adım olur içinde, diye düşünür. Ansiklopediyi incelemek için eline alır. Rast gele bir sayfa açar. Şaşırır. Sayfada kendi adı yazmaktadır. Ansiklopediye girmesi Onu çok mutlu eder.


                             Türk Plastik Sanatçıları Ansiklopedisinde Gülümser Atılgan

Bir gün telefonla arayıp resimlerinin değerini sorarlar.. Evinin bahçesine barbeküde yakılmak üzere koyduğu eskiz çalışmalarını çalan biri onları değerlendirmek istemektedir.

Parası olmadığını söyleyen arkadaşına resim hediye eder. Ona konuk olduğunda o resmin yerde durduğunu görür. Bir daha kimseye resim hediye etmez. Eserine değerini vermeyeceğini hissettiği kişilere resim de satmaz.

Okullarda hocalık yapar. Özel ders almak isteyenler olur. Özellikle Akademiye girmek isteyenleri önce sınar. Işık gördüklerine ders verir. Ders verdiklerinin hepsi istedikleri bölümü kazanmıştır.

Ders paketi bittiğinde öğrencilerine, ‘Şimdi resim yapmanın kurallarını öğrendin. Sadece ressam oldun. ‘Sanatçı Ressam’ olacaksan bu kuralları bir kenara koyup kendi tarzını bulmalısın.’ Der.

Sanatçının özgür olması gerektiğini, memur sanatçı olunamayacağını savunur. Sanatçının akademik unvanlarını kabul etmez. Çocuk yaştakilerin sanatçı, ressam olarak kabul edilmesinin yanlış olduğunu, zira sanatçının dünya görüşünün oluşması gerektiğini ifade eder.

Ödülleri, sergileri olmuştur. Umurunda değildir ama gelir de elde etmiştir. Artık retrospektif yani kariyeri boyunca yarattığı eserlerden derlenmiş sergi açma zamanının geldiğini düşünür.

2007 yılında Kadıköy Belediyesinin Caddebostan Sanat Galerisine özgeçmişiyle başvurur. Galeri yetkilileri, jürilerinin incelemesi için resim ister. Buna alınır. Der ki, ‘Özgeçmişimi okuyun. Orada yazılanları kanıtlamamı isteyin. Gerekirse ödüllerimi getireyim. Ama kendimi sınatmam.’ Yetkililer aldırmaz. Hâlbuki o tarihlerde, Galeride Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin asistanları dâhil çeşitli kişiler sergi açabilmektedir. Canı sıkılır.

Maltepe Belediyesinin Sanat Galerisine başvurur. Dilekçesini verip eve geldiğinde Belediyenin yetkilisi telefonla arar. Yetkili, ‘Gülümser Hanım, galerimizde sergi açmanız bizim için onurdur. Kira ücreti istemiyoruz, istediğiniz tarihleri de Siz seçin.’ Der.

O tarihte, Kadıköy Belediyesi kendi anlayışına uyan, Maltepe Belediyesi uymayan siyasi parti tarafından idare edilmektedir.

Küser. Birkaç yıl resim yapmaz.

Şimdi yeni bir dönemindedir. Ezoterik öyküleri, çok sevdiği modern tarzla işlemektedir. Yalova’daki evinin alt katını sanat galerisi haline sokmuş, orada çalışmalarını sürdürmektedir. Resim satmak, sergi açmak gibi amaçları yoktur. Tamamen ‘Sanat İçin Sanat’ yapmaktadır.

Bir ‘Gerçek Sanatçı’ öyküsü.. Tarihe not düşülmesi için yazdım.
ARİF ATILGAN NİSAN 2017










5 yorum:

  1. Sanat artık çok metalaştı. Bu durumdan rahatsız olan gerçek sanatçılar piyasanın dışında kalmayı tercih edebilir. Gülseren Atılgan'ın eserlerinin gerçek kıymetinin bilineceğini umuyorum. Resim yapmaktan hiç vazgeçmesin. Başarılar diliyorum. Gerçek başarı sanatçının kendi eserinden memnun olmasıdır. Sanatçının arayışı hiç bitmez.

    YanıtlaSil
  2. Eşim adına teşekkürler Şükran Hanım. Sadece Gülseren değil Gülümser olacak.

    YanıtlaSil
  3. Üstad çok etkilendim Ve "hep böyle değil mi zaten" diye düşündüğümde üzüntüm daha da arttı Hanımefendiye saygı ve sevgilerimi sunuyorum.Umarım terazilerin ayarlarını hep birlikte yeniden düzenleyebiliriz.

    YanıtlaSil
  4. Gülümser hanımı kutluyorum. Ustalığı aşıkar. Hele o 1977 tarihli eseri ödülü gerçekten haketmiş.
    "Ürettikçe ortaya çıkacak yeni yapıtları nasıl olurdu acaba" diye merak ediyor insan.

    YanıtlaSil
  5. Siz de, eşiniz de harikasınız..Estetik ve sanatla bir şekilde buluşan kişilerin, dünyaya bakışları da güzel olur. Gülümser Hanımı kutluyor, doğanın bağrındaki atölyesinde çok verimli bir dönem geçireceğine inanıyorum...

    YanıtlaSil