HASANPAŞA CAMİSİ
Arif
Atılgan
Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa 2. Abdülhamid
(1876-1909) zamanında 1881 yılında Bahriye Nazırı olmuş, 1882 de görevinden
kısa bir süre ayrılmış, aynı yıl tekrar Bahriye Nazırı olmuş, öldüğü 1903
yılına kadar görevine devam etmişti. Hasan Hüsnü Paşa, 1853 yılında Sinop
baskınında şehit olan Bozcaadalı Riyale (Tümamiral) Hüseyin Paşanın oğludur. Kendisi
1893 yılında Ertuğrul Gemisi faciasına sebep olmuştur. Ertuğrul
Gemisi Komutanı damadıdır.
1879-1881 yılları arasında Bahriye Nazırı olan
Rasim Paşa, Padişahın donanmanın Haliç’e demirlenmesi isteği üzerine Bahriye
Nazırlığından istifa etmiştir. Onun yerine Hasan Hüsnü Paşa getirilmiştir.
Hasan Hüsnü Paşa, Padişahın dediğini yerine getirmiş ve en uzun süreli görev
yapan Bahriye Nazırı olmuştur.Kendisi son yıllarda medyada, mirasçılarının Beyoğlu’ndaki Botter Apartmanı ile ilgili haberleri dolayısıyla gündeme gelmiştir. Mezarı Eyüp’tedir. 2. Abdülhamid Sultanbeyliği Çiftliğini kardeşi Cemile Sultana hediye etmiş. Çiftlik 1893 yılında Hasan Hüsnü Paşaya satılmış. Bugünkü Sultanbeyi ilçesi O’na aitmiş.
Kadıköy’de Hasanpaşa ile Acıbadem çevresi 17. Yüzyılda Kızlarağası Mısırlı Osman Ağanın mülkiyetinde imiş, 1630 da 4. Murad tarafından kamulaştırılmış, 1800 lü yılların başında 3. Selim’in mülkiyetine geçmiş.
Hasan Hüsnü Paşa burada daha önce yanan bir caminin yerine 1889 yılında yeni bir cami inşa ettirir. Camiye O’nun adı verilir. 1930 yılında semtlere mahalle isimleri verilirken, bu semte caminin adı olan Hasanpaşa adı verilir. Cami, Saray Ardı Caddesi ile Kurbağalıdere Caddesinin kesiştiği üçgen alandadır. Cami ile birlikte bir sübyan mektebi ile meydan çeşmesi yapılmıştır. Semtin eskilerinden aldığım bilgiye göre, sübyan mektebine ait olan ön taraftaki tek katlı bina daha sonraki yıllarda kahvehane olarak kullanılmıştır.
Hasanpaşa Camisi,
Sübyan Mektebi, Çeşme Ve Sonradan Kahvehane Olan Bina
Cami üçgen şeklindeki yolların arasında kare planlı içten kubbeli dıştan kiremitli bir yapıdır. Son cemaat yerinin kapısının üzerinde kabartma iki gül demeti arasında 2. Abdülhamid’in tuğrasını taşıyan kitabesi bulunur. Kitabede ‘Ola makbul-i dergah-ı celili hazreti Venhap /Münevver cami-i pür feyz-i ulyay-i Hasan Paşa’ yazmaktadır. Son cemaat yerinden ahşap kapı ile içeri girilir oradan yine ahşap bir kapı ile namaz kılınan bölüm olan harim bölümüne geçilir. Caminin içi kalem işi bezemelerle süslenmiş. İmamın cemaate namaz kıldırmak için bulunduğu bölüm olan mihrap bölümü dışa çıkıntılı olmayıp, içerde mermer sütunlar arasındadır. Minareye kadınlar mahfilinden çıkılmaktadır. Minare, dikey yivli gövdesi ile bir sütunu, şerefesi ise bir korint sütun başlığını andırır. Caminin doğusunda yani şimdiki E-5 istikametinde iki katlı sübyan mektebi bulunmaktadır.
Hasanpaşa Camisinin
İçerdeki Kubbesi ile Dışarıdaki Kubbe Üstündeki Kiremit Çatısı
Sübyan mektebinin bahçe kapısı Sarayardı Caddesi tarafında olup kapının üzerinde kitabesi bulunmaktadır. Eski Hasanpaşalılar, mektebin cumhuriyetten sonra üç sınıflı ilkokul olarak Kaptan Hasanpaşa İlkokulu adıyla öğrencilere hizmet ettiğini söylemektedirler. 1960 lı yıllarda buradaki öğrenciler İhsan Sungu İlkokuluna nakledilmişler ve binanın eğitim işlevi son bulmuş.
Bu yapının birkaç MT doğusunda hayrat olarak yapılan meydan çeşmesi bulunmaktadır. Çeşmenin yalağı, Kurbağalıdere Caddesi tarafında bulunmaktadır. Çeşme beşgen prizmatik gövdeli hazneye sahiptir. Üzerinde kitabesi bulunmaktadır.
Çeşmeden sonra yine doğuya doğru, önce mektep sonra çardağı bulunan tek katlı bir kahvehane olarak hizmet etmiş olan bina bulunmaktadır.
Şimdi de bu yapıların günümüzdeki durumlarına bakalım.
Camide daha fazla cemaat yeri elde edebilmek için 1990 lı yıllarda son cemaat yerinden girilen bir bodrum kat inşa edildiğini görüyoruz. 2. Abdülhamid’in tuğrasını taşıyan kitabe bugün camekânla kapatılmış olan son cemaat yerinin kapısının önündeki bölümün üzerinde bulunmaktadır.
Hasanpaşa Camisi,
Sübyan Mektebi Binası, Çeşme ( Bakkal Dükkânının İçinde Kalmış).
Çeşmeden Sonraki
Bölüm Yol İçin İstimlâk Edilmiş
Caminin doğusundaki iki katlı sübyan mektebi binası eski halini korumaktadır. Sadece alt katında dükkânlar oluşturulmuştur. Mermer kitabesi Sarayardı Caddesi tarafında, sonradan eklendiği belli olan tuvaletlerin bahçesindeki demir kapının üzerinde bulunmaktadır. Bugün orijinal yapısını koruyan binanın üst katı kurs yeri olarak kullanılmaktadır.
Bu yapının birkaç MT doğusunda bulunan meydan çeşmesinin kitabesi de orijinal teknesi de günümüze ulaşamamıştır. Bugün çeşmenin iki cephesi, sonradan yapıldığı sanılan arkasındaki bakkal dükkânının içersinde kalmış olup diğer üç cephesi cadde üzerindedir. Mektebin bahçesi yol vs yapıldığından çeşme artık meydan çeşmesi değildir. Orijinal teknesi artık yoktur. Yol seviyesi yükselmiş, çeşmenin bir kısmı toprak altında kalmıştır. Çeşmenin suyu akmamaktadır. Caminin Kurbağalıdere Caddesi tarafındaki duvarının önüne 1930 yılında konmuş olan çeşme de artık akmamaktadır.
Beşgen Prizma Şeklindeki
Çeşmenin İki Kenarı Arkadaki Dükkânın İçersinde Kalmış
Çeşmeden sonra yine doğu tarafındaki sonradan kahvehane olarak kullanılan tek katlı bina günümüze ulaşamamış. Aslında bu yapı uzun yıllar dükkân olarak da kullanılmış. Anımsadığım kadarıyla 1990 lı yıllarda yol çalışması sebebiyle istimlâk edilmişti. Kahvehane binasının, bugün kalıntısı kalan çeşmeden sonra 15-20MT mesafedeki trafik ışıklarının bulunduğu yere kadar uzandığı belli olmaktadır.
1982 Hava Fotoğrafı
2014 Hava Fotoğrafı
(Üzerinde Hasanpaşa Camii Yazan Bina Sübyan Mektebi Olup Cami bir önceki
Binadır)
Kadıköy’de iki komşu mahalle olan, mahallelerindeki iki camiden isimlerini almış olan Rasimpaşa ve Hasanpaşa Mahallelerinin benzerlikleri vardır. Öncelikle iki mahalleye isimlerini veren iki paşanın Osmanlıda 19. Yüzyılın sonlarında ardı ardına Bahriye Nazırlığı yaptıklarını belirtelim. Rasimpaşa (1879-1881), Hasanpaşa (1881-1903) yılları arasında görev yapmışlardı. İkisi de bu camilerin bulunduğu semtlerde yaşamamışlar. Cumhuriyet sonrasında mahalle isimleri konurken bu iki semte oradaki camilerin adları verilmiş. Ancak yıllarca iki mahalle, semtlerinde bulunan tesislerin isimleriyle anılmış. Rasimpaşa Mahallesi semtteki yeldeğirmenlerinden dolayı Yeldeğirmeni adıyla, Hasanpaşa Mahallesi semtteki havagazı tesislerinden dolayı Gazhane olarak anılmış.
1980 li yıllarda Hasanpaşa Camisinin üst sokağında inşaat yapıyordum. İnşaatın 1. katından itibaren Cami görülmeye başlamıştı. Her gün kalfamla Caminin minaresine ve özellikle şerefesine bakarak ‘özenerek iş yapmak böyle bir şey olsa gerek’ diyerek sohbet ederdik.
Rasimpaşa Camisi başarılı bir şekilde restore edildi. Darısı Hasanpaşa Camisinin başına diyelim.
ARİF ATILGAN Nisan 2014