30 Eylül 2014 Salı


Kent Mektupları



BJK İNÖNÜ STADI
Arif Atılgan
1903 yılında jimnastik kulübü olarak kurulan Beşiktaş, 1910 yılında faaliyet gösterdiği branşlara takımın ilk kaptanı ve teknik direktörü olan Şeref Beyin (Ahmet Şerafettin Bey) gayretleri ile futbol şubesini de eklemiştir. Beşiktaş o tarihlerde maçlarını Kadıköy’deki Fenerbahçe’ye ait sayılan Union Club stadında oynamaktadır.1910 lu yıllarda Balkan Savaşı (1912-1913)  ve ardından 1. Dünya Savaşı (1914-1918) çıktığında yönetici ve sporcuların savaşa katılmaları sebebi ile kulübün dağıldığı görülmektedir.
Savaş sonrasında, Şeref Beyin tekrar oluşturduğu Beşiktaş takımı uzun süre maçlarını Union Club stadında oynar. Beşiktaş, 1921 yılında Taksim Kışlasının yerinde kurulan Taksim Stadını Galatasaray ile birlikte kullanmaya başlar.

1930 lu yıllarda Beşiktaş kendine stat arayışlarına girer.20 Ocak 1910 tarihinde yanan Çırağan Sarayının bahçesi yangın sonrası bakımsız bir durumdadır. 1932 yılında Şeref Bey bu alanı Beşiktaş’a stat olarak kazandırmak için çalışmalara başlar. O yıllarda tek partili rejimin güçlü isimlerinden biri olan, BJK fahri Başkanı Recep Peker’in hükümet nezdinde girişimleri ile alan Milli Emlakten kiralanır. Bu arada kansere yakalanan Şeref Bey hastalığına rağmen stat için defalarca Ankara’ya gidip gelmek dâhil, bu konudaki çalışmalarına devam eder. 11 Ocak 1933 tarihinde temeli atılarak başlatılan çalışmalara sporcularda katılır ve 110/75MT ölçüsündeki sahası ile stat açılır.  Ancak Şeref Bey bu günleri göremez. Stada onun anısına Şeref Stadı adı verilir. Beşiktaş, İnönü Stadı açılıncaya kadar resmi maçlarını Şeref Stadında oynar.

Şeref Stadı

Taksim Stadı yıkılıp, 1940 yılında yerine park yapılınca İstanbul’a yeni bir stat yapılması çalışmaları başlatılır. Stadyum mimarı olarak tanınan Paolo Vietti Violi isimli İtalyan mimar İstanbul’a davet edilir. Mimar Fazıl Aysu ve mimar Şinasi Şahingiray ile birlikte Dolmabahçe Sarayının eski has ahırlarının bulunduğu alana proje hazırlatılır. Burada İstanbul’un ilk Tiyatro Binası da bulunmaktadır. 1859 yılında Abdülmecid tarafından yapılmış olan Dolmabahçe Saray Tiyatrosu daha önce yıkılmıştır. 19 Mayıs 1939 tarihinde temel atılır. Ancak 2. Dünya Savaşının (1939-1945) çıkması dolayısıyla çalışmalara ara verilir. 19 Mayıs 1943 tarihinde tekrar temel atılarak inşaata başlanır. Harap durumda olan Has Ahırlar tarafında kolay hafriyat yapılır. Gazhane tarafında sorun olduğu için stadın o bölümü inşa edilmez, o tarafa yüksek duvar inşa edilir. 16.000 kişilik olan stada o zamanki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adı verilir. İnönü Stadı 5.000.000TL ye mal olmuştur.  27 Kasım 1947 tarihinde İstanbul’un Valisi ve Belediye Başkanı olan Lütfü Kırdar tarafından açılışı yapılır. Açılışta numaralı, kapalı ve eski açık tribünler vardır ve onlar da henüz tamamlanamamışlardır. İnönü Stadında yerli yabancı bütün maçlar oynanır. Beşiktaş da artık diğerleri gibi maçlarını İnönü stadında oynamaya başlar. Bu tarihten sonra Şeref Stadı, 1987 yılında Çırağan Sarayı otele dönüşünceye kadar Beşiktaş takımı tarafından antrenman sahası olarak kullanılır.

1939 Yılında Dolmabahçe Saray Tiyatrosu Sağda, Sarayın Has Ahırları Solda

1940 Yılında Saray Tiyatrosu Yok

İnönü Stadında ilk maç Beşiktaş ile İsveç’in AIK Solna takımı arasında oynanır ve maçı Beşiktaş 3-2 kaybeder. Ancak stattaki ilk golü yıllar sonra Beşiktaş’a efsane başkan olacak olan Süleyman Seba atar.

İnönü Stadının Dolmabahçe’ye bakan cephesindeki büyük demir kapının iki yanındaki duvara gömülecek tunç rölyefler yapılamamıştır. Ayrıca yine bu tribünün iki yanındaki kulelerin üzerine konulması gereken disk ve cirit atan sporcu heykelleri de konulamamıştır.

Eski Açık Tribünün İki Kulesi Ve Ortadaki Demir Kapısı

1950 li yıllarda futbol popülerleştikçe stadı büyütme ihtiyacı doğar. Önce numaralı tribünün sol yanına 5.000 kişilik ek yapılır, daha sonra Gazhane tarafındaki kale arkasına 15.000 kişilik açık tribün inşa edilir. Stat ayakta 40.000 kişilik olmuştur. Ancak bu sayıya numaralı ve kapalı tribünün en altındaki duhuliye bölümü dâhil midir bilinememektedir. Duhuliye bölümünde saha seviyesinin altında ayakta duruluyor, maç oyuncuların ayakları hizasından seyredilebiliniyordu. En ucuz bölüm olan duhuliyeye 1990 lı yıllardan sonra seyirci alınmıyor, artık orayı görevliler ve oynamayan oyuncular kullanıyordu.

Dünyanın en iyi manzaralı statlarından biri olarak gösterilen İnönü Stadında cumartesi pazar günleri iki maç üst üste haftada dört maç oynanırdı. 1980 li yıllarda Fenerbahçe’nin kendi stadı inşa edildikten sonra Galatasaray Ali Sami Yende, Beşiktaş İnönü Stadında maçlarını oynamaya başlamıştı.

Burada ilk gece maçı 28 Mart 1962 tarihinde oynanır. Ancak oyuncuların gözünü kamaştıran ışıklandırma sorunlu ve yetersizdir. Kameralı ilk TV naklen yayını 1 Mayıs 1966 tarihinde FB-BJK maçında yapılmıştır.  Aslında ilk TV yayını 12 Kasım 1961 tarihinde İTÜ TV sinin Taşkışla Binasının damından yaptığı Türkiye-Rusya maçındaki yayındır. Bu yayında maç anlatımı ise radyodan naklen yayın yapan Halit Kıvanç’ın sesi ile kendisinden habersiz olarak yapılmıştır. Stadın isimleri dönemin iktidarlarına göre değişmiştir. 1950 lerde Mithat Paşa, 1973 de tekrar İnönü olmuş ancak arada Dolmabahçe Stadı olarak da bilinmiştir. Stat futbolun dışında birçok alanda kullanılmıştır. Bunlar: 1956 Dünya Güreş Şampiyonası, 1959 Avrupa Basketbol Şampiyonası, 1959 Uluslararası Binicilik Yarışması,  Avrupa Profesyonel Boks Şampiyonluğu, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Törenleri, ayrıca ünlü yerli ve yabancı yıldızların müzik konserleri olmaktadır.

İnönü stadı 1998 yılında 49 yıllığına Beşiktaş’a kiralanmıştır. Adı BJK İnönü Stadı olmuştur.

2003-2004 sezonunda saha zemini indirilmiş, atletizm pisti kaldırılmış ve stat 32.086 koltuklu hale getirilmiştir. Bu arada yeni açık tribünün üzeri de çelik konstrüksiyon ile kapatılmış, stat içersinde BJK TV ye yer verilmiş, WC büfeler yenilenmiştir.

      BJK İnönü Stadı

2010 yılında Fİ-YAPI ile kulüp arasında sponsorluk anlaşması yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre 1 Ekim 2010 ile 15 Eylül 2012 tarihleri arasında stadın ismi Fİ-YAPI İnönü Stadı olacaktır. Ancak bu anlaşma 30 Aralık 2011 tarihinde Fİ-YAPI tarafından feshedilmiştir.

1960 lı yıllarda lisanslı futbolculara bütün maçlara bedava girebilmelerini sağlayan serbest giriş kartı verilmekte idi. İnönü Stadının deniz tarafındaki eski açık tribünü serbest giriş kartlıların girdikleri tribündü. Bu sebepten eski açık tribünde sadece oynanan maçın taraftarı değil her takımın taraftarı bulunurdu. Dolayısıyla bu tribünün seyircisinin diğerlerinden daha bilinçli oldukları bilinir. Benim de serbest giriş kartım vardı. Devamlı o tribünde maç seyrettiğim için oranın ortamını ve keyfini çok severdim. Orada semtimiz Yeldeğirmenlilerin de gelip maç seyrettiği kısım kapalı tribünün yanındaki kısmın üst katı idi. Randevulaşmadan orada bütün semt toplanabilirdik. Semtimizden Konyalı Ahmet lakabıyla bilinen Ahmet Ağbi yapılı olduğu kadar gür sesli bir kişi idi ve tribünden sahadaki futbolculara bağırarak fırça atmayı severdi. Ahmet Ağbi dışarıdan tanıdığını sandığım Fenerbahçe Kalecisine gür sesi ile diğerlerinden biraz fazla “uyarılarda” bulunmayı kendine hak görüyordu. Bir gün bu “uyarılardan” Fenerbahçe Kalecisinin konsantrasyonu o kadar bozulmuştu ki tribüne dönmüş ve O’na elleri ile işaret ederek ‘yeter’ demek zorunda kalmıştı.

2013 yılında stadı 42000 kişilik olarak yeniden inşa etmek için inşaata başlanacağı ifade edilmektedir. Ancak stat yıkılıp eski has ahırların altındaki havalandırma tünelleri ortaya çıkarsa UNESCO nun buraya hiçbir inşaat yaptırmayabileceği de söylenmekte, tartışılmaktadır. Ancak bana göre stadın altında herhangi bir tünel bulunmamaktadır. Eski haritalara dikkatli bakıldığında, Harbiye’den aşağıya inen vadideki derenin Kadırgalar Caddesinden denize kadar zeminin altından devam ettiği görülmektedir. Sanırım dere bu bölümde tonoz içersine alınmış ve tünel olarak da bu tonoz akıllarda kalmıştır. Ayrıca stadın tamamen denizden dolan alanda kaldığı da tespit edilebilmektedir. Eğer bir tartışma yapılacaksa o tartışma zemin ve şehircilik konularında olmalıdır.

                                                      1939 Yılından Önceki Durum

Üzerindeki çelik konstrüksiyonu ile yeni açık tribün hariç, stadın mimarisini beğenirim. Dolmabahçe Meydanı tarafındaki eski açık tribünde yapılması düşünülüp yapılmayan rölyefler ve heykeller de olsaydı stat daha güzel olurdu sanırım.

Haddim değil ama kulübün tarihine baktığımda Beşiktaş’ın stadının adının Şeref Stadı olması gerektiğini düşünüyorum.
ARİF ATILGAN  OCAK 2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder