YOĞURTÇU PARKI
Arif Atılgan
Süreyya İlmen, 2. Abdülhamid döneminin
paşalarından Serasker Rıza Paşanın oğludur. O da asker olmuş ancak ordudan
istifa ederek serbest çalışmayı tercih etmiştir. Kendisi birçok hayır işinde
çalışmıştır. Onun çalışmaları, bundan 100 yıl önceki gönüllülük bugünkü adıyla STK
çalışmasının o yıllardaki örneği olarak karşımıza çıkar.
1. Dünya savaşı sonrasında Süreyya İlmen Kızılay
Kadıköy şubesinin Başkanıdır. Adını, üst köşesindeki 1810 yılında yoğurtçuların
yaptırdığı söylenen Yoğurtçu Çeşmesinden alan Yoğurtçu Çayırı o günlerde bataklık
durumdadır. Süreyya Paşa çevresindekilerle birlikte bu alanı bataklıktan
kurtarmak ve ağaçlandırarak orman yapmak için kolları sıvar.
Yoğurtçu ÇeşmesiSüreyya İlmen’in hayali Kadıköy’den Mühürdar-Moda üzerinden Kurbağalıdere’ye oradan da Fenerbahçe’ye kadar sahil yolu yapabilmekti. Kurbağalıdere’nin denize yakın kısmında insanları bir metelik ücret karşılığı derenin karşı kıyısına geçiren, bu sebepten adı metelik köprüsüne çıkmış bir sandal ve sandalcısı bulunmaktaydı. İlmen buraya da köprü yaparak Kalamış tarafına geçilmesinin sağlanmasını arzu ediyordu. Bu şekilde insanların yürüyerek deniz kenarının keyfini çıkarmalarını düşünüyordu.
Eski Yıllardaki Yoğurtçu Çayırı Ve Dere Ağzı
Süreyya Paşa Yoğurtçu Çayırında öncelikle deniz kenarına rıhtım yapmak, içerde kalan bataklığı kurutmak için drenajlar yapmak, ağaçlar dikerek orman haline getirmek, ortasına pist yaparak o yıllarda hafta sonu tatil günü olan Cuma günleri bando mızıka topluluğunun konserlerini halka izletmek istemişti. Halkın, havagazı fenerlerinin aydınlattığı banklarda oturarak temiz hava alıp dinlendiği bir yeşil alan hayal ediyordu.
Ayrıca Hasanpaşa’da Havagazı tesislerinin bulunduğu yerdeki köprüden denize kadar, derenin Kuşdili Çayırı tarafına beton dökerek kanalizasyon tesis etmek istiyordu. Kanalizasyon denizin içersinde de akıntılı bir bölgeye kadar devam edecek, Gazhane köprüsünün yanındaki başlangıç noktasından ise gerektiğinde derenin suyu ile yıkanabilecekti. Bu kanalizasyona Haydarpaşa Mahallesinin yani şimdiki Yeldeğirmeni semtinin dışında kalan evler bağlanabilecekti.
İşe başlayabilmek için bir komisyon kurarak önce kendisi ve eşi için 100 er lira, üç çocuğu için 25 er liradan 75 lira koymuş, Fransa’da yaşayan anne babası ve iki kız kardeşinden de 300 lira alarak 575 lira toplamıştı. Daha sonra Kızılay’dan 500 lira bağış temin ederek toplam 1075 lira ile işe başlanmasını sağlamıştı. Ayrıca Parkı gösteren kartpostallar yaptırıp satarak, parkın Yoğurtçu Köprüsü tarafına bir Kızılay çadırı kurarak vatandaşlardan yardım toplamaya başlamıştı.
O yıllarda İstanbul’da yayınlanan Karagöz gazetesi konuyu ‘Kadıköylüler kendi işlerini kendileri görüyor’ adlı bir karikatür eşliğinde ‘Yoğurtçu bataklığını halk kurutuyor’ şeklinde haber yapmıştı. Bunun üzerine Ankara’dan İçişleri Vekili Fethi Beyden İstanbul Belediyesine yazı gelmişti. Yazıda, bu işleri belediyenin yapması gerektiği emrediliyordu. İstanbul Belediye Başkanı Haydar Bey işi durduruyor ve buraya kendilerinin park yapacağını ifade ediyordu.
1923 yılında başlayan bu çalışmalar için 1925 yılında yazılan raporda 1515 TL si toplanan yardımlar, 4000 TL si Belediyenin havalesi ve 5000 TL si Süreyya Beyin ilk verdiği bağışın üzerine ayrıca borç verdiği para ile şu işlerin yapıldığı görülüyordu:
300 MT si 4-5 MT lik kazıklar üzerinde olan 400 MT boyunda beton ile rıhtım yapılmış, rıhtım arkasına 8000 M3 toprak doldurulmuş, 400 MT beton dökülerek kapağı ile birlikte kanal yapılmış, 250 MT uzunluğunda 30 CM lik beton büz döşenmiş, 1000 MT bataklığı kurutmak için moloz taşından sıçan yolları tabir edilen drenaj yapılmış, 126 adet çınar ağacı dikilmiş, 50 adet bank satın alınmış, 400 MT kaldırım yapılmış, 10 adet havagazı feneri dikilmiş, 800 MT beton bordür taşı yapılmış, 12 M2 alanı olan memur kulübesi yapılmıştır.
1924 yılında İstanbul Belediye Başkanlığına Haydar Beyin yerine Operatör Emin Bey getirilince eksikler tamamlanıp Süreyya İlmen’in 5000 TL alacağı da ödenerek park 1925 yılında açılmıştır. Parkın planını Bahçeler Müdürü Reşat Bey yapmıştır.
Adını Yoğurtçulardan alan Yoğurtçu Çeşmesi, adını Yoğurtçu Çeşmesinden alan Yoğurtçu Çayırı ve adını Yoğurtçu Çayırından alan Yoğurtçu Parkının hikâyesi böyledir.
Günümüzdeki Yoğurtçu Parkı VE Dere Ağzı
Yoğurtçu Parkı Kadıköy’de geçmişten günümüze kalabilmiş ender yeşil alanlardan birisidir. Bugünlerde İBB atık suların Kurbağalıdere’ye akmasını önlemek için dere kenarına bir kolektör döşemek istemektedir. 3 MT çapındaki kolektör derenin ağzındaki büyük rögara bağlanacaktır. Atık su buradan Moda’nın altındaki büyük tünel ile Mühürdar’daki arıtma tesisine akıtılacaktır. Ancak bunun için Yoğurtçu Parkının altından kanal geçirmek yani burada kanal kazı çalışması yapılmak istenmektedir. O zaman buradaki 100 yıllık ağaçlar zarar görecekler büyük bir ihtimalle kuruyacaklardır. Belki de şantiye alanı haline girecek olan park giderek ortadan kaldırılacaktır.
Bu bölgedeki çalışmalarla ilgilenen Kuşdili Platformuna göre bu kanalın Yoğurtçu Parkı Caddesinin altından geçirilmesi daha doğru olacaktır. Ayrıca kolektör borularının üstten kazılarak değil dipten ittirilerek döşenmesi gerekmektedir. Eğer caddenin altından mümkün değilse parkın az ağaçlı bir bölgesinden yeterli derinlikte aynı usulle yapılması doğrudur. Ancak yine de uygulamadan önce Orman Mühendislerinden ağaçların köklerine zarar gelmeyeceğine dair bir rapor alınması gerekmektedir.
Yoğurtçu Parkının
İçersindeki Şantiye
Yoğurtçu Parkı 1970 li yıllara kadar içersinde çalı bitkileri de bulunan doğal ortamlı bir koruluk durumundaydı. Derenin karşı kıyısındaki şimdiki Fenerbahçe Dere Ağzı tesislerinin bulunduğu alan ise gerçekten sazlık ve bataklık bir alandı. Sazların arasındaki patika yollardan geçerek Kalamış Sahilindeki kumsala veya dere ağzındaki sandalcılardan kiraladığımız sandallarla açık denize giderek denize girerdik.
Kamu kurumları kamunun yani halkın mutluluğu için görev yaparlar. Bu sebepten gerçekleştirecekleri en iyi hizmetler kamuya danışarak yapacakları hizmetler olmaktadır.
ARİF ATILGAN MİMDAP HAZİRAN 2014
Arif bey,
YanıtlaSilyazılarınızı ; araştırmalarınızı ilgiyle izliyorum ve okumaktan çok keyif alıyorum.
Yoğurtçuparkı ile ilgili benim duyduğum ''osmanlının ilk tescilli parkı'' olduğu ancak 1925 te açılmış olması cumhuriyet döneminin ilk tescilli parkımı olmuş oluyorr?
çok teşekkürler.
Nurema
Nursema Hanım
YanıtlaSilOsmanlının olamaz. Tescilli'den Koruma Kurulunun tescili mi kastediliyor? Olabilir.
Elinizde bu konuda bir belge varsa arşivime koynak isterim.