Mimarlara Mektuplarım
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Arif Atılgan
Son yıllarda, ülkemizde yeni bir “kültür merkezi kültürü” oluşmaya başladığı, dikkatli gözlerden kaçmamaktadır. Kültür fonksiyonunu kullanarak inşa edilen kültür merkezlerinin hızla çoğalması, bu durumun en açık kanıtı olabilmektedir.
Genellikle belediyelere ait olan kültür merkezlerinde alkol kullanımının serbest olup olmaması dışında ana fikrin aynı olduğu tespit edilebilmektedir.
Konuyu iyi anlayabilmek için İstanbul’un Anadolu yakasında farklı düşünceye sahip iki belediyeye ait iki kültür merkezini masaya yatırmak yeterli olacaktır sanırım.
Caddebostan Kültür Merkezi
1980’li yıllara kadar Caddebostan Açık Hava Budak Sineması’nın bulunduğu arsada 1984 yılında Kadıköy Belediyesi’nin yaptığı ve kullandığı, tek katlı, petek şeklindeki kültür merkezi göze çarpmaktadır. Bu şirin binada sergi ve toplantı salonları ile bir kafe bulunmaktaydı. Bu binanın yıkımından sonra 5 Aralık 2003’te yapımına başlanıp 11 Aralık 2005’te Fazıl Say konseriyle açılışı yapılan yeni Caddebostan Kültür Merkezi 19.000 m2 alana sahiptir. Bu binanın içersinde 660 kişilik konser salonu, iki tiyatro salonu, sergi salonu, sekiz sinema salonu, spor salonu, kitap mağazası, kahvehane bulunmaktadır.
Belediyenin kültür hizmeti dolayısıyla, bulunduğu bölgenin inşaat hakkı olan E = 2,07’nin çok üzerinde bir inşaat hakkı kullanılarak meydana getirilen bu binadaki kültürle ilgili alanlar daha önceki tek katlı binadaki alandan daha fazla değildir. Dikkatli bakılırsa tahminen 100 m2’lik sergi salonu ve zaman zaman kullanılan tiyatro salonlarının dışında kalan alanlar kültürle pek de direkt ilişkili değildir. Sekiz sinema salonunun ise bir kültür merkezi için çok fazla olduğu, ayrıca böyle bir yerde sadece sanat filmlerinin gösterilmesi gerektiği de herkes tarafından bilinmektedir.
Maltepe Kültür Merkezi
Maltepe’de eski Küçükyalı Plajı’nın bulunduğu yerde, sahillerin doldurulmasından sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri adıyla inşa edilen iki katlı küçük binada ve geniş bahçesinde halka restoran ve kafe hizmeti veriliyordu. 19 Ağustos 2005’te bu bina yıkılarak Maltepe Kültür Merkezi’nin inşasına başlandı. 29 Mart 2007 tarihinde açılışı yapılan bu merkez 8000 m2 alana sahiptir. İçersinde iki nikah salonu, tiyatro, sinema ve konferans imkânları sağlayacak 500 kişilik çok amaçlı bir salon, kafe, restoran, teras, kütüphane, ders odaları, sergi salonu, fuaye, ofisler, gelin odaları, ses ve ışık düzeni, takı salonu, fotoğrafçı, şekerci, kuyumcu, çiçekçi dükkânları ve idari işler büroları bulunmaktadır. Burası da belediyenin kültür hizmeti dolayısıyla kıyı kenar çizgisi üzerine ve etrafındaki inşaat hakkından fazla yükseklikle inşa edilmiştir. İçindeki kültürle ilgili alanlar ise tahminen her biri 50 m2 olan sergi salonu ile kütüphane mekânlarıdır.
Maltepe Kültür Merkezi’nde sergi salonu hafta sonları gelin ve damada takı takma alanı olarak kullanıldığı için sergilere kapalı olmak zorundadır. Caddebostan Kültür Merkezi’nde ise hafta sonları bu mekân zaten kapalıdır.
Bu arsalara bu binaları, bir başka şahıs veya tüzel kişinin yapamayacağı herkes tarafından açıkça bilinmektedir.
Görüldüğü gibi iki ayrı dünya görüşündeki iki belediyemizin kültür merkezi anlayışı alkollü içki serbestliği dışında aynıdır. Bu durum hızla genelleşmektedir. Halbuki kültür merkezi denilince; içersinde sergi salonları, söyleşi salonları, tiyatro-konser salonları, sanat filmleri gösterilen sinema salonu, kültür-sanat ağırlıklı kütüphane, STK odaları, kafe gibi mekânların olduğu bir bina akla gelmektedir.
Günümüzde “kültür merkezi” adı altında, içinde biraz kültür bulunan küçük ölçekte alışveriş merkezi taklidi binalar yapılmaya başlanmıştır. Kültür bahanesi ile rant sağlanmasına günümüzde artık 'sıradanlaşmış bir olay' olarak bakılabilir belki ama, kültürün dönüşmesine seyirci kalınmaması gerekmektedir. Dönüşen bu kültür anlayışına göre bütün alışveriş merkezleri aynı zamanda kültür merkezi de sayılabilecektir. Aslında alışveriş de bir kültürdür, ancak alışveriş merkezi seviyesi, asla kültür merkezi ile arzulanan seviye değildir. Kültür, toplumun düşünce ve sanat anlayışındaki zenginliktir. Günümüzün bu tip kültür merkezlerini gördükten sonra, içersinde kültür faaliyetlerinin dışında başka bir alanı bulunmayan Atatürk Kültür Merkezi’nin kıymeti daha çok anlaşılmaktadır.
Atatürk Kültür Merkezi
29 Mayıs 1946’da zamanın Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfü Kırdar tarafından mimar Rükneddin Günay’la Opera Binası olarak yapımına başlanan, 1957 yılında belediyenin parasızlığı sebebiyle Maliye Bakanlığı’nın ele aldığı inşaat, bu tarihten sonra mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun yetkisinde devam etmiş, 12 Nisan 1969’da İstanbul Kültür Sarayı olarak hizmete girmiştir. 27 Kasım 1970’te yaşanan yangın sonrası bir onarım süreci geçirmiş ve 1977 yılında Atatürk Kültür Merkezi adıyla tekrar faaliyete başlamıştır.
Tamamen kültür faaliyetleriyle dolu olan AKM, diğer tüm sebeplerin yanında sadece bu özelliğinden dolayı bugünün kültür merkezlerine örnek olarak kalmalı ve asla yıkılmamalıdır.
Zaten AKM’yi yıkmak isteyenlerin amacı da İstanbul’un bu en değerli arsasına diğerleri gibi bir kültür merkezi yapmak değil midir?
Kültür merkezi yapacak olanlara önce AKM’yi incelemeleri öğütlenmelidir.
ARİFATILGAN Şubat 2008 Mimarlara Mektup
KÜLTÜR MERKEZLERİ
Arif Atılgan
Son yıllarda, ülkemizde yeni bir “kültür merkezi kültürü” oluşmaya başladığı, dikkatli gözlerden kaçmamaktadır. Kültür fonksiyonunu kullanarak inşa edilen kültür merkezlerinin hızla çoğalması, bu durumun en açık kanıtı olabilmektedir.
Genellikle belediyelere ait olan kültür merkezlerinde alkol kullanımının serbest olup olmaması dışında ana fikrin aynı olduğu tespit edilebilmektedir.
Konuyu iyi anlayabilmek için İstanbul’un Anadolu yakasında farklı düşünceye sahip iki belediyeye ait iki kültür merkezini masaya yatırmak yeterli olacaktır sanırım.
Caddebostan Kültür Merkezi
1980’li yıllara kadar Caddebostan Açık Hava Budak Sineması’nın bulunduğu arsada 1984 yılında Kadıköy Belediyesi’nin yaptığı ve kullandığı, tek katlı, petek şeklindeki kültür merkezi göze çarpmaktadır. Bu şirin binada sergi ve toplantı salonları ile bir kafe bulunmaktaydı. Bu binanın yıkımından sonra 5 Aralık 2003’te yapımına başlanıp 11 Aralık 2005’te Fazıl Say konseriyle açılışı yapılan yeni Caddebostan Kültür Merkezi 19.000 m2 alana sahiptir. Bu binanın içersinde 660 kişilik konser salonu, iki tiyatro salonu, sergi salonu, sekiz sinema salonu, spor salonu, kitap mağazası, kahvehane bulunmaktadır.
Belediyenin kültür hizmeti dolayısıyla, bulunduğu bölgenin inşaat hakkı olan E = 2,07’nin çok üzerinde bir inşaat hakkı kullanılarak meydana getirilen bu binadaki kültürle ilgili alanlar daha önceki tek katlı binadaki alandan daha fazla değildir. Dikkatli bakılırsa tahminen 100 m2’lik sergi salonu ve zaman zaman kullanılan tiyatro salonlarının dışında kalan alanlar kültürle pek de direkt ilişkili değildir. Sekiz sinema salonunun ise bir kültür merkezi için çok fazla olduğu, ayrıca böyle bir yerde sadece sanat filmlerinin gösterilmesi gerektiği de herkes tarafından bilinmektedir.
Maltepe Kültür Merkezi
Maltepe’de eski Küçükyalı Plajı’nın bulunduğu yerde, sahillerin doldurulmasından sonra, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesisleri adıyla inşa edilen iki katlı küçük binada ve geniş bahçesinde halka restoran ve kafe hizmeti veriliyordu. 19 Ağustos 2005’te bu bina yıkılarak Maltepe Kültür Merkezi’nin inşasına başlandı. 29 Mart 2007 tarihinde açılışı yapılan bu merkez 8000 m2 alana sahiptir. İçersinde iki nikah salonu, tiyatro, sinema ve konferans imkânları sağlayacak 500 kişilik çok amaçlı bir salon, kafe, restoran, teras, kütüphane, ders odaları, sergi salonu, fuaye, ofisler, gelin odaları, ses ve ışık düzeni, takı salonu, fotoğrafçı, şekerci, kuyumcu, çiçekçi dükkânları ve idari işler büroları bulunmaktadır. Burası da belediyenin kültür hizmeti dolayısıyla kıyı kenar çizgisi üzerine ve etrafındaki inşaat hakkından fazla yükseklikle inşa edilmiştir. İçindeki kültürle ilgili alanlar ise tahminen her biri 50 m2 olan sergi salonu ile kütüphane mekânlarıdır.
Maltepe Kültür Merkezi’nde sergi salonu hafta sonları gelin ve damada takı takma alanı olarak kullanıldığı için sergilere kapalı olmak zorundadır. Caddebostan Kültür Merkezi’nde ise hafta sonları bu mekân zaten kapalıdır.
Bu arsalara bu binaları, bir başka şahıs veya tüzel kişinin yapamayacağı herkes tarafından açıkça bilinmektedir.
Görüldüğü gibi iki ayrı dünya görüşündeki iki belediyemizin kültür merkezi anlayışı alkollü içki serbestliği dışında aynıdır. Bu durum hızla genelleşmektedir. Halbuki kültür merkezi denilince; içersinde sergi salonları, söyleşi salonları, tiyatro-konser salonları, sanat filmleri gösterilen sinema salonu, kültür-sanat ağırlıklı kütüphane, STK odaları, kafe gibi mekânların olduğu bir bina akla gelmektedir.
Günümüzde “kültür merkezi” adı altında, içinde biraz kültür bulunan küçük ölçekte alışveriş merkezi taklidi binalar yapılmaya başlanmıştır. Kültür bahanesi ile rant sağlanmasına günümüzde artık 'sıradanlaşmış bir olay' olarak bakılabilir belki ama, kültürün dönüşmesine seyirci kalınmaması gerekmektedir. Dönüşen bu kültür anlayışına göre bütün alışveriş merkezleri aynı zamanda kültür merkezi de sayılabilecektir. Aslında alışveriş de bir kültürdür, ancak alışveriş merkezi seviyesi, asla kültür merkezi ile arzulanan seviye değildir. Kültür, toplumun düşünce ve sanat anlayışındaki zenginliktir. Günümüzün bu tip kültür merkezlerini gördükten sonra, içersinde kültür faaliyetlerinin dışında başka bir alanı bulunmayan Atatürk Kültür Merkezi’nin kıymeti daha çok anlaşılmaktadır.
Atatürk Kültür Merkezi
29 Mayıs 1946’da zamanın Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfü Kırdar tarafından mimar Rükneddin Günay’la Opera Binası olarak yapımına başlanan, 1957 yılında belediyenin parasızlığı sebebiyle Maliye Bakanlığı’nın ele aldığı inşaat, bu tarihten sonra mimar Hayati Tabanlıoğlu’nun yetkisinde devam etmiş, 12 Nisan 1969’da İstanbul Kültür Sarayı olarak hizmete girmiştir. 27 Kasım 1970’te yaşanan yangın sonrası bir onarım süreci geçirmiş ve 1977 yılında Atatürk Kültür Merkezi adıyla tekrar faaliyete başlamıştır.
Tamamen kültür faaliyetleriyle dolu olan AKM, diğer tüm sebeplerin yanında sadece bu özelliğinden dolayı bugünün kültür merkezlerine örnek olarak kalmalı ve asla yıkılmamalıdır.
Zaten AKM’yi yıkmak isteyenlerin amacı da İstanbul’un bu en değerli arsasına diğerleri gibi bir kültür merkezi yapmak değil midir?
Kültür merkezi yapacak olanlara önce AKM’yi incelemeleri öğütlenmelidir.
ARİFATILGAN Şubat 2008 Mimarlara Mektup
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilYazılarını büyük bir keyifle okuyorum.Verdiğin bilgiler için çok teşekkürler .
YanıtlaSil,