Köşe Yazısı
YAŞLILAR
Yanlış bir başlık aslında ama
ilgiyi çekmek için böyle yazdım. Yaşı büyük olup küçük olanlardan çok daha
aktif olanlar vardır çünkü. Konumuza gelelim…
Yaz boyunca eşimle Yalova’da
öğleye kadar denize girdik. Çıkınca da sahildeki ağaçların altında evden
getirdiğimiz nevale ile kahvaltı yaptık. Kahavaltımızı bitirip termostaki çay
ile keyif yapmaya başladığımız saatte hemen yakınımıza 5-10 kadın gelip oturuyordu.
Yaşları 75-96 arasında. Bazısı başörtülü bazısı değil. Onlar da bizim gibi
portatif sandalye sehpalarıyla geliyorlar. Hepsi son derece akıllı, kültürlü,
bilgili kısacası ermiş mertebesinde hanımefendiler. Zamanla sohbetlerine
katıldık, sohbetimize katıldılar ve özetle arkadaş olduk. Sohbetlerimizde
anladım ki toplumumuzda yaş almış insanların iyi niyetle yaptığı önemli bir
hata var. Onu vurgulamak istiyorum.
Küçük tanıtımlar yapayım…
Birisinin kocası yeni rahmetli
oldu. Yaşarken emlaklarını çocuklarına dağıtmış. Annelerine sahip çıkarlar diye
herhalde. Hanımefendi kızının yanında oturuyor. Ama en azından psikolojik
olarak rahat değil. Maaşı var ama düşük. Ya ‘Git’ derlerse…
Diğeri yıllar önce evlenmiş Çocukları
olduktan sonra kocasının kötü alışkanlıklarından bıkmış. Daha doğrusu çocukları
adına korkmuş. Boşanmış ve çocuklarıyla Almanya’ya gitmiş. Bir fabrikada
çalışmış. Öyle ki çalışkanlığından dolayı ödüller almış. Sonuçta çocuklarını
okutmuş ve halk tabiriyle adam etmiş. Herbirinin düzgün işleri, geliri ve yaşamı
varmış artık. Kendisi de emekli olup Yalova’ya yerleşmiş. Hem Almanya’dan hem
Türkiye’den emekli maaşı alıyormuş. Yani hepsinin durumu iyi. Ancak çocuklar
devamlı ona misafir olarak geliyorlarmış. ‘Başımın üstünde yerleri var’ diyor
hanımefendi. Ama hiç para harcamıyorlarmış. Yine önemsemiyor ama ağırına
gittiği anlaşılıyor. Hadi onu kabul ediyor. Bütün ağırlama işlerini de kendisi
yapıyormuş. Yemek-temizlik-hizmet vs anlamında. O da kabul. Bir de arada uçakla
en lüks tatil yerlerine götürüyormuş. Uzatmayayım. Bu hanımefendi 96 yaşında ve
yürüteç kullanıyor. Üstelik diğerlerinden duyduğuma göre asansörsüz bir binada
oturuyormuş.
Bir başkası 1980’li yıllarda
Yalova’ya binbaşı rütbeli kocasının tayini ile gelmiş. Sanırım jandarma olan
kocası bir olayda şehit olmuş. Hanımefendi artık Yalovalıdır. Kızlarının
birinin kocası da emekli orgeneralmiş. Asker bir aile yani. Diğer kızının
kocası ölmüş. 60’lı yaşlardaki oğlu ise boşanmış ve annesiyle aynı evde
oturuyor. Özbekistanlı bir hanım yardımcısı var. O da çok iyi. Ana-kız gibiler.
Hanımefendi evini yanında yaşayan oğluna vermiş. Maaşı var ama evi yok. Belli
etmiyor ama huzuru olduğunu sanmıyorum.
Bir diğeri belli ki zengin.
İstanbul’da villada oturuyorlar. Hanımefendi Yalova’yı ve arkadaşlarını çok
seviyor. Bir apartman dairesini kendine yazlık yapmış. Orada oturuyor. Kocası
Yalova deprem bölgesi diye düşünüyor, gelmiyormuş. Bir oğlu Yalova’nın bir
köyünde çiftlik yapmış. Orada bir köylü aile oturuyormuş ve her işe
bakıyorlarmış. Arada bunlar da gidiyormuş. Kızları, torunu evlenmiş boşanmış
vs. Onlar konumuz dışında. Allah bozmasın diyoruz da ‘yine de herşeyi
çocukların üzerine vermeyin’ diye aklımızan geçiriyoruz. Şu anda mal ve mülkler
kendi üzerlerinde de…
Fazla uzatıp baş ağrıtmayayım.
Diğerlerinin de öyküleri üç aşağı beş yukarı aynı.
1980’li yıllarda inşaat
yaparken aynı zamanda kalfam da olan ortağım anlatmıştı. Kartal’da tanıdığı bir
karı-koca yanlarına oğlu ve ailesini de almış. Sonra da evi çocuğunun üzerine
yapmış. Bir süre sonra oğlu ‘Siz daha ne kadar bizim yanımızda oturacaksınız?’
diye sormuş.
2010’lardı… Yalova’dan
Pendik’e geliyorum. Vapurda karşımda oturan karı-kocaya istemeden kulak
misafiri oluyorum. Berbat bir sohbet ama ne yazık ki gerçek. Kadın diyor ki
‘Evi benim üstüme yap. Sen ölünce çocuklar beni oturtmazlar’. Adam da ‘Ya sen
önce ölürsen’ diyor.
O yıllarda bir tatil
seyahatinde tanıştığımız bir hanım kocası ölünce kızlarının evi sattığını
kendisinin yazlıkta oturduğunu, iyi ki orasının olduğunu anlatmıştı. Yani kız
çocuk erkek çocuk fark etmiyor.
Örnekler bitmez. Ama bu bir
sorundur. Hem de çok önemli bir sorundur.
Ey Yetkililer. Yasaları zamana
uygun hale getirmelisiniz. Eskiden Büyük Aile tipi yaşam varken bu yasalar uygundu.
Yani bir evde Dede-Babaanne veya Anneanne ile oturuluyordu. Gelin-damat,
çocuklar, torunlar… Ama o yıllarda fiziken en zayıf olmasına rağmen en yaşlının
sözü geçiyordu. Ona saygı ve sevgi vardı. Şimdi Çekirdek Aile var. Karı-Koca ve
çocuk. Bazen çocuk ta yok. Anneanne-babaanne-dede yok. Yaşlılar kendi başlarına
bırakıldılar. Yalnız yaşıyorlar.
Miras hukukunda değişiklikler
yapılmalıdır. Günümüzün şartları dikkate alınmalı. Geriye kalan eş ölenin
maaşının tamamını almalıdır. Ayrıca oturulan ev ona verilmelidir veya ömür boyu
oturma-kullanma hakkı sağlanmalıdır. Yani intifa hakkı prosedüre gerek olmadan
otomatik yürürlüğe girmelidir. Diğer yandan yaşlılar için huzurevleri
çoğaltılmalıdır.
Yaş almışlara önerim. Malınıza
mülkünüze sahip çıkın. Yetkililere önerim. Yaşlılara göre yasalar ve
düzenlemeler yapın.
Biraz da içimi dökeyim... Bazı
kadınlar çeşitli STK’larda kadınları koruduklarını söylüyorlar. Yukarıdaki
örneklerden haberleri var mıdır acaba?
Mağdur durumda olanlar büyük çoğunlukla kadınlar halbuki. Ayrıca
kadın-erkek ayrımını da çok basit buluyorum. Benim öznem İnsandır.
Kadın-erkek-çocuk… Hepsi.
ARİF ATILGAN 2025 EYLÜL
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder