30 Eylül 2025 Salı

 Köşe Yazısı

YAŞLILAR

Yanlış bir başlık aslında ama ilgiyi çekmek için böyle yazdım. Yaşı büyük olup küçük olanlardan çok daha aktif olanlar vardır çünkü. Konumuza gelelim…

Yaz boyunca eşimle Yalova’da öğleye kadar denize girdik. Çıkınca da sahildeki ağaçların altında evden getirdiğimiz nevale ile kahvaltı yaptık. Kahavaltımızı bitirip termostaki çay ile keyif yapmaya başladığımız saatte hemen yakınımıza 5-10 kadın gelip oturuyordu. Yaşları 75-96 arasında. Bazısı başörtülü bazısı değil. Onlar da bizim gibi portatif sandalye sehpalarıyla geliyorlar. Hepsi son derece akıllı, kültürlü, bilgili kısacası ermiş mertebesinde hanımefendiler. Zamanla sohbetlerine katıldık, sohbetimize katıldılar ve özetle arkadaş olduk. Sohbetlerimizde anladım ki toplumumuzda yaş almış insanların iyi niyetle yaptığı önemli bir hata var. Onu vurgulamak istiyorum.

Sohbet Saati

Küçük tanıtımlar yapayım…

Birisinin kocası yeni rahmetli oldu. Yaşarken emlaklarını çocuklarına dağıtmış. Annelerine sahip çıkarlar diye herhalde. Hanımefendi kızının yanında oturuyor. Ama en azından psikolojik olarak rahat değil. Maaşı var ama düşük. Ya ‘Git’ derlerse…

Diğeri yıllar önce evlenmiş Çocukları olduktan sonra kocasının kötü alışkanlıklarından bıkmış. Daha doğrusu çocukları adına korkmuş. Boşanmış ve çocuklarıyla Almanya’ya gitmiş. Bir fabrikada çalışmış. Öyle ki çalışkanlığından dolayı ödüller almış. Sonuçta çocuklarını okutmuş ve halk tabiriyle adam etmiş. Herbirinin düzgün işleri, geliri ve yaşamı varmış artık. Kendisi de emekli olup Yalova’ya yerleşmiş. Hem Almanya’dan hem Türkiye’den emekli maaşı alıyormuş. Yani hepsinin durumu iyi. Ancak çocuklar devamlı ona misafir olarak geliyorlarmış. ‘Başımın üstünde yerleri var’ diyor hanımefendi. Ama hiç para harcamıyorlarmış. Yine önemsemiyor ama ağırına gittiği anlaşılıyor. Hadi onu kabul ediyor. Bütün ağırlama işlerini de kendisi yapıyormuş. Yemek-temizlik-hizmet vs anlamında. O da kabul. Bir de arada uçakla en lüks tatil yerlerine götürüyormuş. Uzatmayayım. Bu hanımefendi 96 yaşında ve yürüteç kullanıyor. Üstelik diğerlerinden duyduğuma göre asansörsüz bir binada oturuyormuş.

Bir başkası 1980’li yıllarda Yalova’ya binbaşı rütbeli kocasının tayini ile gelmiş. Sanırım jandarma olan kocası bir olayda şehit olmuş. Hanımefendi artık Yalovalıdır. Kızlarının birinin kocası da emekli orgeneralmiş. Asker bir aile yani. Diğer kızının kocası ölmüş. 60’lı yaşlardaki oğlu ise boşanmış ve annesiyle aynı evde oturuyor. Özbekistanlı bir hanım yardımcısı var. O da çok iyi. Ana-kız gibiler. Hanımefendi evini yanında yaşayan oğluna vermiş. Maaşı var ama evi yok. Belli etmiyor ama huzuru olduğunu sanmıyorum.

Bir diğeri belli ki zengin. İstanbul’da villada oturuyorlar. Hanımefendi Yalova’yı ve arkadaşlarını çok seviyor. Bir apartman dairesini kendine yazlık yapmış. Orada oturuyor. Kocası Yalova deprem bölgesi diye düşünüyor, gelmiyormuş. Bir oğlu Yalova’nın bir köyünde çiftlik yapmış. Orada bir köylü aile oturuyormuş ve her işe bakıyorlarmış. Arada bunlar da gidiyormuş. Kızları, torunu evlenmiş boşanmış vs. Onlar konumuz dışında. Allah bozmasın diyoruz da ‘yine de herşeyi çocukların üzerine vermeyin’ diye aklımızan geçiriyoruz. Şu anda mal ve mülkler kendi üzerlerinde de…

Fazla uzatıp baş ağrıtmayayım. Diğerlerinin de öyküleri üç aşağı beş yukarı aynı.

1980’li yıllarda inşaat yaparken aynı zamanda kalfam da olan ortağım anlatmıştı. Kartal’da tanıdığı bir karı-koca yanlarına oğlu ve ailesini de almış. Sonra da evi çocuğunun üzerine yapmış. Bir süre sonra oğlu ‘Siz daha ne kadar bizim yanımızda oturacaksınız?’ diye sormuş.

2010’lardı… Yalova’dan Pendik’e geliyorum. Vapurda karşımda oturan karı-kocaya istemeden kulak misafiri oluyorum. Berbat bir sohbet ama ne yazık ki gerçek. Kadın diyor ki ‘Evi benim üstüme yap. Sen ölünce çocuklar beni oturtmazlar’. Adam da ‘Ya sen önce ölürsen’ diyor.

O yıllarda bir tatil seyahatinde tanıştığımız bir hanım kocası ölünce kızlarının evi sattığını kendisinin yazlıkta oturduğunu, iyi ki orasının olduğunu anlatmıştı. Yani kız çocuk erkek çocuk fark etmiyor.

Örnekler bitmez. Ama bu bir sorundur. Hem de çok önemli bir sorundur.

Ey Yetkililer. Yasaları zamana uygun hale getirmelisiniz. Eskiden Büyük Aile tipi yaşam varken bu yasalar uygundu. Yani bir evde Dede-Babaanne veya Anneanne ile oturuluyordu. Gelin-damat, çocuklar, torunlar… Ama o yıllarda fiziken en zayıf olmasına rağmen en yaşlının sözü geçiyordu. Ona saygı ve sevgi vardı. Şimdi Çekirdek Aile var. Karı-Koca ve çocuk. Bazen çocuk ta yok. Anneanne-babaanne-dede yok. Yaşlılar kendi başlarına bırakıldılar. Yalnız yaşıyorlar.

Miras hukukunda değişiklikler yapılmalıdır. Günümüzün şartları dikkate alınmalı. Geriye kalan eş ölenin maaşının tamamını almalıdır. Ayrıca oturulan ev ona verilmelidir veya ömür boyu oturma-kullanma hakkı sağlanmalıdır. Yani intifa hakkı prosedüre gerek olmadan otomatik yürürlüğe girmelidir. Diğer yandan yaşlılar için huzurevleri çoğaltılmalıdır.

Yaş almışlara önerim. Malınıza mülkünüze sahip çıkın. Yetkililere önerim. Yaşlılara göre yasalar ve düzenlemeler yapın.

Biraz da içimi dökeyim... Bazı kadınlar çeşitli STK’larda kadınları koruduklarını söylüyorlar. Yukarıdaki örneklerden haberleri var mıdır acaba?  Mağdur durumda olanlar büyük çoğunlukla kadınlar halbuki. Ayrıca kadın-erkek ayrımını da çok basit buluyorum. Benim öznem İnsandır. Kadın-erkek-çocuk… Hepsi.

ARİF ATILGAN 2025 EYLÜL

 https://atilganblog.blogspot.com/2025/09/yazs-yaslilar-yanls-bir-baslk-aslnda.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ya%C5%9Flilar

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder