25 Ağustos 2024 Pazar

 Köşe Yazısı

Yalova

YALOVA GAZİ PAŞA CADDESİ SAHİLİ

Geçtiğimiz günlerde bir çay bahçesinin sahip değiştirdiğini öğrendim. O zaman buralarla ilgili biraz daha derin yazmam gerektiğini düşündüm. Zira çay bahçeleri aslında kamuya yani halka yani bizlere ait arsalardaki tesislerdir. Buraları bizim adımıza kamu kurumları kullanır. Burada da kamu kurumu olan belediye bizim adımıza bize en kazançlı şekilde kullanmak zorundadır. Bir çay bahçesi işleteni işinden bıktıysa orayı belediyeye bırakıp gitmelidir. Belediye de kendi prosedürüyle yeni işletmeciye vermelidir. Umarım böyle olmuştur.

Bahaneyle çay bahçelerini masaya yatırmak istiyorum.

Çay bahçeleri 1950’li yılların sonlarında ama esas olarak 1960’lı yıllarda oluşmaya başlamıştır. Daha önce kırları tercih eden insanlar artık deniz kıyılarında gözükmektedirler. Ancak o yıllarda kıyılar boştur. Çok seyrek bir şekilde evler vardır. Dükkân yoktur. Bu sebepten kamu kurumları kamuya ait yerleri kiraya vererek çay bahçeleri açtırmıştır. Dolayısıyla insanlar deniz kıyılarında oturup bir şeyler içip nefeslenme imkânı bulmuştur. Buraları bazen toprak parçası bazen kaldırım vs olmuştur. Daha sonraları deniz olmayan iç taraflarda da açılmışlardır.

1970’lerde inşaat sektörü hareketlenmiş, 1980’li yıllardan itibaren de kıyılardaki arsalara yapılan inşaatların altına dükkânlar yapılmaya başlanmıştır. Giderek kamu kurumları çay bahçelerinin mukavelelerini iptal etmiş ve o alanları yeşil alan, park, kumsal vs şeklinde kamunun kullanımına açmıştır. Artık kıyıdaki binaların altına yapılan dükkânlarda kafeler açılmaktadır.

2024 yılındayız. Ülkemizin birçok bölgesinde çay bahçeleri bitmiştir. Artık kafeteryaların kısaca kafelerin dönemi başlamıştır.

Yalova’ya gelirsek…

Gördüğüm kadarıyla Gazi Paşa Caddesi’nde çay bahçeleri kalmış. Yolun deniz tarafındaki bu tesisler haliyle dolmaktadır. Buna karşın yolun diğer tarafındaki binaların altındaki dükkânlar iş yapamamakta çoğu boş durmaktadır. Hâlbuki işyeri olması gerekenler bu dükkânlardır. Yanlış yapılmaktadır. Daha ötesi farkında olmadan kamu gücü ile o dükkânların işlevsiz kalmaları sağlanmaktadır.

Ayrıca sahil tarafında yine belediyenin kiracısı olan seyyar-sabitler vardır ki onlar tamamen yanlıştır. Üstelik tümündeki hijyen durumunun sorumlusu da belediye olmaktadır. Çünkü belediyenin kiracısıdırlar.

Atatürk’ün Yaptırdığı Hıyaban (İki tarafı Çınarlı Yol).

Sağlıklılık, bilimsellik ve doğruluk açısından yapılması gerekenler oldukça basittir.

Öncelikle bu caddenin trafiğe kapatılması çok doğrudur. Sadece yol kenarındaki bazı çınar ağaçları kesilmiştir. Hemen onların yerlerine yeni çınarlar dikilmelidir. Zira bu çınarları Atatürk diktirmiş olup ağaçlar ve yol bizlere onun yadigârıdır.  Daha sonra yolun deniz tarafı tamamen boşaltılmalıdır. Yeme-içmeciler yolun üst tarafındaki binaların altındaki dükkânlarda olmalıdır. Hepsinin önü açılacak ve denizi görebileceklerdir. Hediyelik eşyacılar akşam belli bir saatten sonra yolun bir kenarında tezgâh açabilirler. Ama asla gündüz değil. Yani sabit olmamalıdırlar.

Derenin iskele tarafı tarif ettiğim gibi düzenlenmiş ve çok ta hoş olmuş. Yani örnek var.

Akasya Plajı tarafında yolun deniz tarafı sanki özel olarak buradaki çay bahçeleri, hediyelik eşyacılar, seyyar-sabitler için doldurulmuş gibi. Bu sahildeki ticari yapılar Baltacı Çiftliği’ne kadar tamamen boşaltılmalıdır. Halk yolun deniz tarafını rahatlıkla kullanabilmelidir. Belediye düzenleyici ve denetleyici olmalıdır. Amaç halkın kendi kıyısını ve denizini ücretsiz, nezih bir şekilde kullanabilmesinin sağlanmasıdır.

Ayrı yazı konusudur ama yine de kısaca değineyim. Gazi Paşa Caddesi’ne cepheli yapı adaları turizm fonksiyonuna geçirilmelidir. Ama kesinlikle kat fazlası verilmemelidir. Bugün yapılmasa da önünde sonunda olacağı budur.

Bunlar yapılsın. Bakın görün o kıyı nasıl değişecek. Yalova’nın gözü gönlü açılacaktır.

Aklım ermiyor. Aslında sahildeki dükkân sahiplerinin itiraz etmeleri gerekirken onların hakkını ben akıllara getiriyorum. 

ARİF ATILGAN 2024 AĞUSTOS  

 https://atilganblog.blogspot.com/2024/08/yazs-yalova-yalova-gazi-pasa-caddesi.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/yalova-gazi-pa%C5%9Fa-caddesi-sahi-li


Not:

-Kamu halk demektir.

-Seyyar-Sabit: Aslında seyyar satıcı olup belediyeden yer kiralayarak seyyar-sabit olmuşlardır.



1 Ağustos 2024 Perşembe

 Anı-Öykü

ANADOLU LİSESİ ÇEVRESİ KIRLIĞI

1962… Uzun Hafız Sokağı’nın tren yolu köprüsü üzerinde arkadaşım Özkan’a rastlıyorum. Elinde bir adet Pepsi Cola ile Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı istikametine gidiyor. ‘Nereye?’ diye soruyorum. Elindeki şişeyi gösteriyor ve ‘Çiftlik tarafına. Şunu içeceğim.’ Diyor. Hem gülüyorum hem de ‘Helal olsun keyfine’  diyorum.

Bu kısa bilgiyi açayım şimdi. O yılları yaşamayanlar bir şey anlamamışlardır zira.

1962 yılına kadar ülkemizde sadece yerli üretim gazoz içilirdi. O yıl yabancı bir marka olan Pepsi Cola gelmişti. Siyaha yakın koyu renkli bu içecek çok tutulmuş, çok içilir olmuştu. Özkan da böyle bir içeceği almış hakkını vererek içmek istemişti belli ki. Bu sebepten kırlık bir yerde oturup keyfini çıkarmayı düşünmüş ve Çiftlik’e gitmeyi planlamıştı. Pekiyi Çiftlik neresi?

1900’lerin başında Padişah 5. Mehmed  Reşad eşi Kamiramis Hanım için Kadıköy’de köşk yaptırır. Ancak O burayı beğenmez ve oğlu Şehzade Ziyaeddin’ine verir. Daha sonra sahip değişir Sokullu Köşkü olur. Onlardan Erdem ailesi satın alır. 1945 yılından 1975 yılına kadar Özel Anadolu Lisesi olarak kullanılır.

Bu köşk 320 Dönümlük arazinin içine inşa edilmiştir. Binanın çevresindeki altı dönüme yakın bahçe yüksek duvarlarla çevrilidir. Arazi çiftlik olarak kullanılmış. Bu sebepten yıllar sonra bile artık sadece kırlık olan alan çiftlik adıyla anılmıştır. Kaba tarifle İbrahimağa’dan Acıbadem’e, Sarayardı Caddesi’nden E-5 Karayoluna kadar büyük bir çayırdır burası.

Bazı alanları futbol sahası, bazı alanlarıysa bostanlık olarak kullanılıyordu. Ama büyük bir bölümü kırlıktı. Bahar aylarında okullar öğrencilerini getirirdi. Tabii ki sevgililer de burayı keyifle kullanırdı. Ailelerin kıra gitmeleri ise sık rastlanılan bir durumdu.

O yıllarda Kıra Gitmek denirdi. Mangal filan yapılmazdı. Evde hazırlanan yaprak dolma, haşlanmış yumurta, domates, salatalık filan olurdu. Bir de kuru köfte yapılırdı da onun esas adını yazmayayım. Uzak yerlere konu-komşu kamyona doluşarak gider, yakınlara ise elde taşınan malzemelerle yürüyerek gidilirdi. Kırlık alana kilimler serilir, yemekler yenir, sohbetler yapılır ve tabii sonunda da oyunlar oynanırdı.

Kovalamaca, mendil kapmaca, saklambaç derken ortaya top çıkarılır ve voleybol oynanırdı. Voleybolu hanımlar çok severdi. Müsabaka değil tabii. Çember olup voleybol kuralıyla topu birbirlerine aktarmak şeklinde... Laf aramızda böyle oyun müsabakadan daha keyiflidir.

10 Ağustos 1961… Özel Anadolu Lisesi’nin E-5 tarafındaki bahçe duvarının ön kısmında çekilmiş bir fotoğraf. Kuzular, çocuklar, voleybol oynayan hanımlar.. Çevrede ahlat yani yabani armut ağaçları var. Ama en önemlisi huzur var…

1961 Yılında Voleybol Oynayan Süheyla, Hayriye, Filiz (Merhum) ve Ülkü Hanımlar

2024 yılındayız. 320 dönüm arazinin içinde AVM dâhil her çeşit bina var. Özel Anadolu Lisesi yani ilk adıyla Şehzade Ziyaeddin sonraki adıyla Sokullu Köşkü görülmüyor bile. Arayanlara tarif edeyim. AVM’nin bir üst sokağında restore edilmiş şekliyle duruyor. Çevresindeki sokaklar bahçe duvarlarının üst seviyesine kadar yükselmiş.

1966 ve 2020 Yıllarına Ait Hava Fotoğrafı

Kabaca bakarsak… O zamanlar Kadıköy’ün nüfusu 150000 civarı idi. Günümüzde o Kadıköy’ün E-5 üzerindeki kısmı Ataşehir ilçesi olmuştur. Kadıköy ve Ataşehir’in toplam nüfusu 900000 civarıdır. Yani 6 kat artmıştır.

O günlerde yaşamış bir kuşağın ferdi olarak şanslı olduğumuzu söylemeliyim. Bu günleri yaşamak şans mı şansızlık mı ona okurlarım karar versin.

ARİF ATILGAN 2024 AĞUSTOS

https://atilganblog.blogspot.com/2024/08/anadolu-lisesi-cevresi-kirligi-1962.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/anadolu-li-sesi-%C3%A7evresi-kirli%C4%9Fi