FALANİSTAN
FALANİSTAN’DA
FUTBOL
Bu başlık altında yazdıklarım
ve yazacaklarım tamamen hayal ürünüdür!..
İlginç bir ülkedir Falanistan.
Her konuda gerekli yasa ve yönetmelikler vardır aslında. Ama herkes kendi
bildiğini yapar. Sanki yasalar ayrıcalıklı olanların ayrıcalıkları için
yapılmıştır burada. Örneğin, en ilgi çekici konuya bakalım. Futbol...
Önceleri şehirlerde veya
bölgelerde lig vardır. Sonrasında lig ülke çapına genişletilir. Dolayısıyla
taşra şehirlerinde futbolcuya ihtiyaç oluşur. En önemli ve en büyük şehrinin
mahalle takımlarında bile oynayanlar oralara transfer olmaya başlar.
Transfer olanların oralardaki
durumları pek te araştırılmaz. Bu çocuklar bir yerlerde barındırılır. Kulüp adı
altında bir mekânda zamanlarının geçirilmesi sağlanır. Transfer adı altında
kazançları oldu mu pek soran, araştıran olmaz. Kendilerine senetler verilir.
Ama senet para değildir.
Antrenmanları iple çekerler.
Yoksa kaldıkları binalarda sporcuya uygun olmayan alışkanlıklar edinirler.
Zaman geçmez çünkü.
Rest çekip gidemezler. ‘Ben
oynamak istemiyorum. Gideyim tahsilimi tamamlayayım’ da diyemezler. Gidemezler
yani… Zira şehri terk edemezler. Otobüs terminallerinde görünseler hemen
idareciler haberdar edilirler.
Örneğin, her şeyi göze alıp
kaçmaya karar veren bir genç düşünelim... Eşyalarını toparlar. Yakın bir
arkadaşının arabasıyla otobüs terminaline gitmek üzere yola çıkar. Ancak her
şeye rağmen hemen terminale gitmek yerine yolda tarlaların arasında bir ağaçlık
ara yola girerek arabayla saklanırlar. Birazdan tahmin ettikleri gibi bir
idarecinin arabasının son sürat terminale doğru gittiğini görürler. Beklerler.
Bir süre sonra o araba geri döner. Oyuncu yine de terminalden değil de daha
uzak bir yerde yoldan biner otobüse. Zaten bilet te başka isimle alınmıştır. Büyükşehirdeki
evine gelir. Ama yine de birkaç gün sonra idareciler evine gelir. İkna etmeye
çalışırlar.
Tek çareleri vardır bu
çocukların. Önemli büyük şehir takımlarıyla oynadıkları maçlarda kendilerini
gösterebilmek... O zaman belki oranın büyük takımlardan birine transfer olup
kendilerini kurtarırlar.
Bazı şehirlerde sahaya her
çeşit yabancı madde atılır. Medya bahsedemez bunlardan. Bahsederse eğer o şehre
bir daha giremezler. Bazı şehirlerde kale arkasından kalenin içine akrep atılır
mesela. Kaleci atlayamaz gelen topu kurtarmak için. Soyunma odalarına giden
koridorlar ile soyunma odalarında olanları ise ancak oralarda yaşayanlar bilir.
En ilginci de kötü anı yaşayan spor kulüpleri bunlardan şikâyetçi olmazlar.
Rakip takımlar da gelip yaşasın bunları, onlar da puan kaybetsinler diye.
Ülkeye gelen yabancı
oyuncuların bazıları bu tip olayları yaşadıklarında ülkelerine kaçarlar.
Kızılır o zaman onlara. ‘Başka ülkelerde olmuyor mu sanki’ diyerek yapılanların
devamı sağlanır adeta.
Ama bazı yabancı oyuncular
derler ki transfer anlaşmama ‘şu, şu şehirlere deplasmana gitmeyeceğim’ şartı
konsun.
ARİF ATILGAN