Kent
Öyküleri
KURTÇU MAHİR
Arif
Atılgan
1970
li yıllar. Kadıköy’deki meyhanelerde görüp tanıdığımız biri vardı. Denizle
ilişkisi olduğunu anlattığı için kendisine Kaptan derdik. Evsiz olduğunu
bilirdik. Masalara gelir, biraz oturup muhabbete katılır, bu arada bir duble
rakı ile az meze yer, giderdi. Rahatsızlık vermezdi. Bu sebepten kimse Ona
terslik yapmazdı.
O
akşam arkadaşlarla Çarşı içindeki Fıçıda oturuyorduk. Fıçı, PTT arkasındaki
meyhanelerden uzak ve tek olduğu için herkes oraya gelmezdi. Daha rahat sohbet
edilirdi.
Ama
Kaptan bizi bulmuştu. Yedi, içti, sohbetini yaptı. Birden vedalaşmadan kalktı,
gitti. Bu şekilde gitmesine şaşırmıştık ki elinde bir paketle tekrar geri
geldi. Biraz aşağıdaki İskele Camiinin yan kapısının karşısındaki
meydanda bulunan seyyar pilavcıdan nohutlu pilav almış. Masaya yerleştirdi.
Sonra yeni bir sohbet açtı.
‘Kurtçu
Mahir’i tanır mısınız?’ dedi. Arkadaşlar tanımazdı ama Ben tüm Kadıköylüleri
olduğu gibi Kurtçu Mahir’i de tanırdım.
Belli
ki Kaptan pilav getirerek önemli bir sohbetin altlığını yapmak istemişti.
‘Tanırım’
Dedim.
Kadıköy
Arabalı Vapur İskelesinin iki yanında ve girilebilirse denize uzanan kısmının silindirik
ahşap ayaklarının arasında balık tutardık. İskelenin sağında istavrit ve
izmarit, solundaki kanal ağzında kefal, ahşap ayaklarının altında karagöz
çıkardı.
Arabalı
Vapur İskelesi
1960 lı yıllarda Mahir
Ağbi burada balık tutanlara kurt satardı. O zamanlar bırakın şimdiki yemsiz
oltaları çapari bile yoktu. Oltaya yem takılırdı. Balıkların en sevdiği yem ise
Onun sattığı kurtçuklardı.
Sabahın
köründe Kalamış’ta Dere Ağzına gider, dibi lağım çamuru olan suya paçalarını
sıvayarak girer, diz boyuna geldiğinde elindeki kürekle dipteki çamuru su
yüzüne çıkarır ve çamurun içindeki kurtçukları eliyle tek tek ayıklayarak koluna
taktığı kovaya doldururdu. Öğleden sonra bu kurtları büyükçe bir kutuya koyarak
iskelede balık tutanlara satardı. Ölçüsü elinin bir tutamıydı. Ücreti anımsamıyorum
ama o yaşta alabildiğimize göre kuruşlu rakamlar olmalı.
‘Biz’
dedi ‘Mahir ve birkaç arkadaş kış mevsiminde Kalamış’taki Deniz Evinde
kalıyoruz.’ Bahsettiği ev, tüm Kadıköylülerin bildiği Mimar Melih Koray’ın yaz
mevsiminde dubalar üzerinde yüzdürdüğü üçgen şeklindeki Deniz Evi. O yıllarda
Dere Ağzı ıssız bir yer. Melih Bey kışın denizden çıkardığı Evi oraya bırakıyor.
Anlaşılıyor ki soğukta sokakta kalanlar barınak yapmışlar Deniz Evini.
Bir
gün sazlıkların içinde at ölüsü görmüşler. ‘Karnımız açtı. Çok alkollüydük. Gece
soğukta ateş yakmıştık. Budundan bir parça kestik. Pişirdik, yedik.
Lezzetliydi.’ Dedi ve devam etti. ‘O
gece biz gittik. Mahir yalnız kaldı. Isınmak için ateşi tenekeye doldurup içeri
almış. Uyurken teneke devrilmiş. Ev yanmış. Mahir de..’ dedi.
Şaşırmıştık.
Kadıköy’ün bir hatta birkaç sırrı ortaya çıkıyordu. Evsizlerin nerelerde
kaldığı, Deniz Evinin yanma sebebi, Kurtçu Mahir’in sonu..
Kaptan
içini dökmüştü.. ‘Eyvallah’ dedi. Kalktı, gitti.
Anlattıkları doğru muydu? Sarhoş muhabbeti miydi?. Çözemiyorum.. Olay kayıtlara geçmiş miydi?. Biemiyorum..
Anlattıkları doğru muydu? Sarhoş muhabbeti miydi?. Çözemiyorum.. Olay kayıtlara geçmiş miydi?. Biemiyorum..
Yıllar
sonra Melih Koray’a üstü kapalı bir şekilde bu yangını sormuştum. ‘İçinde
yatıyorlarmış. Onlar yakmış.’ Demişti..
Semtlerde
öykü bitmez.
ARİF
ATILGAN EYLÜL 2017
Üstad aynı kurtçular kurbağalıderenin denize döküldüğü yerin Kalamış tarafında vardı. Dereden sandalla balığa çıktığımızda kızıl renkli kurtlardan alırdık. Kurdu iğneye takdığımızda içlerinden koyu sarı bir sıvı çıkardı. Hey gidi günler
YanıtlaSilMahir Ağbi de oradan çıkarıyordu.Belki Onu görüp bu işi yapanlardır. Malum biri bir iş yapar, taklitleri peydahlanır. 70 lerde Birkaç arkadaş tekne alıp Bostancı'ya bağlamıştık.Balığa çıkacağımız zaman Onun usulüyle ben de oradan kurt çıkarmıştım.
YanıtlaSilLevent Bey Selamlar demeyi unutmuşum. Selamlar.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil