Haydarpaşa
GAR LOKANTASI
Arif Atılgan
Haydarpaşa Garında bulunan
Restoran ilk günlerden itibaren gerek yolculara gerekse yolcu olmayan
kentlilere hizmet etmiştir. Özellikle Garın işletmeye açıldığı ilk yıllarda
yeni başkent Ankara ile eski başkent İstanbul arasında önemli devlet
insanlarının yolculukları olmaya başlamıştı. İki önemli kent arasındaki bu
yolculuklar o yıllarda en yeni ve tercih edilen ulaşım aracı olan trenlerle
yapılmakta idi. Dolayısıyla çoğunluğu diplomat olan insanlar Haydarpaşa Garından
geçiyorlardı. O yıllarda bütün Garlarda olduğu gibi burada da Gar Lokantası
yoğun olarak bu insanlar tarafından kullanılmakta idi. Doğal olarak bu tip
insanların tercih ettiği Restoran da o yıllardaki İstanbul’un en önde gelen ve
en kaliteli yemek yenilen mekânlarından biri olmuştu. Yazılanlardan
öğrendiğimiz kadarıyla o yıllarda Restorana içeriden girilen koridorun bir
tarafındaki bekleme salonu kadınlara ait salon olarak kullanılmakta imiş.
Gar Lokantası, daha sonraki
yıllarda yolcularla birlikte İstanbul’un tüccarlarının da tercih ettiği bir
mekân haline gelmişti. Daha çok Anadolu yakasında yaşayan ama Avrupa yakasında
ticaret yapan bu kişiler akşam evlerine dönüşlerinde burada buluşup güzel
mezelerinin yanında bir iki kadeh içki içmekte ve sonrasında yollarına devam
etmekte idiler. Bu insanların bazıları trenle bazıları ise Haydarpaşa
yakınlarına park ettikleri arabalarıyla evlerine gitmekteydiler. Trenle
gidenlerin tren saatlerinin kendilerine garsonlar tarafından sık sık
hatırlatılması da bu mekânın kendine özel olaylarındandı. Gerçi
hatırlatılmasına rağmen trenini kaçıranlar daima çoğunluktu ama yine de her
akşam bu olaylar tekrarlanmakta idi.
Ben bu restoranı 1970 li hatta
1980 li yıllarda zaman zaman kullanmıştım. Aslında Gar Lokantasını kullanmak
alışkanlığım 1970 li yılların başında Topçu Yedek Subay Okulunda bulunduğum
Polatlı’da hafta sonları gittiğim Polatlı Gar Lokantası dolayısıyladır. Oradaki
lokantayı o kadar sevmiştim ki, önceleri askerlik zamanımda izin dönüşlerinde tren
beklerken, askerlikten sonra ise bazı yolculuklara çıkmadan önce arkadaşlarla
veda anlamında Haydarpaşa’daki restoranı da kullanmaya başlamıştım. Özel olarak
geldiğim zamanlar çok azdır.
Ancak o yıllardaki Gar Lokantası
ve çevresi ile ilgili tespitlerimi paylaşmak isterim doğrusu. Meyhaneler
Çarşısı olan yerlerde bir adet vardır. Meyhanenin garsonu veya sahibi
genellikle kendi mekânlarında içki içmezler. Orada çalışırken komşu
meyhanelerden birine kurdukları tezgâhlarına arada bir giderek bir lokma ve bir
yudum alırlar ve yine hemen işlerine devam etmek üzere kendi dükkânlarına
dönerler. Haydarpaşa’daki bu restoranın civarında bu anlamda başka komşusu
yoktur. Burada sadece büfeler vardır. Bir de lokantanın yan tarafında, gündüz
Garda hamallık yapan gece de orada sabahlayan bazı evsiz kişilere ait olan
çilingir sofrası bulunmaktadır.
Haydarpaşa Garı’nı bu
özelliklerinden dolayı da çok sevmişimdir. Yolcusuyla, yolcu olmayanıyla,
evsiziyle, çalışanıyla o kadar doğal ve samimi bir yaşam düzeni kurulmuştu ki
orada. Kimseyi rahatsız etmeyen aksine herkese saygılı olmayı benimseyen bir
anlayışla hareket ediyordu herkes. Ve Gar onların hepsini bağrında tutuyordu
fedakârca.
ARİF ATILGAN HAYDARPAŞA KİTABI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder