Mimarlara Mektuplarım
YELDEĞİRMENLİLER
Arif AtılganYELDEĞİRMENLİLER
Geçtiğimiz günlerde bazı Kadıköylüler beni aradılar ve ‘Arif
Bey, İlçenin yerel gazetesinde Yeldeğirmeni Projesinin ele alındığı haberde ve
bir TV Kanalında yayınlanan Yeldeğirmeni Belgeselinde Sizlerden hiç
bahsedilmiyor’ dediler. Belli ki Yeldeğirmeni Projesi içersinde Bizden
(Mimarlar Odası ve eski Yeldeğirmenliler) yararlanılmak istenilmiyor. Bu durum beni
hiç üzmedi.
Özel ilgisizlik, özel ilgililik kadar değer verildiğini
gösterir.
Ancak, projenin sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi açısından
endişelendiğimi ifade etmeliyim.
Zira bir semte Proje yapıldığında oranın insanları ile
görüşülmelidir. Yeldeğirmeni’ne yeni gelenler de Yeldeğirmenlidir. Ancak buraya
proje hazırlanırken esas olarak eski insanların fikirleri alınmalıdır. Çünkü onlar
oranın gelenek ve kültürünü iyi bilirler.
Yeldeğirmeni, yaz akşamları kapı önlerine serilen kilimlerde
oturarak komşularla çay içilen; kış akşamlarında sobaların üzerinde kestane,
küllüğünde patates pişirilen ve ille de Özen Sinemasında film izlenen bir
semtti geçmiş yıllarda. Bütün çocuklar Semtin içersindeki okullara yürüyerek
gider gelir, bazen oyuna dalar annelerini merak ettirirlerdi.
Özen Sinemasının Makinesi
Yeldeğirmeni’nde çocukların hatta zaman zaman büyüklerinde
oynadıkları oyunları sıralamak istiyorum:
Sek Sek, Misket (kafakarış, kaptan), Bilye (çukur), Yılan
(gazoz kapağı ile), Üç Taş, Beş Taş, Deve Güreşi, Ayak Voleybolu, Dama, İplikle
Düğme Vınlatma, Dokuz Taş, Yakar Top, Kovalamaç, Futbol, Yağ Satarım Bal
Satarım, Saklambaç, Hırsız Polis, Dekman, Evcilik, Ünlüler Kağıt Oyunları (Türk
Büyükleri, futbolcular, artistler), Voleybol, Sessiz Film, Ayakta Top
Sektirmece, İp Çekmece, Çember Çevirme, Tornet Yapıp Binme, Kızak, Kar Topu,
Kardan Adam, Tahta Araba Yapıp Binme, Bebekçilik, Mendil Kapmaca, Mendilden
Bebek Yapmaca, Aklından Bir Sayı Tut, İsim-Şehir-Hayvan, İskambil Oyunları,
Kızma Birader, Tombala, Fırdöndü, Aşık Atma (aşık kemiği ve kibrit kutusu ile),
Topaç, İstop, Hop Hop Altın Top, Tıp (arkası dönük, serbest), Kulaktan Kulağa, Uzun
Eşek, Birdirbir, El Çarpma, İp Atlama (düz, ters, çapraz), Uzun Atlama, Masa
Üstünde Para Maçı, Çivili Tahtada Para Maçı, Çelik Çomak, Kör Ebe, Hula Hop,
Lak Lak, Kutu Kutu Pense, Bizden Size Kim Düşe, Ok Atma, Çitlembik Atma (patlangaçla
elle, kamışla üfleyerek), Pervane Fırlatmaca, Uçurtma Uçurma (şeytan uçurtması,
çıtalı uçurtma), Kukalı Saklambaç, Pantolon Yırtmaca (yerde, ayakta), Kafa Maçı,
Gerilen İplikle Telefonculuk.
Bu oyunlar sadece Semtin Arnavut Kaldırımı sokaklarında
oynanan oyunlardı. Ayrıca denizde ve kırda oynananlar da bulunmakta idi.
İki ayrı Halit’in Meyhanesi ile Kahvehaneleri erkeklere
aitti. Kadınların Misafir Günleri önemli idi. Her sokağın delikanlıları o
sokağın köşe başını beklerlerdi.
Yeldeğirmeni ile ilgili çalışmalarda daima İskele Sokak ana
aks olarak alınmaktadır. Sanırım bu sokakta eski eser binanın çokluğu buna
sebep olmaktadır. Ancak Yeldeğirmeni’nde esas ana aks kesinlikle Karakolhane
Caddesi olmalıdır. Zira Karakolhane Caddesi Yeldeğirmeni Sahili doldurulmadan
önce Kadıköy ile Üsküdar ve Bağlarbaşı Semtlerini birleştiren önemli bir caddedir.
Bu caddeden tramvay da geçmektedir o yıllarda. 1940lı yılların sonlarında Kadıköy-
Haydarpaşa arasındaki sahil doldurulmuş, demiryolunun üzerinden köprü yapılarak
Kadıköy Tıbbiye Caddesine bağlanmıştır. Dolayısıyla o tarihten sonra bu yol
üzerine tramvay yolu da yapılmış ve Kadıköy, Üsküdar ile Bağlarbaşı Semtlerine sahilden
bağlanmıştır. O zaman Karakolhane Caddesi atıl kalmış, Yeldeğirmeni sadece
ikamet edilen bir yerleşim durumuna girmiştir. Bu konular bilinerek,
Karakolhane Caddesi hikâyesi ile ön plana çıkarılmalıdır. Zaten bugün yine
önemli bir ulaşım aksı olmak zorundadır.
Üniversite yıllarımda semt esnafını ve insanlarını biraz
küçümserdim. Sanırım özellikle kahvehanelerde ağırlıklı sohbet konusunun futbol
olması buna sebep oluyordu. Bir gün böyle bir sohbette, rahmetli Sami Ağabey konuyu
benim sevdiğim tarafa çekivermişti. Futbolun insanları oyalamaya yaradığını,
İspanyada Diktatör Franko’nun bu amaç için kullandığı 3F formülündeki ilk F nin Futbol,
diğerlerinin Fado (arabesk müzik) ve Fieasta (eğlence) olduğunu söylemişti Sami
Ağabey. Franko, yakın arkadaşı Kont Barnebou’yu Real Madrid takımının başkanı
yapmış ve ona kendi adını vereceği 100.000 kişilik bir stat inşa ettirmişti.
Barnebau, Real Madrid takımına Dünyanın en iyi futbolcularını satın alarak
yenilmez bir takım kurulmasını sağlamış ve bu takımın zaferleri ile coşan halka
kendi sıkıntıları unutturulmuştu. Sami Ağabey o kadar basit ve anlaşılır bir
şekilde anlatıvermişti ki bütün bunları. O gün, semtlerde kendilerini hiç belli
etmeyen bilge insanların olduğu kanaatine varmıştım. Ve o günden itibaren her
insanı değer vererek dikkatle dinlemeye başlamışımdır.
1960 lı Yıllardaki
Yeldeğirmeni Esnafları
Yeni düzenlemenin eskisinin aynı bir Yeldeğirmeni getirmesi
beklenmemelidir. Ancak geçmişi anımsatacak semt lezzetlerinden küçük tadımlık
parçalar bulunabilmelidir. Bunlar da eski insanlarını yok saymadan ama şimdiki
halkını da buradan uzaklaştırmadan yapılabilmelidir.
Eğer Mimarlar Odası olarak bu çalışmaya katılmış olsaydık, eski
semt lezzetlerini ortaya çıkarmaya çalışırdık. Bunun için de öncelikle deniz
kıyısından başlayan Rasimpaşa SİT Alanı Üst Sınırının, Ayrılık Çeşmesi
Mezarlığını da içine alacak şekilde, genişletilmesini isterdik. Bu alan
içersindeki korunacak binaların da korunmasını sağlatırdık. O zaman özellikle
Karakolhane Caddesinin kara tarafındaki birçok binanın korunması sağlanacak, dolayısıyla
Karakolhane Caddesi eski kimliğini kaybetmeyecektir. Ayrıca projenin ve
uygulamanın bütçesinin de sorgulanmasını talep ederdik. Zira bütçe, yapılacak
işin kime daha yararlı olacağını en iyi belirleyen kriterdir.
Yeldeğirmeni Projesi, Gerçek Yeldeğirmenliler ve Mimarlar
Odası olmadan yapılmamalıdır.
ARİF ATILGAN MİMARLARA MEKTUP MAYIS 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder