Mimarlara Mektuplarım
VALİDE-İ ATİK KÜLLİYESİ
VALİDE-İ ATİK KÜLLİYESİ
Arif Atılgan
Üsküdar’da M.Ö. 1000 yıllarına
kadar yerleşim olduğu tespit edilebilmektedir. Burada sırasıyla Fenikeliler,
Doğu Roma İmparatorluğu görülmüş, XI. Yüzyıldan sonra da Haçlı Ordularının Karargâh
kurmaları dolayısıyla Latin egemenliği yaşanmıştır.
Üsküdar’da Türkler ilk olarak 1078
yılından itibaren sivil yerleşimlerde görülmektedirler. Burada Orhangazi zamanında Osmanlı
Türklerinin egemenliği başlamış ve 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in
İstanbul’u fethinden itibaren Osmanlının etkisi etkin bir şekilde görülmüştür.
Bu sebeplerden çok eski yaşanmışlıkları
olan Üsküdar tarihi eserler bakımından oldukça zengin bir ilçemizdir. İtiraf
etmeliyim ki bu zenginlik sebebi ile Üsküdar konusuna girmek beni hep
ürkütmüştür.
Bu duygular içersinde Valide-i
Atik Külliyesini işlemek istiyorum.
GirişKapısı.
Külliye 1570-1583 yılları
arasında inşa edilmiştir. Sultan 2. Selimin baş kadını (eşi) ve Sultan 3.
Murad’ın annesi olan Nurbanu Valide Sultan bu külliyeyi inşa ettirmiştir. Mimarı
Mimar Sinan’dır. Ancak Caminin bazı bölümlerinde, Mimar Sinan’ın o yıllarda çok
yaşlı olması sebebi ile yardımcısı Davud Ağa veya çıraklarından Kurban (
Kurbağa ) lakaplı Mimar Nasuh’un etkilerinin olduğu da düşünülebilinir.
Tarihi kayıtlardan Caminin 1589
yılında açıldığı belli olmaktadır. Bilindiği gibi Mimar Sinan 1588 yılında vefat
etmiştir.
Külliyenin
Şeması.
Nurbanu Valide-i Atik Külliyesi
veya Atik Valide Külliyesi adıyla anılan yapı topluluğu önceleri sadece Valide
Sultan Külliyesi olarak bilinmekte idi. Ancak 1708-1710 yıllarında Sultan
3.Ahmed’in annesi Emetullah Gülnur Sultanın Üsküdar Meydanında yaptırdığı
Külliyeye de Valide Sultan Külliyesi denilmiştir. Bu sebepten iki yapıyı ayırt
edebilmek için buraya eski anlamında atik kelimesi ilave edilerek Atik Valide Külliyesi
veya Valide-i Atik Külliyesi denilmeye başlanmıştır.
Bugünkü Çekmeköy İlçesi sınırları
içersindeki Alemdağ Ormanları Atik Valide Vakfına bağışlanmıştı. Buralardan
çıkarılan odun ve odun kömürü ile Vakıf gerek Valide-i Atik Külliyesinin ve
gerekse İstanbul’un diğer yerlerindeki bu anlamdaki kuruluşlarının yaşamasını
sağlıyordu. Alemdağdaki ilk yerleşimlerin oluşması Vakfın buralara getirdiği
oduncularla başlamıştır.
Toptaşı semtine bu ismi Fatih
Sultan Mehmed vermiştir. Toptaşı, Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethederken
toplarında kullandığı taştan yapılan güllelerin adıdır.
Toptaşındaki bu Külliyede
Kervansaray, Hamam, İmaret, Darüşşifa, Tabhane, Darulkurra, Cami, Medrese,
Tekke (Hankah), Darülhadis, Mektep bölümleri bulunmaktadır.
Külliyede XVIII. Yüzyılın
sonlarına kadar bir değişiklik yapılmadığı tespit edilmektedir. 1800 lü
yılların başından itibaren bazı bölümlerinin kışla olarak kullanıldığı
görülmektedir. Dolayısıyla kışla yapılan mekânlardan İmaret bölümü olduğu haliyle,
Darüşşifa, Darülhadis ve Kervansaray bölümleri ise üzerlerine kat ilavesi
yapılarak kullanılmışlardır. İmaret ve Darüşşifa 1865 yılına kadar askeri kışla,
1865 yılından 1927 yılına kadar akıl hastanesi, daha sonra tütün deposu olarak
kullanılmışlardır.1935 yılında Gümrük Ve Tekel Bakanlığı’na devredilen Külliye
Binaları, 1976 yılına kadar Yaprak Tütün Bakım Atölyesi olarak kullanılmışlardır.1931
yılına ait Pervititch Haritaları bu durumu doğrulamaktadır.
Pervititch
Haritasında Külliye.
1950-1976 yılları arasında Darülhadis
ve Mektep bölümleri Toptaşı Cezaevi olarak kullanılmış, 1976-1985 yılları
arasında Cezaevine İmaret kısmı da ilave edilmiştir. Darüşşifa ve Kervansaray
bölümleri 1977 yılından itibaren Üsküdar İmam Hatip Lisesi tarafından
kullanılmış, 1985 yılında cezaevi boşaltılınca burası da okul haline getirilmiştir.1998
yılında Kervansaray Bölümünde yangın çıkmış bunun üzerine 1999 yılında
binaların tamamı boşaltılmıştır.
Görüldüğü gibi Külliye çeşitli
amaçlarla insanlara hizmet etmiştir. Ancak 1950 yılından sonra burada hapishane
fonksiyonunun olması ilk inşa edildiği günün amaçlarına tamamen ters
düşmektedir. Hele hapishane olarak kullanılırken aynı zamanda okul olarak ta
kullanılması büyük bir çelişkiyi ortaya koymaktadır. Bu durumu Nurbanu Sultan o
yıllarda bilebilseydi ne düşünürdü acaba?
Külliye
Ve Çevresi.
İstanbul’da bu tip tarihi
yapılardan bahsedildiğinde mutlaka onlarla ilgili bazı efsaneler de akla
gelmektedir. Valide-i Atik Külliyesi ile ilgili en önemli efsane Hızır’ın
İstanbul’da Ayasofya Kilisesi ve Aziz Mahmud Hüdai Camiinden sonra üçüncü
olarak ta burada, Caminin sağdaki minaresinin dibindeki mahalde görüldüğü şeklindedir.
Bu sebepten insanlar burayı ziyaret ederler ve dilekte bulunurlar, bazıları ise
dileklerini eski yazı ile pencere sövelerine yazarlarmış.
Efsaneler ve masallar benim
çocukluğumda insanları çok etkilerdi. Bugün teknoloji çağında artık insanların
böyle şeylerden çok ta etkilenmedikleri görülmektedir. Ancak bilinir ki
İstanbul Efsaneler ve Masallar Kentidir.
Valide-i Atik Külliyesinde
Tekkenin, Caminin veya Külliyenin avlusunda oturulduğunda, dışarının
karmaşasından uzak adeta bir masal dünyası hissedilebilmektedir.
Üsküdar’da bulunan Toptaşı ve
Paşakapısı Cezaevleri yoğun yerleşim olan mahallelerin arasında bulunmakta idi.
Çocukluk yıllarımda, buralarda ikamet eden arkadaşlarım bazen hapishaneden
kaçanların olduğunu anlatırlardı. Kaçaklar oradaki evlerin bahçelerinde gezinirler,
kolluk kuvvetleri de o evlere kaçakları yakalamak için arama yapmaya gelirlermiş.
O yaşlarda bu olayları bile birbirimize anlatırken bir efsane veya masal haline
getirebilirdik.
Mimar Sinan’ın son eserlerinden
biri olarak günümüze kalmış olan Valide-i Atik Külliyesi hırpalanmamalı,
mümkünse müze-kültür merkezi haline getirilerek korunmalıdır.
ARİF ATILGAN MİMARLARA MEKTUP Ekim
2011
Açıklama:
Kervansaray: Kervanların ticaret yolları üzerindeki
konaklama yerleri.
İmaret: Yoksullara yemek verilen yer.
Tabhane: Yoksulların barındığı ve hastaneden çıkanların
nekahet dönemini geçirdiği bir nevi misafirhane.
Darüşşifa: Hastaların gerektiğinde yatarak tedavi edildiği sağlık
kurumu.
Darulkurra: Kuran okuma dersi yapılan mekân.
Hazire: Külliye, cami, tekke gibi yerlerin avlularında
bulunan mezarlar.
Medrese: Müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğrenim görülen
eğitim kurumu.
Tekke: Tarikatların ibadet, tören yaptıkları mekân.
Darülhadis: Hadis ilminin öğretildiği eğitim kurumu.
"Demir tava gelir kömür biter,akıl başa gelir ömür biter" buyurmuş atalarımız.
YanıtlaSilAkıl başta olsaydı Üsküdar'ın tepelerinde Sarayburnu manzaralı yer edinirdi bu fakir.