İstanbul İskeleleri
BEYKOZ İSKELESİ
Eski tarihlerde Beykoz, beylerin ve padişahların
av köşklerinin bulunduğu bir çevre imiş. MÖ 700’lü yıllarda burada
yaşayan Trakların kralı Amikos’un adıyla anılmış. 1402 yılında Yıldırım
Bayezit tarafından Osmanlı topraklarına katılmış. Bu tarihten
sonra Kocaeli beylerinin ikamet etmesi dolayısıyla, “beylerin köyü”
anlamında, “bey” ve Farsça “köy” demek olan “kos” kelimelerinin birleşmesiyle
“Beykos” adını almıştır. “Beykos” daha sonra “Beykoz” olarak dillere
yerleşmiştir. Günümüzde İstanbul’un ilçesidir.
Cumhuriyet dönemindeki yerleşim üç fabrika ile oluşmuştur.
Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası, Paşabahçe Tekel Fabrikası ve Paşabahçe
Cam Fabrikası.
1812 yılında Beykoz’da deri
imalathaneleri kurulmuş. Basit atölyeler zamanla gelişmiş, çeşitlenmiş ve 1933
yılında Beykoz Deri ve Kundura Fabrikası haline gelmişler.
1900’lü yılların başında
Paşabahçe’de mum üretimi yapan bir tesis 1922 yılında alkollü içki üretimine başlamış.
1933 yılında bu tesisi devlet satın almış ve Paşabahçe Tekel Fabrikasını
kurmuş.
Osmanlı döneminde kent
içerisindeki cam atölyeleri yangın tehlikesine karşı Paşabahçe’ye aktarılmış.
1934 tarihinde de Paşabahçe Şişe Cam Fabrikası kurulmuş.
Üç fabrikanın işçileri boğaz
vapurlarıyla işe gelip-gidiyorlarmış. Daha sonra Beykoz civarına taşınmayı
tercih etmişler.
Bu işçilere kamu idaresinde çalışanlarla esnaf
da katıldığında Beykoz’da 15-20 bin kişinin çalıştığı tespit edilebilir.
Onların baktığı aile fertleri ile 80-100 bin civarı insanla1980 yılına
kadar gelinmiş. Nüfus 2000’li yıllarda 216 binlere ulaşmıştır.
2000’lerden sonra burada bir dönüşüm gözlenmektedir.
Önce üç fabrika kapatılmış. Sonra da yeni yapılan lüks konutlara zengin
kesimden insanlar taşınmış. Eskiler ise semtlerini terk etmek zorunda
kalmışlar.
Beykoz’un en bilinen yeri padişahların av alanı olduğu
için Hünkar Çayırı denilen 38 Bin Metrekarelik Beykoz Çayırı’dır. Aslında
çayır ortadan geçen bir yolla bölünmüş.
O yolun adı Yarbay Yukichi
Tsumura Caddesidir. O, 1. Dünya Savaşı
sırasında Sibirya’da esir tutulan 1012 Türk askerini, komutanı olduğu Heimei-maru
isimli gemisi ile kurtaran Japon komutandır.
Caddenin üst kısmına sonraki yıllarda tesisler yapılmış.
Çayır, Hünkar İskelesinin arkasında olduğu için bu adı
almış. Burada 1833 yılında Osmanlı-Rus İmparatorlukları arasında yapılan
anlaşmaya Hünkar İskelesi Anlaşması denir. Hünkar İskelesi, Hünkar Kasrının
denize açılan kapısına denir.
Ayrıca Ahmet Mithat Efendi
Yalısına da küçük kayıklar yanaşırmış.
1851 yılında Şirket-i Hayriye tarafından ilk iskele bugünkü
yerine ahşap olarak inşa edilmiş.
1890 yılında bu iskele yetersiz kalınca Kirkor Kalfa
tarafından yeni iskele yapılmış.
1903 yılında aynı iskele yine Kirkor Kalfa tarafından
tamir edilmiş.
1989 yılında iskelenin ahşap ayakları ve binası
betonarme yapılmış. Bina ahşap kaplanmış.
2002 yılında yıpranan ahşap kaplamalar yenilenmiş.
Beykoz İskelesinin köprüden
uzaklığı 9.45 mil (15.208 kilometre) olup posta vapurları buraya 55 dakikada
ulaşırlar.
İskelenin tüm alanı 513.45 m2,
yolculara ait açık alan 321.45 m2, yanaşma yerinin uzunluğu 16.30 metre olup su
derinliği 6.50 metreyi bulmaktadır. Denizden ortalama yüksekliği ise 1.30 metre
civarındadır.
1970’li yıllarda araba sahibi
olmuş, Boğaz Köylerini gezmeye başlamıştım. Beykoz’un çayırını, paça çorbasını
ve cevizini merak ediyordum. Çayır gerçekten büyük bir yeşillikti, içtiğim
çorbayı beğenmiştim, ceviz ise ilçe dışında daha çoktu sanki.
Pek kimse bilmez. Beykoz’un dalyanlarında tutulan kalkan balığı ünlüdür. Dalyanlar denizdeki geniş bir alana direkler arasına ağ gererek kurulur. Ağın etrafına dikilen direklerin en az birinde gözetlemeci nöbet tutar. Dalyana balık sürüsü girdiğinde diğerlerine işaretle haber verir. Sonra ağ kapatılır ve balıklar sandala alınır.
Bu konuyu araştırırken medyada
bir haber okudum. Boğaz kenarlarında denizde tapulu alanlar olduğu fark
edilmiş. Bu alanlar dalyan kurulan alanlardır. İstanbul’dakilerin bir kısmını bilirim. Çoğunluğu
boğazdadır ama başka kıyılarda da vardı. Örneğin Fenerbahçedeki Dalyan semti
adını oradaki dalyanlardan almıştır.
Nereden nereye… Beykoz İskelesi derken dalyanlara
kadar geldik. Bir başka iskele hikayesinde buluşmak dileğiyle…
ARİF ATILGAN 2024 ARALIK
https://atilganblog.blogspot.com/2024/12/iskeleleri-beykoz-iskelesi-eski.html
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/beykoz-i%CC%87skelesi%CC%87
Not: Alttaki yazıdan buradaki dönüşüm öğrenilir.
DÖNÜŞEN BEYKOZ
https://atilganblog.blogspot.com/2014/01/donusen-beykoz.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder