14 Kasım 2017 Salı

RESTORASYONUMSU İŞLER
Arif Atılgan

Bu işlerin sağcısı solcusu yok. Her görüştekiler doğru olmayan işler yapabiliyor. Restorasyonda prosedür, öncelikle Rölöve-Restitüsyon-Restorasyon Projelerinin İlgili Koruma Kurulundan onaylatılmasıdır. Daha sonra onaylı restorasyon projesine göre belediyesinden alınan ruhsatla uygulamanın yapılması gerekir. İnşaat mahalline projeyle ilgili bilgileri içeren bir tabela asılır. Tabelaya yapının eski ve restorasyon sonrası olacak halinin resimleri konur. Hikâyesi yazılır.

2 ayrı örnek üzerinden anlatmak istiyorum.

Kadıköy Belediyesi sosyal demokrat olduğunu söyleyen bir kurum. Restorasyonun nasıl yapılacağını bilirler. Şehremaneti Binası, Karikatür Evi, Yeldeğirmeni Sanat gerektiği gibi yapılanlardan birkaç örnek.

Ayrılık Çeşmesi Kadıköy’ün günümüzdeki en eksi tarihi eseridir. Daha önce Kadıköy Belediyesinin yaptığı bazı çalışmalarda namazgâhının taş örülü hali gün yüzüne çıkarılmıştı. Bugün burada hiçbir tabela, bilgi olmadan bazı yenilemeler yapılıyor. Namazgâhın eski taşları yok. Kesme taşlarla bahçe duvarı gibi yeni bir namazgâh yapıldı. Çeşmenin arkasına yere kesme taşlar döşendi.


İnşaat mahallinde tabela vs olmadığı için bilgilenemiyoruz. Eğer 400 yıllık taşlar yok edildiyse çok yazık. Kesme taş döşenerek Çeşme ve Namazgâh yenilenmiyor. Yeniden yapılıyor.

Göztepe Marmara Üniversite Kampusunda 5. Murad Köşkünün Hamamının restorasyonuna gelelim.  Burada kamu idaresinin yani iktidarın sözü geçtiğine göre sağ görüşün restore ettiğini kabul edebiliriz. Ayrıca üniversite de var.

Taş duvarlar sıvanmış, çatıya camekân, kubbe delikleri yerine çatı feneri yapılmış.

Ortadaki çukura dikkat çekmek istiyorum. Bilindiği gibi hamamlarda külhan ile su ısıtılır. Külhan sisteminde odun kömür yakılarak kazandaki su kaynatılır ve hamama verilir. Külhanın ateş ve dumanı göbek taşının altından geçirilerek bacaya verilir. Bu sebepten göbek taşının altına cehennem denir.


Muhtemelen bu yapıdaki çukurluk göbek taşı boşluğudur. Eğer böyleyse, hatta değilse de, yeni yapılan yapıda doldurulan bu çukura ahşap malzeme döşenmesi doğrumudur? Burada da yeni bir bina ortaya çıkarılmış.
  


Görüldüğü gibi restorasyon konusu, yapanlar ne görüşte olursa olsun ciddiye alınmıyorsa ‘restorasyonumsu’ olmaktan öteye gidememektedir. Olan kamunun tarihi değerlerine olmaktadır.

Vatandaşlar böyle uygulamalar yapabilir mi?

ARİF ATILGAN KASIM 2017

5 Kasım 2017 Pazar

5. MURAD KÖŞKÜ RESTORASYONU
Arif Atılgan

2017 Eylül ayında Ayrılık Çeşmesinin namazgâhının tarihi taşlarının yerine kesme taş duvar örüldüğünü gündem yapmıştık. Ekim ayında daha ilginç bir restorasyon örneği gördük. Marmara Üniversitesi Göztepe Kampusundaki Hamam kalıntısının restorasyonunun bitmiş hali.

5. Murad 30.05.1876-31.08.1876 tarihleri arasında 93 günle en kısa padişahlık yapmış bir sultandır. Amcası Abdülaziz’in Göztepe’deki köşkünde birlikte yaşamışlardı. O yıllarda Abdülaziz padişah Abdülmecid’in kardeşi olması dolayısıyla veliahd, Murad ise oğlu olması dolayısıyla şehzadedir.

Abdülaziz, 1861 yılında padişah olunca bu köşkü Murad’a bırakmıştır. Ancak Murad, 1864 yılında arazinin daha yukarısında kendine yeni bir köşk yaptırmıştır.

Bu köşk, bugünkü Marmara Üniversitesi Kampus alanı içersindedir. Köşkten günümüze sadece bahçesindeki hamamın kalıntıları kalmıştır. Bu kalıntının restore edilerek değerlendirilmesi güzel bir şeydir. Ancak görüldüğü kadarıyla restorasyon sonrasında bambaşka bir bina ortaya çıkarılmıştır.

                                                               Eski Bina

Eski yapıda horasan harçlı taş ve tuğla duvarlar bulunmaktadır. Hamam kısmının çatısı yayvan kubbeli olup kubbelerde aydınlama delikleri yer almaktadır. Döşemesinin taş ve mermer olduğu belli olmaktadır.

                                           Kubbede Aydınlanma Delikleri

Yeni yapılan binada ise sıvanmış düz duvarlar, profiller üzerine camekân takılmış tavan bulunmaktadır. Yayvan kubbeler yerine çatı, aydınlama delikleri yerine çatı feneri yapılmıştır. Yerlere ise ahşap malzeme döşenmiştir.

                                                 Yeni Bina Ve Çatı Fenerleri

Önceki binayla şimdiki bina arasındaki farkları uzun uzun yazmayı gereksiz görüyorum.  Aslında haddim de değil. Ancak restorasyonda genel prensip vardır. Yenilenen bina eskiyi anımsatmalıdır.  Eskisini hiç bilmeyen biri bile bunu hissedebilmelidir.  Doğrusu ben eskisini bilmeme rağmen bunu hissedemiyorum.

                                               Eski Yapıdan Görüntüler

Keşke hiç dokunulmasaydı. Eski yapının beşer mt çevresinden dikilen ayaklar üzerine monte edilen camekânla korunup etrafında oturma grupları düzenlenerek değerlendirilseydi. Bina, çevresi kullanılarak korunmuş olurdu.

                                               Yeni Binanın İçerden Görüntüsü

Geçmişimize sahip çıkmak geleceğimiz için de önemlidir. Kent hafızasını korumalıyız.
ARİF ATILGAN KASIM 2017

1 Kasım 2017 Çarşamba

EUPHEMİA, SAİNT EUPHEMİA VE AYİA EUPHEMİA
Arif Atılgan

Euphemia.
300’lü yıllarda Kalkedon. Bizans Roma İmparartorluğu’nun bir kenti. Kalkedon da Roma’ya bağlı. Henüz Hıristiyanlık kabul edilmemiş. Euphemia, Kalkedon’da yaşayan zengin bir ailenin kızı. Hıristiyanlığı kabul eder. İsa’ya inanır. 303 yılında önce işkenceye tabi tutulur daha sonra yakılarak öldürülür.

Euhemia, Kalkedon dışında ailesinin yaptırdığı mezar binasına, o zamanki adıyla martiriona gömülür. Mezar yeri denizden 2 stadion mesafede diye tarif edilir. O döneme ait ölçü birimi olan stadion 185 mt civarındadır. Kalkedon bugünkü Kadıköy İskelesi, Altıyol, Mehmet Ayvalıtaş Meydanı, Mühürdar köşelerinin içindedir. Bu sınırların dışına baktığımızda yaklaşık 400 mt içerisi Yeldeğirmeni Dua Tepe Sokak civarıdır. Koşuyolu tarafına gömüldüğünü ifade edenler de vardır.

                                                             Kalkedon

Saint Euphemia.
330 yılında İmparator 1. Konstantin (324-337) Bizans’ı Roma’nın başkenti yapar. Aynı zamanda Hıristiyanlığı resmen tanır ve Euphemia’nın gömüldüğü yere bazilika şeklinde büyük bir kilise yaptırır. Öldürüldüğü gün olan 16 Eylül Yortu Günü ilan edilir. Yortu Gününde mezarı başında tören düzenlenmeye başlanır. Adının başına ‘aziz-azize’ anlamında ‘Saint’ eki getirilir.

451 yılında Kalkedon 4. Ekümenik Konsili bu kilisede yapılmış. Bu konsil İsa’nın tanrısal ve insansal tabiatını formüle etmiştir. Konsil, Hıristiyanların önemli kararlar aldığı yüksek düzeydeki kişilerin toplantısına deniyor. 14. Yüzyılda kilisenin yanmasından sonra Saint Euphemia’nın kemiklerinin Patrikhaneye, oradan Roma’ya taşındığı yazılmaktadır. Hatta birkaç kemiğinin Moda’daki Assumption kilisesinde korunduğu da yazılmaktadır.

Saint Euphemia için kentin merkezinde 4 kilise yaptırılır. Bunların en önemlisi şimdiki Sultanahmet Adliye Sarayı önündeki hipodrom civarındadır. Diğerleri Şehzadebaşı (Olibrei), Cibali (Petrion), Edirnekapı (Petra) dadır.

616 da Sasaniler (Persler) Konstantinopolis’in önüne geldiklerinde onlardan kaçırılan Saint Euphemia’nın rölikleri yani kutsal eşyaları, Kalkedon’dan Sultanahmet’teki kiliseye taşınır. 626 da tekrar gelen Sasaniler burada herhangi bir şey kalmadığına kanaat getirirler ve giderler.

1939-42 yıllarında Arkeoloji ve Ayasofya Müzeleri tarafından Sultanahmet’te yapılan kazılarda Saint Euphemia için yapılan kilise bulunmuştur. Duvarlarında Saint Euphemia’nın doğumu, yakılması, gömülmesi sahnelerini içeren, yaşamını anlatan freskler vardır. 1951 de Adliye Sarayı inşası sırasında kilise yıkılmış ancak freskolar korunmuştur.

Ayia Euphemia.
Kadıköy’de Çarşı içindeki kilisenin yukarıda yazılanlarla ilgisi yoktur. Burada daha önce Ayia Basis isimli bir manastır olduğu yazılır. Sonraki yıllarda Ayia Euphemia adıyla da anılan manastırın yerine 1694 yılında o zamanki Kadıköy Metropoliti Gabriyel tarafından yeni bir kilise yaptırılmıştır. 1830 da yine o günün metropoliti 2. Zaharias, Rusya’dan temin ettiği mali yardımla bu kiliseyi büyülterek adeta yeni bir kilise inşa ettirmiştir. Günümüze kadar gelen yapı bu binadır. Bu kiliseye Euphemia’nin adı verilmiş ve dini mabetlerin isimlerinin başına ‘kutsal’ anlamında konan ‘Ayia’ kelimesi eklenerek Ayia Euphemia Rum Ortodoks Kilisesi denmiştir.

                               1900 lerin Başlarında Ayia Euphemia Kilisesi

Kiliseye uzun yıllar herhangi bir bakım yapılmayınca oldukça yıpranmıştır. 1993 yılında Metroploit 3. İokem yenilemiştir. 1 Nisan 1993 de bir ayinle açılış yapılmıştır.

                               2017 Yılında Ayia Euphemia Kilisesi

Kiliseyi sokaktan ayıran yüksek bir bahçe duvarı vardır. Bu bakımdan sokaktan pek fark edilmeyebilir. Avluya bir kapıyla girildikten sonra narteks denilen kilisenin ön yüzünü kaplayan camekânlı giriş bölümü gelir. Ortada kubbe, kubbe köşelerinde pandantifler vardır. Yığma taştan inşa edilmiş olan Çan Kulesi binanın üst tarafındadır.

                                                    Çan Kulesi

Depo içinde bulunan kutsal suya Ayia Paraskari Ayazması denir. Ayia Paraskeri Ayazması bir sokak alttaki bir apartmanın altındaymış. Bina sahibi suyu iptal edince Moda’daki Ayia Ekaterini Ayazmasından getirilen su depoya doldurulmaya başlanır.

Bu bilgilerden iki önemli sonuç çıkarabiliriz.

Birincisi, Saint Euphemia’nin mezarının ve mezarının yanına yapılan kilisenin büyük bir ihtimalle Yeldeğirmeni Dua Tepe Sokakta olduğudur. Bu kilisede, Hıristiyanlar için çok önemli olan 4. Ekümenik Konsili yapılmıştır. Benim, Dua Tepe Sokağından Taşlı Bayır Sokağa saparken köşedeki binanın altında görüp fotoğrafladığım ve Taşlı Bayır Sokağının İskele Sokağa dayandığı parselde daha önce çekilen bir fotoğrafta bulduğum tonoz kemerlerin incelenmeye değer olduğu ortaya çıkmaktadır. Sokağa Dua Tepe denmesinin ve İskele Sokağının karşı parselinde yapılan okula Saint Euphemia adının verilmesinin boşuna olmadığı görülmektedir.

                                Taşlıbayır Sokak Başında Tonoz Kemer
  
      Taşlıbayır Sokak Sonunda Tonoz Kemer. Arkada Saint Euphemia Okulu.

İkincisi, Ayia Euphemia Kilisesinin Kalkedon ile günümüz arasında bağlantı kuran tek eser olduğudur. Umarım kilisenin duvarı yıkılıp yerine parmaklık yapılır ve bina meydandan layık olduğu şekilde hissettirilir.
ARİF ATILGAN EKİM 2017