17 Temmuz 2019 Çarşamba


GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN İSTANBUL
 Arif Atılgan

Biraz abartılı da olsa şu cümle pek yanlış olmayacaktır: 10 yıl sonra İstanbul’daki bütün binalar otel olarak kullanılabilecektir.

Bizans’ın kurulduğu Suriçi bölgesi.. Surların üzerinden tren yolu geçirilmiş. Daha sonraları da Vatan ve Millet Caddelerini açmak için çok sayıda tarihi eser yok edilmiş. Surların dışında da aynı şeyler yapılmış. Anadolu Hisarı surlarının üzerinden cadde geçirilmiş. Karaköy-Beşiktaş arasında cadde genişletmek için çok sayıda tarihi eser yok edilmiş. Tarihi köşklerin neredeyse tamamı yıkılıp apartmana çevrilmiş.

1950 sonlarına böyle gelinmiş.

1960’larda İstanbul ferahlatan bir şehirdi. K.Çekmece’ye kadar denize girilen kıyılar, yeşillik alanlar vardı. Boğazda 1-2 sıra binadan yukarısı tepelere kadar ormanlık alanlarla kaplıydı.

Sokak çeşmeleri bulunurdu. Üstelik iyi su çeşmeleri.. İnsanlar kadar hayvanlar da bu çeşmelerden yararlanırdı.

Her semte özel sebze-meyveler vardı. Semtlerin yakınında yetişen sebze-meyveler, yetiştirenler tarafından semt sokaklarında satılırdı.

Kadıköy’de yaşayanlar iskelede vapurdan indiklerinde ‘Oh, köyüme geldim’ derlerdi içlerinden.

Mahallelerde yaşanılır, Beyoğlu’nda eğlenilir, deniz kıyılarında serinlenilir, tepelerdeki korularda nefeslenilirdi.  Çocuklar önce yürümeyi, ardından yüzmeyi öğrenirdi. Deniz şehriydi İstanbul.

1980’lere kadar böyleydi.

Boğaza yapılan her köprünün çevre yolları etrafında varoşlar oluştu. Önlem almaktan çok teşvik edildi sanki. Aflar.. Kaçaklar.. Aflar.. 

2000’li yıllara gelindi.

Önceleri yeni inşaatlar.. Sonra az yüksek ve sonra en yüksek binalar yapıldı. Orman, dere, bostan, bahçe, tepe, çukur her yan bina doldu. Deniz kıyılarına marina-AVM’ler yapıldı. Bırakın ferahlatan şehri nefes alınamayan şehir yaratıldı.


                                                     Yeni İstanbul                                                                         

Doğal sonuç olarak komşuluk yapılan mahalleler kayboldu. Aynı binada yaşayanların birbirini tanımadığı bir yerleşim oluştu.

4-5 milyon nüfusun üzerine çıkılmaması gerekirken 20 milyonun yaşadığı ürkütücü bir kent ortaya çıktı. Karadan da, havadan da, denizden de 3000 yıla varan bir yerleşim olduğu hissedilmiyor artık. Devasa bir beton yığını..

İstanbul terk ediliyor. Gidenler kalabalığı sebep gösteriyorlar ama ön plandaki sebep huzur ve sakinliğin yok olması. Her taraf eğlence fonksiyonlu.. Her şey turizm amaçlı.. İstanbul tüketiliyor.

Önlem alınmalı.. Aksi takdirde geçmişinden kopuk İstanbul kalıcı olacaktır.
ARİF ATILGAN atılgan blog TEMMUZ 2019



9 Temmuz 2019 Salı


GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN KADIKÖY
Arif Atılgan

İstanbul ticarileşmektedir. Bu durumdan bazı belediyeler bilerek veya bilmeyerek tuzağa düşerek etkilenmektedir. Onlar kendilerini diğerlerinden daha modern kabul ederek ticariliğin eğlence fonksiyonuna ev sahipliği yapmaktadırlar.

2005 yılında yapılan Kadıköy Tarihi Çarşı Canlandırma Projesiyle Çarşı yok edildi. Buna karşın Altıyol’a ve Moda’ya kadar her taraf yeme–içmeci çarşısı haline sokuldu. Ardından Yeldeğirmeni ve Koşuyolu mahalleleri.. Fenerbahçe, Bağdat Caddesi, Minibüs Yolu aksları.. Ticarileşen Kozyatağı.. İlçenin tamamı giderek yeme-içmeci ve eğlence fonksiyonuna dönüşmekte. Hâlbuki Kadıköy mahalleleriyle anılarda yer alır.

                                 Tarihi Çarşı Yeme-İçmeci Çarşısı Oldu

Bahariye Caddesi, üzerindeki sinemalar dolayısıyla kültür caddesi gibiydi. Plajları anlatmaya zaman yetmez.

1970’li yıllarda Kadıköy’de eğlence yeri olarak sadece 2 diskotek vardı. Biri Feneryolu’nda Top Pop, diğeri Caddebostan’da Budak Kulüp.. Gençler giderdi.. Meyhaneler de vardı ama oralar eğlenmek için değil sohbet etmek için kullanılırdı.

İnsanlar eğlenmeye Avrupa Yakasına geçerdi. Şimdi bütün İstanbul eğlenmeye Kadıköy’e geliyor. Burada yaşayanların eğlence fonksiyonundan rahatsızlıkları her yerde yazılır-konuşulur oldu. Bu durum devam ettikçe Kadıköylünün Kadıköy’ü terk etmesi üzüntüyle izlenecektir..

Yakın gelecekte sadece eğlence yerleri ile oralarda çalışanların ikamet ettiği binalar bulunacak gibi görünüyor.

Yaşantısı böyle.. Tarihi eserlerinin durumu nedir?.

Gözümüz gibi koruduğumuz Suriçi Bölgesi yani Fatih ilçesi Bizans’ın kurulduğu alandır. Kadıköy’ün ilk kurulduğu yerleşiminin adı ise Khalkedon’dur. Khalkedon’un Bizans’tan 20 yıl kadar önce kurulduğunu kaç kişi bilir? Kadıköy’de bunu hissediyor muyuz?

Kadıköy’de Khalkedon’dan hiçbir iz yoktur. Osmanlı’dan ve Cumhuriyet döneminden var mıdır? Varsa bunları ne derece hissediyoruz? Korumuş muyuz?

Yeldeğirmeni’ndeki Duatepe Sokağına Kadıköy’ün önemli azizesi Euphemie gömülmüş. Mezarının yanına yapılan kilisede Hıristiyanlığın 4. Konsili yapılmış. Bilen var mı?

Korunmamış olsa da Khalkedon surları veya sınırları insanlara hissettirilemez mi?

Günümüze kalmış en eski Osmanlı eserleri Çatal Çeşme ve Kethüda Camiidir. Bunlar vurgulanamaz mı? 

Cumhuriyet sonrasında Türk Okulu olarak inşa edilip, bugün hala var olan okul.. Harf devrimiyle eğitime açılan Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu.. Bilinir mi?

Tek tek saymayacağım. Ancak restorasyonların son derece kötü yapılmasına ne demeli? Ayrılık Çeşmesi, Ladikli Ahmed Ağa Çeşmesi biliniyor.. Son restore edilen eser Kadıköy İskele Binası.. Hem deniz cephesi yanlış hem de kara cephesine ekler yapıldı.. Hemen yanında bulunan Kayık İskelesi ise yok edildi. Kayık İskelesi Haydarpaşa Garının da tarihiyle irtibatlıdır.. Özen Sineması başka amaçla başka isimle kaçak kullanılıyor.

                          Kadıköy İskele Binasının Kara Cephesinde Eklentiler.

Onlarca tarihi köşk bugün yok. Tarihi çeşmeler, mezarlar da yok.

Sonuçta Sur İçinden daha eski geçmişi olan Kadıköy 50 yıllık yerleşim gibi hissediliyor.

Kadıköy sokaklarını sabah saatlerinde gezmek çok keyifli.. Çok hoş plato duygusu veriyor insana. Ancak akşam olup mekânlara müşteriler gelince ister istemez oralarda ikamet edenlerin hali düşünülüyor. Kadıköy geçmişinden kopuyor.

Görülüyor ki Kadıköy’de tarihi eserler 1950’lerden itibaren yok edilmiş. Günümüzde farklı bir tutum görülmüyor.. Yaşantısı ise 2005’den itibaren değiştirilmiş. Eğlence fonksiyonu esas alınmış. Aralara iskân konmuş.

Kadıköy kararını vermelidir. Tarihi kimliğini ön plana çıkarıp iskân alanı mı olacaktır? Tarihi kimliğini yok sayıp eğlence-ticaret alanı mı olacaktır?
ARİF ATILGAN atılgan blog TEMMUZ 2019

5 Temmuz 2019 Cuma


GEÇMİŞİNDEN KOPARILAN YELDEĞİRMENİ
Arif Atılgan

2010 yılında Yeldeğirmeni Canlandırma Projesi çalışmaları başlamıştı. Onlar semt için çalıştıklarını söylüyorlar, Ben semte getirecekleri yabancılar için çalıştıklarını söylüyordum. Diyorlardı ki ‘Yayalar için kaldırımları genişletiyoruz, kiliseyi restore ettik semte kazandırdık’, Ben diyordum ki ‘Yapılacak kafelerin masaları için kaldırım genişletiyorsunuz, kiliseyi ise dışarıdan gelecekler için restore ettiniz’.. Diyorlardı ki ‘Soylulaşma olmayacak’, diyordum ki ‘Soylulaşmanın ta kendisini yapıyorsunuz’.  Bunlar ve benzeri her konuda haklı çıktığım için sevinemiyorum doğrusu..

Önceleri kafeler açılmaya başladı. ‘Yeldeğirmeni Karaköyleşiyor’ diye yazı yazıldı. Ardından yeni tipler taşınmaya başladı semte. Bu sefer de ‘Yeldeğirmeni Cihangirleşiyor’ diye yazı yazıldı. Sözüm ona iltifat ediyorlardı Yeldeğirmeni’ne. 

                              Caddelerde Esnaf Yerine Kafeler Var Artık

Daha sonra bir kısım mahalleli semtteki değişime ayak uyduramadı. Semti terk ettiler. Onların gitmek zorunda kalacakları biliniyordu. Çünkü: Proje gereği semt pahalılaşacaktı. Ayrıca yeni gelenler mahalleye uymadıkları için eskiler rahatsız olacaklardı.

Bu durum ‘Nezihleşen Yeldeğirmeni’ yazısıyla yorumlandı. Yani Yeldeğirmeni’nde oturanlar nezih değil.. Gelenler nezih… Nezihler hem lütfedip yerleştikleri için hem de eskileri nezihleştirdikleri için çok fedakarlar.. Bakışları buydu.

Öyle bir hale gelindi ki 10 yıl önce Yeldeğirmeni’nin yerini bilmeyenler veya burun kıvıranlar sanki yaşamlarını buraya adamış gibi davranır hale girdiler. Bazıları da tüm mahallenin yıkılıp yüksek binalar yapılmasını konuşur oldular.

Semtin iki tarihi çeşmesi olan Ayrılık Çeşmesi ile Ladikli Ahmed Ağa Çeşmesi kötü restore edildi. Özellikleri namazgâh olan çeşmelerin namazgâhları yok edildi adeta.

            10-15m2'ye Sıkıştırılan Ladikli Ahmed Ağa Çeşmesi Namazgahı

Ama en kötüsü Kadıköy’ün günümüze kalmış en eski sinema binası olan tescilli tarihi eser Özen Sinemasının kaçak tadil edilip kullanılması. Kilisenin restorasyon maliyetinin yirmide birine mal olacak Özen Sineması restorasyonu bir türlü yapılmamakta.. Daha da önemlisi başka amaçla ve TAK adıyla kullanılmakta..

                                  TAK Yapılan Tarihi Özen Sineması

200 yıllık semt masaya yatırılmış, adeta her kes parça kopartıyor üzerinden..

Sonunda bir tez çalışmasında tespit yapılıyor. ‘Yeldeğirmeni, emekliyle hipsterin birlikte yaşadığı semt.’ Deniyor. Bu tespit Canlandırma Projesini yapanların baştan aşağıya yanlış yaptıklarının kanıtıdır.

Emekliden kasıt mahalleli.. Semtte, Anadolu’nun ücra köylerindeki gibi çoğunluk yaşlılar kalmış. Ama burası kentin göbeğinde.. Bu sebepten başkaları da gelmiş. Ne yapsın yaşlılar? İdare edecekler.

Hipster ‘…. soylulaştırılmış mahallelerde bulunan gençlerden oluşan bir altkültür’ olarak tarif ediliyor. Canlandırma Projesi yapanların olmayacak dediği ‘soylulaşmanın’ olduğunun kanıtı.. Hipsterler, Yeldeğirmeni gibi genleriyle oynanarak dönüştürülen mahallelerde görülen aykırı karakterler.. Aslında semte yeni gelenlerin en sempatikleri.. Tırnak içindeki “nezihlere” filan bakılırsa.. Bir de arada bir Ülkenin başka bölgelerine gidip gelen güzel Türkçe konuşan yabancılar olduğu söyleniyor.

Mahallede yaşayanlar, günlük kiralanan konutları, geç saatlere kadar eğlence sesleriyle mahalleliyi uyutmayan yeme-içmecileri de dillendiriyorlar.

Saçma sapan yazılarda Yeldeğirmeni’nin geçmişi Canlandırma Projesi başlangıcı olan 2010 yılından 10 yıl öncesi olarak kabul ediliyor. Semtin yüzlerce yıllık geçmişini bilmiyorlar..

Görülüyor ki güzelim mahalleyi soylulaştıramamışlar bile. Yapılanın adı Soy(suz)lulaştırmak olsa gerek.

Yeldeğirmeni’ne Yahudi gözüyle bakmam. Rum, Ermeni, Türk, Kürt, Laz, Boşnak vs gözleriyle de bakmam.. Yeldeğirmeni’ne ve Yeldeğirmenliye T.C. yurttaşı gözüyle bakarım.

Nerede kaldı 200 yıllık mahalle?..  2010 yılına kadar vardı..

Üzücü olan kent mücadelesi yaptığını ve korumacı olduğunu söyleyen kişi ve kurumlar ile böylesi yasa dışı oluşumları önlemesi gereken yetkili kişi ve kurumların hiçbir şey yapmamalarıdır.

Yeldeğirmeni’nin geçmişinden koparılmasını engellemek Eski Yeldeğirmenlilere düşüyor. Kurdukları Face sayfasında anılarını paylaşarak eski yılların gerçek mahallesini hafızalardan sildirmiyorlar. Dünyanın en asil ve ilkeli mücadelesini gerçekleştiriyorlar bu şekilde.

Yeldeğirmeni 20 yıllık bir yerleşim değildir.. Yeldeğirmeni geçmişinden koparılamaz..

AİF ATILGAN Atılgan Blog TEMMUZ 2019