27 Şubat 2017 Pazartesi

KADIKÖY İSKELESİ
Arif Atılgan

Kadıköy İskelesi, denizden doldurularak elde edilen Kadıköy Meydanının önemli binalarından biridir. 1926 yılında yapıldığı bilinir. Buna karşılık mimarı belli değildir. 1. Ulusal Mimarlık Dönemi örnekleri içinde sayılır ve tarzı için neo-klasik denir.

                                                İlk Yıllardaki İskele

Alt katın planında 3 bölüm göze çarpar. Ortada Eminönü-Karaköy, yanda Adalar yolcu salonu vardır. Ayrıca Baş Memur, bilet gişesi ve memurlar için 5 oda bulunur. Salonun bir tarafında büfe, karşısında bilet gişesi yer alır. Gemiden inen yolcular binanın iki yanındaki revaklı çıkış tünellerinden dışarı çıkarlar. Üst katın planında ise, bir büyük iki küçük yolcu salonu, görevliler için 4 oda, iki yandaki revakların ve öndeki deniz cephesindeki ortadaki 3 kapılı revak üzerinde balkonlar bulunur. Balkonlar birbiri ile ilişkili değildir.

                                                        İçerden Bir Görüntü

Cephelerde çini, içerilerde kartonpiyer süslemeler görülür. Üst kata çıkan merdivenler kırmızı halıyla kaplı olup duvarlarına antika aplikler monte edilmiştir.

Deniz cephesinin alt katında,  ortada büyük salonun 3 kemerli kapısı, iki yanında kulelerin altındaki kapılar, onların iki yanında küçük salonların kemerli kapıları görünür. Üst katta, deniz tarafındaki balkon üzerinde 3 kemerli kapı arasında küçük pencereler, kulelerde alttaki kapıya uygun pencereler, küçük salonların kemerli geniş kapıları üzerinde üç küçük kemerli pencereler bulunur. Binanın yan cephelerinin üst katında iki yanda büyük kemerli kapılar, ortada üç küçük kemerli pencereler vardır.

Kara tarafındaki cephede de aynı unsurları görürüz. Sadece revak kapalı olup yanlardaki kapılar revakla aynı hizadadır.

                                                İskelenin Karadan Görünüşü

Bina kırma çatılıdır. Deniz cephesindeki iki merdiven üzerinde soğan kubbeler bulunur. Soğan kubbe o yıllarda çoğunlukla yabancı mimarların kullandığı ve oryantalist dedikleri tarzdır. Bu sebepten mimarının yabancı veya oryantalist tarzı kullanan yerli mimarlardan olduğu düşünülebilinir. Oryantalist tarz için yabancıların bize bizim için yakıştırdıkları tarz denebilir.

1959 yılında ilk onarım yapılmış, soğan kubbeler kaldırılmıştır. O yıllarda, İskelenin içindeki gişeden karton bilet alınarak vapura  binilirdi. Vapurda biletler kontrol edilir, inerken de herkesin bileti toplanırdı. 

1960 ların başında üst kat Muharip Gaziler ve Emekli Subaylar Derneğine kiraya verilmiş. Ayrıca yolcu çoğalması sonucunda karton bilet yerine jetona dönülmüştü. Bunun için de iskelenin kara tarafına jetonlar için turnikeli gişelerin konduğu camekânlı bölüm eklenmişti. Bu yıllarda bir süre iki yanındaki revakların olmadığı görülüyor.  

                                                 İskelenin Günümüzdeki Eklentili Hali

1980 lerde üst kat TDİ Şehir Hatları İşletmesi Derneğine kiraya verilmiş.

1984-86 yıllarında ikinci onarım yapılmış.

1995 de restorasyon uygulanmış. 1990 ların sonunda üst kat İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Sosyal Yardım Vakfına kiralanmış.

2005 yılında tüm iskele, tersane, gemiler bir protokolle İBB ye devredilmiş.

Yukarıda yazılan müdahaleler sonucunda İskele binası, orijinal görüntüsünden uzaklaştırılmış hatta bambaşka bir bina haline sokulmuştur.

                                                 Günümüzdeki İskele

Bazı tespitleri öne çıkarmak istiyorum. 1900 lü yılların başında Haydarpaşa’da soğan kubbeli bir iskele binası bulunmaktadır. Ancak bu bina 1915-1917 yılları arasında yıkılır ve yerine Mimar Vedat Tek’in binası inşa edilir. Aynı yıllarda Moda’ya da Vedat Tek tarafından tasarlanan iskele binası inşa edilir. Her iki bina, taraflı tarafsız herkes tarafından ‘yüzük taşı gibi’ benzetmesiyle beğenilmektedir.

1926 yılında Haydarpaşa–Moda arasında kalan Kadıköy’e neden Vedat Tek’in tasarımı olan bir iskele yapılmaz da sanki Haydarpaşa’nın rövanşı alınır gibi soğan kubbeli bir bina yapılır? İlk onarımda neden iki kubbe de ortadan kaldırılır? Bütün binaların mimarlarının bilindiği o yıllarda, kentin en belirgin noktasındaki en belirgin binasının mimarı nasıl bilinmez?

Kadıköy İskelesinin sırlarının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Diğer yandan binadaki eklentiler ile çevresindeki yapılar temizlenmeli iskele orijinal haliyle algılanır hale getirilmelidir.

3 yıl lise, 5 yıl üniversite, 3 yıl iş olmak üzere 11 yıl bu iskeleyi kullandım. Her akşam Kadıköy iskelesine ayak bastığımda köyüme döndüğümü hissettim. İskeleden çıktığımda ise çınar ağaçlarındaki sığırcık kuşlarının cıvıltısını karşılama töreni gibi düşündüm..

Kadıköy İskelesi ciddi bir restorasyondan geçirilmelidir.
ARİF ATILGAN ŞUBAT 2017

16 Şubat 2017 Perşembe

OSMANGAZİ İLKOKULU NE OLACAK?
Arif Atılgan

Osmangazi İlkokulu 1903 yılında Almanların Okulu olarak eğitime başlamıştır.

1935 yılında 35.000TL bedelle T.C. Maarif Vekâleti okulu mülkiyetine geçirir. O yıllarda 1TL, 2-3 Alman Markı değerdedir.

  
Okul, 2006 tarihinde 5 Nolu Koruma Kurulu tarafından Kadıköy Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün başvurusuyla 2. Derece Korunması gereken eski eser ilan edilir.

İstanbul İl Özel İdaresinin mülkiyetinde olan okul binası 2013 yılının Kasım ayında Selimi Evvel Vakfının mülkiyetine geçirilmek istenir. Bir süredir okulun özelleştirilip boşaltılacağı söylentileri 2014 yılında ciddi boyutlara ulaşınca Benim de önayak olmamla etkinlik yapılmış, girişimlerde bulunulmuştu. Okulda eğitim devam etmişti.

Edindiğim bilgiye göre, 2014 yılında mülkiyet İstanbul Valiliğinin üzerindedir. Valilik tarafından binanın restorasyon projesi hazırlatılır. Koruma Kurulunun onayından sonra Kadıköy Belediyesinden inşaat ruhsatı alınır.

2017 yılının şubat ayının başında Osmangazi İlkokulu inşaat faaliyeti için boşaltılır. Öğrenciler Fenerbahçe Stadının arka tarafındaki bir okulun içine gönderilir. İnşaatı yapacak yüklenici şirket binayı teslim alır. İnşaat 450 gün sürecektir. Yani 1 yıl, 3 ay.


Söylenenlere göre Osmangazi İlkokulu, restorasyondan sonra tekrar kendi binasına dönecek ve burada eğitime devam edecekmiş.

2014 yılında yaşadıklarımız bugünkü okulun boşaltılması operasyonunda bizlerde tedirginlik yaşatmaktadır. Buna rağmen okulumuzun tekrar döneceğini düşünelim istiyoruz.

Öğrendiğime göre, restorasyon projesinde arkadaki bahçeye çıkan kapı iptal edilip pencere haline getiriliyor ve merdiven ortadan kaldırılıyor. Bana göre de doğrudur.  O kapının sonradan açıldığı bellidir. Projede arka bahçeye bodrumdan çıkılıyor. Ancak, restorasyon Projesindeki diğer değişikliğe dikkat çekmek istiyorum. Binanın üzerine kiremit yerine teras çatı yapılacakmış. Buna sebep olarak eski fotoğraflarda çatı kenarlarındaki süslü kalkan duvarlarının görünmeyen arkasının teras çatı olabileceği düşünülmüş.

Hâlbuki 1900 lerde teras çatının olamayacağı bellidir. Zira evlerdeki cumbaların üzerine yapılan balkonlarda bile cumbanın üzeri çinko ile kaplanırdı. Bu sebepten o yıllardaki binaların üzeri kiremitle kaplanırdı.

Teras çatı yapılmasının düşünülmesi çatının da kullanılmak istendiğini hissettiriyor. Öğrencilerin terasa çıkıp çay içmelerini düşünmüyorlardır sanırım.

Osman Gazi İlkokulu Yeldeğirmeni’nin tarihi okuludur. Kesinlikle bina eğitim hizmetine devam etmelidir.

Eski Yeldeğirmenliler ve Osmangazi İlkokulunun eski mezunları olarak ilgili projeleri görmek ve yapılacakları tartışmak hakkımızdır sanırım.
ARİF ATILGAN ŞUBAT 2017

7 Şubat 2017 Salı

KADIKÖY HAL BİNASI
Arif Atılgan

1925 yılında, Kadıköy’de denizden doldurularak elde edilen meydan üzerine, 225.000TL ile Hal Binası yapılmak istenir. İnşaat yapılan alan Caferağa Mahallesi, 26 Pafta, 174 Ada, 1 Parseldeki 1833MT2 lik İBB nin mülkiyetindeki arsadır.

1927 yılında bitirilen binanın mimarı İtalyan U. Ferrari’dir. Cephelerindeki oymalardan dolayı neoklasik tarz denilen bina 1930 yılı öncesine ait olduğundan 1. Ulusal Mimarlık Dönemi örnekleri içinde sayılmaktadır. Esnafların kiralamadığı bina boş kalmıştır.

                                                     Hal Binası İlk Yıllarında

Bina kara tarafına bakan U şeklindedir. Simetrik U şeklinin iki yanındaki binalar iki katlıdır. Altlarında 7 adet kemerli dükkân vardır. Bunların başındakinden üst kata çıkılabilir. Deniz tarafındaki bina ise iki yandaki binaların arasına sıkışmış tek katlı bina görünümündedir. Ön binanın ortasındaki kemerde giriş kapısı, kapının iki yanında yer alan yedişer adet kemerli mekânlarda dükkânlar vardır. Kara tarafına bakan iç avlu ise üstü örtülerek sebze-meyvecilerin kullanacağı bir alan olarak düşünülmüş. Binanın cephesindeki dükkânların önündeki çelik konstrüksiyonlu saçakların üzeri camla örtülmüştür. Aynı şekilde avludaki alanın üzerinde de çelik konstrüksiyon taşıyıcının üzeri camekanla örtülmüştür.

                            Cephede Mimarın Adı: U. Ferrari İngen Construit 1927

1935 yılında Tapu Dairesini buraya taşımayı düşünmüşler ama taşımamışlar. Buna karşılık İtfaiyeyi U şeklindeki Binanın Yeldeğirmeni tarafındaki koluna yerleştirmişler. Boş kalan yapının diğer tarafları hurda araç deposu olarak kullanılmış.

Belli ki Belediyeye ait olması dolayısıyla arsanın bedavaya gelmesi ve hemen sol tarafındaki rıhtıma mavnalarla mal gelmesi bu binayı düşünenler için olumlu sebeplerdir.

                                             Binanın İtfaiye Tarafı Ve Mavnalar

Ancak olumsuzluklar da vardır. Hal Binası o yılların şartlarında sapa bir yerdedir. Yukarıda kendiliğinden oluşan Çarşıdan uzaktadır. Diğer yandan Altıyol’dan inen caddenin önünde binalar bulunmaktadır. Bu binaların istimlâk edilerek Altıyol’dan Hal Binasının görülmesi ve gidilebilir olması sağlanmamıştır. Ayrıca binada mimari hatalar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi dıştaki saçakların ve iç avlunun üzerindeki örtünün cam olmasıdır. Cam sadece yağmuru önlemekte, sıcak ve soğuğu önleyememektedir. Ayrıca kırıldığı zamanlarda tehlike saçmakta ve onarımı zor olmaktadır. Diğer yandan bu tip tesisler yapılırken, boş kalmaması için kullanıcılara bazı yasa yönetmeliklerle kullanma zorunluluğu getirilir. Burada bu da yapılmamıştır.

                                       Binanın Önünü Kapayan Yapılar (Zeki Sayar)

1937 yılına kadar 10 yıl boş kalan binaya o yıl Çarşı esnafı zorunlu olarak nakledilmiş. Deniz tarafındaki dükkânlara balıkçılar olmak üzere, dıştaki dükkânlara kasaplar-bakkallar, iç avluya ise sebze-meyveciler yerleştirilmiş. Ancak lodoslu havalarda dükkânları su basması esnafı çileden çıkarmış, yine böyle bir olay sonrası tekrar Çarşıdaki dükkânlarına dönmüşler.

Binanın, o yılların şartlarında AVM olarak düşünüldüğü belli oluyor.

1938 yılında yıkılması bile düşünülmüş. Bu arada Altıyoldan aşağı gelen caddenin üzerindeki istimlâkler yapılıp yol açılmış ve sebze-meyve toptancılarına kullanma zorunluluğu getirilmiştir.

                                          İstimlâklerle Binanın Önü Açılmış

1940 yılında Hal olarak kullanılmaya başlanmış. Üst katlar belediyenin büroları olarak değerlendirilmiş, alttaki dükkânlar çeşitli kişi-kurumlara kiralanmış.

1950 yılında ise yeni yapılan Kadıköy Meydan Planında otogar yapılması düşünülmüş, plan gerçekleştirilmeyince bu uygulama yapılamamıştır.

1973 yılında Kadıköy Hali Küçükbakkalköy’e şimdiki adıyla Ataşehir’e taşınır. Kent kalabalıklaşmış, araba sayısı çoğalmıştır. Bu anlamda Kadıköy’ün merkezindeki sebze-meyve toptancı Hali çevreye rahatsızlık vermeye başlamıştır. İtfaiye de binadan çıkarılıyor, bina boşaltılıyor. 1970 lerin sonlarında binaya yeni fonksiyonlar düşünülmeye başlanmıştır.

                                                       Halin Karmaşası

1984 yılında Kültür Merkezi olması için elden geçirilmiş ve İstanbul Belediye Konservatuarı öndeki binanın üst katına taşınmıştır.

1986 yılında Belediye Konservatuarı İstanbul Üniversitesine bağlanmıştır. Dolayısıyla burası İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı olmuştur. Binanın hal olarak kullanılan kara tarafındaki iç avlusu boş kalmıştır.
                                             Günümüzde Hal Binası

1989 yılında kara tarafındaki iç avluya Haldun Taner Şehir Tiyatrosu yerleştirilmiş.

2010 lu yıllarda Yeldeğirmeni tarafındaki binanın ucuna Kızılay Kan Alma Birimi yapıştırılmış.

                                    Kan Alma Birimi Ve Tiyatronun Görüntüsü

Görüldüğü gibi burası inşa edildiği tarihten itibaren toplum tarafından benimsenmemiş şansız bir binadır. Yıllarca boş kalmış, kullanıldığı zamanlarda da bütünlük içindeki fonksiyonlara hizmet etmemiştir. Adeta plansız-programsız iş yapılmaması için somut bir örnek gibidir.

Kadıköy Hal Binası boşaltılıp restore edilmeli, kütüphane haline getirilmelidir. Zira bu havalide kütüphane ihtiyacı olduğu, kütüphane yapılan Şehremaneti Binasının kullananlarına yetmemekte olduğundan bellidir. Çevresindeki büfe vs yapılaşmalar temizlenerek bina ortaya çıkarılmalıdır. Dışarıdaki dükkânların çoğunluğu kitap satışı yapılan mekânlar olmalıdır. 

Umarım bu bina bütünlük içinde kullanılır.
ARİF ATILGAN ŞUBAT 2017