31 Ocak 2016 Pazar

MALTEPE’NİN GEÇMİŞİ
Arif Atılgan

Maltepe’ye, define bulunan tepelerinden dolayı bu isim verilmiş. Bölge, zaman zaman buradaki Bizans’ın yazlık sarayı Bryas adıyla da anılmış. 1329 yılında 3. Andronikos ile Orhangazi’nin meydan savaşı yaptığı Pelakanon’un, Cevizliden Eskihisar’a kadar uzanan alanın adı olduğu düşünülmelidir.

Maltepe’den daha eski yerleşim olan Başıbüyük Köyünün geçmişi 1300 lü yıllardaki Orhan Gazi dönemine kadar uzanır. Burada tarihi ayazma, manastır, cami gibi değerli eserler bulunmaktadır. 

Fatih Sultan Mehmed’in Hünkâr Çayırında öldüğü yazılmaktadır. Hünkâr Çayırının da Başıbüyükten Gebze’ye kadar uzanan bir çayır olduğu düşünülebilinir.

Bugünkü Maltepe’nin somut tarihi, Kazasker Feyzullah Efendi ile başlıyor. Feyzullah Efendi 1728-1729 yıllarında Maltepe sahiline Kayışdağı’ndan künklerle su getirmiş ve adının verildiği çeşmeyi yaptırmıştır. Ayrıca adını taşıyan camiyi ve hamamı yaptırmış. Maltepe’nin, 1750 li yıllarda Rumeli Kazaskerliği ve iki defa Şeyhülislamlık yapan, Feyzullah Efendinin çiftliği olarak kurulduğu belli olmaktadır.

                                 Feyzullah Efendi Çeşmesi ve Yeni Yapılan Cami.

1872 yılında Haydarpaşa-Pendik arasına tren yolu döşenmiş. Maltepe İstasyonu ile Beşçeşmeler, Feyzullah Camii civarındaki yerleşim yoğunlaşmıştır. Maltepe’ye daha sonraki yıllarda iskele yapılmış, denizden ulaşım da sağlanmıştır. İskelenin daha çok Maltepe’deki tarım ürünlerinin Adalara nakli için yapıldığı belli olmaktadır.
  
1901 yılında Maltepe’de Süreyya İlmen’in izleri görülür. Şimdiki E5 ten Başıbüyük tepesindeki hastane binalarının üzerine kadar olan Maltepe ve Başıbüyük köyleri arasındaki 7-8 Bin Dönümlük Narlı Çiftliğini zamanın Milli Eğitim Bakanı Zühtü Paşadan satın alır. Burada sulama işleri için bent, havuz yaptırır. O yıllarda Haydarpaşa’da şimdiki Marmara Üniversitesi binası olan Tıbbiye binası inşa edilmektedir. Tıbbiyenin İtalyan mimarları Alexandre Vallaury ile Raimondo D’arancodur. Süreyya Bey Başıbüyük’te askeriyeye inşa ettirdiği okulun ve caminin projelerini bu mimarlardan Vallaury’ye hazırlatır. Buradan Büyükbakkalköye ve Alemdağına yol açtırır. Kendine yaptığı köşkün yanındaki kaynak suyuna ayazma yaptırırken çıkan eski duvarı temizleyince bir manastır kalıntısı ortaya çıkar. Rumlar her yıl burayı ziyaret ederler, giderken Sultan Hamid’e dua edip Süreyya İlmen’e ‘yaşa’ anlamında Zito Süreyya Paşa diye tezahürat yaparlarmış. Süreyya Bey ormandan E5 çevresine kadar olan ovalık alanı ise parselleyip satar. Çiftlikten beklediği verimi alamayınca alanı çam ve zeytin ormanı haline getirir.

                                           Süreyya İlmen’in Yaptırdığı Cami.

1908 yılından önce Maltepe’yi içine alan Kartal ilçesi Üsküdar mutasarrıflığına bağlı sancaktır. Bu tarihten sonra İstanbul iline bağlı ilçe olur. 1919 tarihli bir plandan anlaşıldığına göre, bu tarihlerde İstasyonla Dragos Tepesi arasında Maltepe Milli Müdafaa İskelesi adlı demiryolu iskelesi yapılmıştır.

Maltepe’de somut yerleşim 1924 mübadelesinde Yunanistan’dan gelenlerle olmuş.  Maltepe’nin her tarafına yerleştirilen mübadiller aslında Maltepe’nin ilk yerleşik düzenini oluşturanlar olmuşlardır.

1928 yılında Maltepe’de müstakil belediye kurulmuş. Aynı yıl Beşçeşmeler Meydanında bulunan havuzlu park çevresindeki tarihi Feyzullah Camii yanmış. Günümüzde, Caminin yerinde binalar bulunmaktadır.

1946 yılında Süreyya Paşa, Süreyya Plajının açılışını yapar. 1951 yılında Başıbüyükteki arazisinin 1800 dönümünü SSK ya hibe eder, 1952 de burada açılan Göğüs Hastalıkları Hastanesine Onun adı verilir. 1959 yılında Semavi Eyice tarafından Bryas Sarayındaki tarihi kalıntılara dikkat çekilir.

                                     Süreyya Paşa Göğüs Hastalıkları Hastanesi.

1960 yılında Maltepe Belediyesi içindeki Küçükyalı bölgesi ayrı belediye olmuştur. Bu yıllarda çevre hala köy durumundadır. Altıntepe’de Noktadan yukarı çıkıldığında akrabalarımın oturduğu evin alt katındaki ahırda besledikleri ineklerini bilirim. Çevrede başka inek koyun besleyenler de bulunurdu. O yıllarda minibüs caddesinin altı ve çevresindeki parsellere imar çıkarılmış yavaş yavaş yapılaşma başlamıştı. 1963 yılında Belediye Başkanı Erşet Berkman’a ait 63 sineması açılmıştı. Küçükyalı-63 Sineması ile Kızıltoprak-Kent Sineması o zamanın en modern sinemalarıydı. Keşke oradaki durağın adı yine 63 konsa. 1964 yılında Maltepe İskelesi yakınında cami olarak ta kullanılmış olan eski kilisenin arsasına şimdiki Feyzullah Camii yapılmış.


1980 yılında Maltepe ve Küçükyalı Belediyesi iptal edilerek İstanbul Anakent Belediyesine (İBB) bağlı Maltepe Şube müdürlüğü haline getirilirler. Maltepe, 1985 yılında Kartal Belediyesine bağlı Müdürlük yapılmış. 1990 lı yıllarda Bryas kalıntıları bir İtalyan tarafından araştırılmaya başlanmış. 1992 de Maltepe müstakil belediye olur. Maltepe ilçesi, Kartal ilçesinden ayrılarak 1992-1994, 1994-1999, 1999-2004 dönemlerinde aynı kişinin Belediye Başkanlığında ANAP lı belediye olmuş. 2004-2009 döneminde AKP, 2009-2014 ve 2014 den bu yana ayrı Belediye Başkanlarının olduğu CHP li belediye olmuş. 18 mahallesi bulunan Maltepe’nin nüfusu 476.806, yüzölçümü 278KM2 dir.

Yörenin eskilerinin bana anlattıklarının içinde, kış mevsiminde Altıntepe’den Maltepe’ye gitmenin ıssızlık açısından tehlikeli olduğu, Maltepe’deki değirmene eşekle buğday götürüldüğü, deniz kıyılarına kadar kurtların geldiği gibi anılar bulunmaktadır. 1950 lerde yapılan Ankara Asfaltı adıyla anılan E5 yolu yokken, Köy diye bahsettikleri Altıntepe’deki koyunlarını Başıbüyük çayırlarında otlatırlarmış. 1960 lı yıllara kadar sahilde, şimdiki Küçükyalı Evlendirme Dairesinin bulunduğu yerde mezbaha bulunmaktaymış. Maltepe mezbaha ve kasaplarıyla bilinirmiş o yıllarda. Bugünün ünlü bir et lokantasıyla lahmacuncusu ilk olarak buradaki küçük bir dükkânda işe başlayan Maltepeli ailelerdenmiş. Yaz mevsimine girerken İsmet İnönü, Dragos Sahilindeki yalıdan yaptığı çivileme ile deniz sezonunu açarmış.

                                        İsmet İnönü’nün Çivileme Yaptığı Yalı.

En ilginci Mağara olarak bildikleri Bryas Sarayı kalıntısıyla ilgili olanıdır. O yıllarda sadece geniş bir delik olduğu için mağaraya benzemektedir burası. Çobanlar içeri giden dehliz deliklerini kapatarak ahır olarak kullanırlarmış. Çocukların da oyun yeri yaptıkları dehlizlere keçi salındığında, keçinin Başıbüyükten çıktığı anlatılırmış. Önce abartı gibi gelebilen bu söylentiyi Süreyya İlmen’in bahsettiği Başıbüyük’teki Manastır kalıntısını düşünürsek ciddiye almak gerekir. MS 9. yüzyılda Küçükyalıdaki Bryas Sarayının yakınına Styros Manastırının yapıldığı bilinmektedir. Styros Manastırı alanının Başıbüyük’e kadar   uzandığı akla gelmektedir. Manastır kalıntılarının bu alandaki yüzlerce binanın altında yok olduğu belli olmaktadır.

                                                    Bryas Sarayı Kalıntısı.

Bryas Sarayı yakınında Küçükyalı Bağdat Caddesinde, Bizans kalıntısı bir lahitin yalak olarak kullanıldığı, namazgâhlı Akduman Pınarı Çeşmesinden bahsedilir. Yüksek olmayan dairesel bir duvarın çevrelediği alan içinde bulunan, yanında iki büyük çınar ağacı olan bu çeşmeden bugün hiçbir iz yoktur. Eski Altıntepelilerden öğrendiğime göre Çeşme, Bağdat Caddesinin sol tarafında Adnan Kahveci Parkı ile Elginkan İkokulu arasında, Başıbüyük Köyü ileri gelenlerinden Abdi Ağanın Bahçesindeymiş. Çobanlar ineklerini, koyunlarını bu çeşmenin yalağında sularlarmış. İnsanlara geçmişin anımsatılması için buradaki durağın adının Akduman Pınarı konması iyi olurdu.

                                      Akduman Pınarı Çeşmesinin Bulunduğu Yer.

Görüldüğü gibi Maltepe’de tarihi eserler iyi araştırılmamış, hatta bazıları önemsenmeyerek ortadan yok olmalarına sebep olunmuştur. Benim bilgi aldığım eski insanlar 1920-1930 lu yıllarda doğmuşlar. Yani anlattıkları 1950 li yıllar ve öncesine aittir. Demek oluyor ki tarihi kalıntıların bulunduğu alanlardaki yapılaşma 1960 lı yıllardan sonra gerçekleşmiş. Bu tarihten sonra Küçükyalı, Maltepe, Kartal Belediyelerinde görev yapan yetkililerin bilerek veya bilmeyerek çok değerli tarihi eserlerin yok edilmelerine sebep oldukları belli olmaktadır.

                                          Dağver Baba Tekkesinden Kalanlar.

Başıbüyükte Dağver Baba Tekkesi kaybolmuş, Süreyya İlmenin yaptırdığı cami zor tanınacak halde, okul ise artık yoktur. Altıntepe’de Nokta durağına adını veren Nokta Taşı henüz yerindedir. Üzerinde 1232 (1817) tarihi yazan taşın hikâyesi bilinmemektedir. Ceneviz yapısı olduğu söylense de Beşçeşmelerin tam tarihi bilinmemektedir. Cevizli Tekel arazisindeki Bizans kalıntılarında kazı yapılmaya yeni başlanmıştır. Bugün kıyı dolgu alanında kalmış olan Süreyya Plajına ait Bakireler Anıtının içindeki Venüs Heykelinin de nerede olduğu bilinmemektedir.

                                                        Noktada Nokta Taşı.

Maltepe’nin yetkilileri ‘Uluslararası’, ‘Cazibe Merkezi’, ‘Marka’, ‘Pazarlama’ gibi tanımlardan kaçınsınlar. Maltepe’deki tarihi eserlerin ortaya çıkarılmasına, İlçenin geçmişinin yazılmasına katkıda bulunsunlar. Maltepelilerin belediyesi olduklarını unutmasınlar, ‘koruma’ anlayışıyla çalışarak öncelikle Maltepelilere hizmet edecek planlar yapsınlar.  Bir de lütfen Bizim insanımıza danışsınlar, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı arkeologlara araştırma yaptırsınlar.
ARİF ATILGAN OCAK 2016



18 Ocak 2016 Pazartesi

Kent Öyküleri

YELDEĞİRMENİ’NDEN SOYLULAŞTIRMA ANISI
Arif Atılgan

Uzunhafız Sokağında çocukluk arkadaşımdı. On binlerce defa sokağımızın iki notalı ıslığıyla birbirimizi çağırmışızdır. Sohbetinden en keyif aldığım arkadaşımdır. Ergenlik yıllarımızda, bugün aramızda olmayan üçüncü bir arkadaşımızla Yenice sigarası alır, yaptığımız Moda-Fenerbahçe turunda üçer sigara içerdik. Geriye kalan yarısı dolu paketi üçümüz de eve götürmeye cesaret edemez, Havranın bahçe duvarındaki oynayan taşların arkasına saklardık.


Bir yılbaşı gecesi Kehribarcı Apartmanının karşısındaki üç katlı cumbalı taş evde yaşayan arkadaşımıza konuk olmuştuk. Ailesi evde yoktu. Dört kişiydik. Nevalemizi alırken içecekler safhasında herkes bir şey almıştı. O yaşlarda neyi biliyorduk ki içki içmeyi bilelim. Eve geldiğimizde masada rakı, şarap, bira, cinzano, vermut, votka, cin, tonik şişeleri bulunuyordu. Yeme içme safhasında saçma sapan kokteyller yapılmaya başlanmıştı. İçlerinde en büyük bendim. Dedim ki, ‘Öyle bir şey yapalım ki bu geceyi unutmayalım.’ Bütün şişeleri önce bir tencereye boşaltıp kepçeyle karıştırdık. Sonra sürahiye doldurup içmeye başladık. Dördümüzün adlarının baş harflerinin sıralanmasıyla adını ALAN kokteyli koyduk. Kafaları bulmaktan öte olmuştuk. Gece evden çıktıktan sonra Onunla ikimiz karşıya geçip sabaha kadar Beyoğlu’nda eğlence olan mekânları gezmiştik.

O, evlendikten sonra da Yeldeğirmeni’nde yerleşmişti. Dolayısıyla semtten taşınmış olan bizlerden daha Yeldeğirmenli sayıyordu kendini.  Yaşadığı apartmanın karşısındaki bakkal ve manavla sohbet ederek alıveriş yapmayı severdi. Doğup büyüdüğü semtte binlerce anısıyla yaşamaktan çok mutluydu.

Diğerleri gibi buradaki değişimden hoşnuttu. Yeldeğirmeni’nin, şık kafelerin yer aldığı bir semt haline geldiğini söylüyordu. Ama yaşam değişecek, yeni yaşam eskilerin alıştığı gibi olmayacaktı.

Geçtiğimiz günlerde, Karakolhane Caddesinde Kardeşim rastlamış kendisine. Benim anlattıklarımdan aldığı bilgiyle, ‘Burada değerlenen eski evini satıp başka bir semtte yeni ve ucuz ev alabilirsin’ demiş. O kesip atmış, ‘Yeldeğirmeni’nden başka yerde yaşayamam’ diyerek. Kardeşim, bu konuşmadan bir süre sonra evinin önünden geçerken pencerelerinde perde görmemiş. Alttaki esnaftan İstanbul’a yakın bir kente taşındığını, burayı kiraya verdiğini öğrenmiş. Eski Yeldeğirmenliler bu yöntemle ikinci bir emekli maaşı kazanabiliyorlar.

Daha sonraki günlerde evinin önünden geçerken yıllarca alış veriş yaptığı bakkal ile manavın cep telefoncusu olduğunu gördüm. Yaşam sinsice değişmişti aslında.

Yeldeğirmenlilerin evlerini satmak yerine kiraya vermelerinin duygusal tarafı da var bence. Hani sevgiliyle kavga edilip ayrılırken birkaç eşya bırakılır ya ilerde dönme sebebi olsun diye.  Onun gibi. Ancak dönülmeyecek. Sonunda evlerini satacaklar, semtten kopacaklar.

Henüz Yeldeğirmeni’ni terk etmeyen bazı dostların semtin hoşlaştığından bahsettiklerini duyuyorum. Kızmasınlar ama herkesin gitme zamanı gelecek. Zira Yeldeğirmeni, bilinen tarihi kimliğinden her gün biraz daha uzaklaştırılmaktadır.
ARİF ATILGAN OCAK 2016


10 Ocak 2016 Pazar

MALTEPE’DE FUAR ALANI M’EXPO
Arif Atılgan

Expo sergi demek. M’expo Maltepe’ye ait sergi veya fuar demek oluyor sanırım. Haberlerde M’expo Center Maltepe Uluslararası  Fuar, Kongre ve Yaşam Merkezi olarak geçiyor. Maltepe Belediyesinin Maltepe’ye bu isimle fuar alanı yapacağını öğreniyoruz.

Fuar 1 Milyon M2 lik bir alanda olacakmış. Henüz yeri açıklanmıyor ama ilgili Alman heyeti proje alanında inceleme yapmış bile. Haberlerde 126 Milyon TL borcu bulunan Maltepe Belediyesinin fuarı 900 Milyon Euroya mal edeceği, taş atıp kolunun yorulmayacağı ancak gövdesini taşın altına koyacağı ifade ediliyor.

M’EXPO, büyük bir ihtimalle Başıbüyük Büyükbakkalköy arasında düşünülmektedir. Maltepe’nin uydu fotoğrafına bakıldığında bu kadar büyük alanın oralarda bulunabileceği görülür. Fotoğrafta yeşil görünen bu çevrenin orman alanı olduğu belli olmaktadır. Eğer böyleyse, Belediye orman alanına tesis yaparak mı borcundan kurtulmayı planlıyor? Yerinin açıklanmaması ise bu bölgede böyle bir alanın Belediye-Askeriye-Hazineye ait olabileceğini, henüz tapu sorunlarının giderilmediğini akla getirmektedir.

                                                   Maltepe’de Orman Alanları

Başkan danışmanı eski Münih Belediye Başkanının önayak olduğu anlaşılan Fuar Projesi, çeşitli hizmet ve ticari alanlar, gelen işadamları için oteller, golf sahası içerecekmiş. Proje ile ilçede işsizlik önlenecekmiş.

Maltepe Belediyesinin Maltepe ve Maltepeliyi henüz tanımadığı hatta küçük gördüğü görülmektedir. Zira ilçede işsizlik sorunu olduğu, Belediyenin Maltepelilere buraya yeni gelecek işadamlarının yanında iş bulacağı “müjdesi” veriliyor. Belediyelerin görevi istihdam sağlamak değil sağlıklı alt yapı hizmetleri sunmaktır. İstihdam sağlansa bile buralarda başka yerlerde yaşayan insanların da çalışabileceği bilinmelidir. Yapılacağı anlatılan tesislerin sakin yaşanan İlçeyi yaşanmaz hale sokacağı bellidir. Bir de Başkan Danışmanının eski Münih Belediye Başkanı olması anlamlıdır.

Ataşehir’de Finans Merkezi, Ümraniye’de Modoko ve İmes, Tuzla’da Marinaya özenen Maltepe Belediyesi M’EXPO ile marka haline getireceği ilçeyi uluslararası arenada pazarlayacakmış. Maltepe cazibe merkezi haline dönüşecek, Maltepelinin yaşam kalitesi yükselecekmiş.

Belediyenin başka ilçelerde olan finans merkezi, sanayi sitesi, marina gibi bazı tesislere özendiği belli olmaktadır. Maltepe Belediyesi İBB meclisindeki partililerine sorarsa bu uygulamalara özenilmemesi hatta karşı çıkılması gerektiğini öğrenecektir. Yeni bin yılın sözcükleri olan ‘marka’, ‘cazibe merkezi’, ‘pazarlama’ gibi tanımlardan tedirgin olmak için komşu ilçelere bakmak yeterlidir. Yaşam kalitesi ticari alanlarda değil yaşam alanlarında yükselir.

2009 yılındaki yerel seçimlerde Kadıköy Belediye Başkan adayıydım. Rakiplerim Kadıköy'le ilgili projelerini açıklıyorlardı. Bana bu soru sorulduğunda ‘Kadıköy’le ilgili yapılacak en iyi proje Kadıköy’le ilgili proje yapmamaktır. Kadıköy’ün derlenip toparlanmaya ihtiyacı var.’ Diyordum. Nitekim o yıldan sonra yapılan Canlandırma, Soylulaştırma, Kentsel Dönüşüm projeleriyle Kadıköy her gün biraz daha Eğlence Merkezi haline gelmektedir.

Nedense başkanlar proje sunmayı zorunluluk kabul etmektedirler. Hâlbuki ‘korumak’ en zor projedir. Maltepe İlçesi özellikle E5 altındaki kısmıyla belki de İstanbul’un ‘Yavaş Şehir’ konumundaki tek ilçesidir. Bozulmayan mahalle yapısıyla, esnafıyla, çocukların mahallelerindeki okula yürüyerek gitmesiyle, çarşısında Maltepelilerin alış veriş yapmasıyla, yeşiliyle, parklarıyla, 4-5 katı geçmeyen yapılaşmasıyla adeta sayfiye yeri gibi bir yerleşim alanıdır Maltepe. 

                                                 Denizden Maltepe’nin Görünüşü

Sanki Maltepe’ye de bir ‘Soylulaştırma Projesi’ yapılmak istenmektedir.

Bu tip projelerde halk, mülkleriniz değerlenecek denilerek ikna edilir. Belediyelerin görevi mülkleri değerlendirmek değil, halkına yaşanacak çevreler yaratmaktır. Yaşanacak çevre daha çok değerlenir. Nedense yaşanacak çevrelerin yaşanacak çevre olarak değerlenmesine fırsat verilmez.

Belediyeye yabancı danışman ise anlaşılmaz bir durumdur. Dışarıdan getirilen bir sanayi tesisine oradan birileri danışman olabilir. Çünkü konu tekniktir ve amaç karlılıktır. Ama belediye insanla ilgilidir. Belediyeye dışarıdan danışman getirdiğinizde haklı olarak O da kazanç sağlayacak rantlı şeyler önerir. Rant ile herkes kazanır sadece yaşayanlar kaybeder. Şehir planlamada da mimari planlamada da her plan oraya özeldir. Başka yere uygulanamaz. Bu sebepten Münih’te iyi olanın Maltepe’de iyi olması beklenmemelidir.

1990 lı yıllarda, yetkililer tarafından tüm işyerlerinin Avrupa yakasında olmasından dolayı Anadolu yakasının İstanbul’un yatakhanesi durumunda olduğu açıklanıyordu. Avrupa yakasına işe gidip gelmeler sebebiyle köprülerin ve deniz yolunun yetersiz kalmaya başladığı ifade ediliyordu. Bunun için Anadolu yakasında hiç değilse E5 kenarında iş merkezlerinin olmasının yararlı olacağı düşünülüyordu. 2000 li yıllarda gerçekleştirilen bu uygulamanın zamanla daha da genişlemesi sonucunda, Anadolu yakasında 1990 lı yıllardaki huzurun kalmadığı bellidir. Ticaret-Eğlence fonksiyonu mahalle yaşamını yok etmektedir.

Maltepe Belediyesi M’expo’dan vazgeçip Maltepe’de Maltepelilerin rahat yaşamalarını sağlamaya çalışmalı, Sayın Başkan Danışmanına teşekkür etmelidir. Daha sonra İlçenin mahallelerinin sokaklarından rast gele birer kişi seçerek Belediyede Danışmanlar Kurulu oluşturmalıdır. Bu kurul Belediyeyi Maltepe ve Maltepelinin yararı için daha iyi yönlendirecektir emin olun.
ARİF ATILGAN OCAK 2016



5 Ocak 2016 Salı

Kent Öyküleri

KADIKÖY ÇARŞISI’NDAN SOYLULAŞTIRMA ANISI
Arif Atılgan

1960 ların ikinci yarısında üniversite öğrencisiydim. O yıllarda okuldaki Kadıköylü arkadaşlarla Kadıköy PTT sinin sırasındaki ve arka sokağındaki kahvehanelere, meyhanelere takılıyorduk. Bu durum daha sonraki yıllarda da uzun süre devam etmişti. 



Arkadaki sokağın Mühürdar tarafındaki köşesinde 3 koltuklu küçük bir berber dükkânı vardı. Doğal olarak orada tıraş olurduk. 1970 li yılların başlarıydı. Bir gün, devamlı tıraş olduğum dükkân sahibi yokken gitmişim. Kendisine yeni yeni koltuk verilen en genç eleman vardı. Ona tıraş olmuş, tıraşını çok beğenmiştim. Daha sonraları da hep Ona tıraş olmayı tercih etmiştim.

Bir süre sonra, Dükkân sahibi talihsiz bir kaza geçirmiş, işi bırakmak zorunda kalmıştı. Sahipsiz kalan işyerini bu en kıdemsiz delikanlı devir almıştı. 

Yıllar geçtikçe yaşı büyümüş, çarşının sözü dinlenir esnafı olmuştu. İki cephesi de camekân olan köşe dükkânı çok keyifliydi. Gelen geçenle içerden selamlaşır, işi yoksa kapının önüne sandalye atar etrafla muhabbet ederdi. Kimi tanıdığı geçerken dışarıdan camı vurur el sallar, kimi tanıdığıysa kapıyı aralayıp iki laf ederdi. İşini iyi yaptığı gibi seviyordu da. ‘Arif Ağbi işim suyla sabunla. Bir de muhabbet ediyoruz. Şükür Allaha.’ Diyordu. Çoğalan müşterileri içinde ünlü ünsüz birçok kişi vardı.

Ondan Kadıköy’le ilgili havadisler alırdım. O da benden alırdı. Gerek işini iyi yapması, gerekse muhabbeti ile tam bir berberdi.

Kadıköy Tarihi Çarşı Canlandırma Projesi ile Haydarpaşa Projesi yapılmaya başlandığında bu projeleri bana sormuştu. Ben de anlatmıştım. Ona Kadıköy’ün kalabalıklaşacağını, yeni tip insanların ve iş yerlerinin oluşacağını anlatıyordum. Yeni gelenlerin talebiyle en azından kiraların yükseleceğini, eski esnafların buralarda zorlanacağını hatta barınamayacağını söylüyordum. Pek inanmıyor, ‘Arif Ağbi işler açılacak desene.’ diyerek inanmadığını belli ediyordu.

Bir gün, dükkânını yanında çalışan iki kişiye bıraktığını öğrendim. Yine aynı dükkâna gidiyor kalan arkadaşlardan birine tıraş oluyordum. Onlar da bir süre sonra kira vs sorunlarından dolayı dükkânı yandaki kafeye bırakıp sokağın içinde başka bir yere taşındılar.

Aradan bir yıl kadar süre geçmişti. Kardeşim Onu görmüş. Telefonumu istemiş, beni özlediğini söylemiş. Telefonla görüştük. Kadıköy’ün lüks bir otelinin berberi olmuş.

Tekrar Ona tıraş olmaya başladım. Çalıştığı mekân, otelin ikinci bodrum katındaydı. Kadın-Erkek berberleri, sauna, masaj salonları vs o kattaydı çünkü. Bilindiği gibi ikinci bodrum katların penceresi olmaz. Bu eksiklik çeşitli havalandırma, aydınlatma yöntemleriyle insanlara hissettirilmez.

Mekân değişmişti ama 40 yılı aşkın beraberliğimiz yeniden başlamıştı. Burada da işini keyifle yapıyordu.  Ancak bir süre sonra muhabbetlerimizde bir eksiklik olduğunu fark ettim. Ondan havadis alamıyordum. Aksine O benden havadis almaya başlamıştı.

Bir gün kendisine dedim ki: ‘Farkında mısın? Artık Ben Senden değil, Sen Benden haberleri öğrenmeye başladın.’ Cevabı müthişti. Otelin asansöründe, çalıştığı katın düğmesinin yanında yazan rakamı ima ederek: ‘Eksi ikide ne havadis olur be Arif Ağbi.’

Kadıköy’de yapılan “Soylulaşma” Projeleri, esnafı ortadan kaldırdı. Sokakların 100 yıllık kişiliğini yok etti. Esnafların tadıyla esnaflığını yaşadığı yıllar artık geri gelmeyecektir.
ARİF ATILGAN OCAK 2016


3 Ocak 2016 Pazar

MİMAR MEKTUPLARI

1-MİMARLIK
2-MİMARLAR
3-AZINLIKÇI DEMOKRASİ
4-MİMARLAR ODASI
5-KADIKÖY’DE GENEL KURUL TARTIŞMALARI SÜRÜYOR
6-GERÇEK ÖZGÜRLÜK ve GERÇEK SEVGİ
7- MİMARLIK SÜRECİ SÜRESİ
8-YAPI DENETİMİ HAKKINDA KANUN TASARISI TASLAĞI’NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
9-ANNEME MİMAR OLDUĞUMU SÖYLEMEYİN, O BENİ BİR GENELEVDE PİYANİST SANIYOR

10-MİMARLAR ODASI İSTANBUL ŞUBESİ BİNASI

11-MİMARLAR ODASI GENEL KURULLARI

12-HAYALİMDEKİ MİMARLAR ODASI

13-MİMARLAR ODASI’NDA BİR BKBT GENEL KURULU
14- MİMARLAR ODASI İSTANBUL BÜYÜKKENT ŞUBESİ GENEL KURULU
15- MİMARLAR ODASINDA MUHALEFET
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2015/08/mimarlar-odasinda-muhalefet-mimarlar.html

2 Ocak 2016 Cumartesi

2016 Yazıları

1-YENİ YILA GİRDİK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/01/yeni-yila-girdik-metrobusle.html

2-KADIKÖY ÇARŞISI’NDAN SOYLULAŞTIRMA ANISI

9-TOPLU ULAŞIM ARAÇLARI
10-AYRILIK ÇEŞMESİ SOKAĞI KURTULDU(MU?)


13-İSTANBULDA BİR KENTLEŞME ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/04/istanbuldabir-kentlesme-oykusu-arif.html

14-FENERBAHÇE
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/04/fenerbahce-medyadan-3-temmuzsureciyle.html

15-1961 YILINDAN 2016 YILINA İDEALTEPE
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/kent-oykuleri-1-1961-yilindan-2016.html

16-DONDURMACI ABDULLAH
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/kent-oykuleri-yeldegirmeninde.html

17-DONDURMACI YAŞAR USTA
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/kent-oykuleri-dondurmaci-yasar-usta.html

18-FUTBOLA TOPLUMSAL BAKIŞ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/futbolatoplumsal-bakis-besiktasl.html

19-FUTBOLA EKONOMİK BAKIŞ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/futbolaekonomik-bakis-borsada-3-temmuz.html

20-ÜNSAL AĞBİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/unsalagbi-kadkoyde-yeldegirmeniisimli.html

21-MALTEPE’DE GELİŞMELER
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/05/maltepedegelismeler-arif-atlgan-anadolu.html

22-O
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/o-onu-universitedetanmstm.html

23-YELDEĞİRMENİNDE ÜÇ KUŞAK KARAHAN AİLESİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/yeldegirmeninde-uckusak-karahan-ailesi.html

24-YALOVA’DA KAMBER BABA
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/kent-oykuleri-yalovada-kamber-baba.html

25-YELDEĞİRMENLİ ESKİ ARKADAŞIM
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/kent-oykuleri-yeldegirmenli-eski.html

26-BABALAR GÜNÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/babalar-gunu-hal-sahada-top-oynadgmz.html

27-“NEZİHLEŞEN” YELDEĞİRMENİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/nezihlesenyeldegirmeni-arif-atlgan-1.html

28-YELDEĞİRMENİ’NDE GÖNÜL KIPIRTILARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/06/kent-oykuleri-yeldegirmeninde-gonul.html

29-KADIKÖY’DE REKS SİNEMASI KAPANIYOR(MU)
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/kadikoydereks-sinemasi-kapaniyor-arif.html

30-SOKAK ARKADAŞIM ERDİL KOÇKAN
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/kent-oykuleri-sokak-arkadasim-erdil.html

31-YELDEĞİRMENLİ BÜYÜĞÜM SAMİ AĞBİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/kentoykuleri-yeldegirmenli-buyugum-sami.html

32-REKS SİNEMASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/reks-sinemasi-arif-atlgan-reks_38.html

33-DARBENİN İYİSİ OLMAZ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/darbenin-iyisi-olmaz-27-mays.html

34-YELDEĞİRMENİ’NDE PANDELLİ’NİN İNTİHARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/kent-oykuleri-yeldegirmenindepandelinin.html

35-YALOVA VE YALOVALILAR
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/07/yalovave-yalovalilar-arif-atlgan.html

36-YALOVA’YA BAKIŞ
 http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/08/yalovayabakis-atlgan-yalova847km2-ile.html

37-HUMEYNİ FETTULAH GÜLEN KARŞILAŞTIMASI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/08/humeyni-fettullah-gulen-karsilastirmasi.html

38-DEPREM KOMPLO TEORİSİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/08/depremkomplo-teorisi-arif-atlgan-tesla.html

39-ADALAR’A PARAYLA MI GİRİLMELİ?
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/08/adalaraparayla-mi-girilmeli-arif-atlgan.html

40-ESKİ YELDEĞİRMENLİLER GURUBUNUN KURULUŞ ÖYKÜSÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/eskiyeldegirmenliler-gurubunun-kurulus.html

41-CAFERAĞA SPOR SALONU
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/caferagaspor-salonu-arif-atlgan.html

42-KURBAN BAYRAMI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/kent-oykuleri-kurban-bayrami-kurban.html

43-KURBAN BAYRAMI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/kent-oykuleri-kurban-bayrami-kurban.html

44-MELİH KORAY’I KAYBETTİK
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/melihkorayi-kaybettik-arif-atlgan-melih.html

45-YELDEĞİRMENİ KARAKOLU
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/09/yeledegimeni-karakolu-arif-atlgan.html

46-MELİH KORAY’IN ARDINDAN
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/melihkorayin-ardindan-arif-atlgan-melih.html

47-“VAROŞ” YELDEĞİRMENİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/varos-yeldegirmeni-arif-atlgan-osmanlnn.html

48-KAYNAK AİLESİNİN EVİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/yeldegirmeni-kaynak-ailesinin-evi-arif.html

49-BİR KADIKÖY ANISI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/birkadikoy-anisi-1970-li-yllar.html

50-YELDEĞİRMENİ SPOR KULÜBÜ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/yeldegirmeni-yeldegirmeni-spor-kulubu.html

51-NEDİM’İN KAHVESİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/yeldegirmeni-nedimin-kahvesi-arif.html


52-BALIKÇI HALİT
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/10/yeldegirmeni-balikci-halit-arif-atlgan.html

53- DALLAS VE MEKÂN MEYHANELERİ

54- ÖNSÖZ

55- GAZETECİ YILMAZ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/11/yeldegirmeni-gazeteci-yilmaz-arif.html

56-MELİH KORAY VE ELEMANI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/11/kent-oykuleri-melih-koray-ve-elemani.html

57-FB-GS REKABETİ
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/11/kent-oykuleri-fb-gs-rekabeti-arif.html

58-SİYASET ANISI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/kent-oykuleri-siyaset-anisi-arif-atlgan.html

59-YELDEĞİRMENİ’NE ÖNERİLER
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/yeldegirmenine-oneriler-arif-atlgan-1.html

60-ESKİ GAZETELER
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/eski-gazeteler-arif-atlgan-1970-li.html

61-YELDEĞİRMENİ’NDE BİR KÖŞK VE ANILARI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/kent-oykuleri-yeldegirmeninde-bir-kosk.html

62-ARENA MI STADYUM MU?
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/arenami-stadyum-mu-arif-atlgan-son.html

63-YILBAŞI
http://atilganblog.blogspot.com.tr/2016/12/yilbasi-arif-atlgan-paganizm-zamannda.html
YENİ YILA GİRDİK


Metrobüsle Avrupa yakasına geçiyordum. Şoförün arkasında cam kenarında otururken bebekli bir hanım yanımdaki boş koltuğa değil, benim yerime oturmak istediğini söylüyor. Olur diyerek yan tarafa geçmiştim. Cam kenarına yerleşen genç anne ağlayan bebeğini kucağına yerleştirmiş ve emzirmeye başlamıştı. Çantamı kucağımda dik tutarak rahat olmalarını sağlamıştım. Yandan gelen caf caf sesleri, ağlaması kesilen yumurcağın iştahının yerinde olduğunu belli ediyordu.

Ege kıyılarında beline kadar soğuk suyun içindeki Suriyeli anne, kucağında uyuyan emzikli bebeğiyle biraz ilerdeki lastik bota gitmeye çalışıyordu. İkisinin de üzerinde can yeleği bulunuyordu.

Parkta çocuğunu kaydırağa çıkaran anne bir an olsun elini ondan ayırmak istemiyordu. Onu hissetmezse Ona bir şey olacak sanıyordu.

Edirne yakınlarındaki Suriyeli anne, çocuğunu ileri gidecek bir arabaya bindiriyordu. Kendisine yer yoktu arabada. ‘O kurtulsun’ diyordu. Çocuk çığlık çığlığa ağlıyordu. Anne de.

Koruluktaki ağaçlardan birini sobeleme yeri yapan anne çocuğuna saklambaç oynamayı öğretmeye çalışıyordu. Ama ne mümkün. Çocuk annesinden ayrılmıyordu ki.

Ege sahillerinde lastik bota yaslanmış kalmış Suriyeli bir çocuk. Annesi bir önceki bota binmiş. Telaşta Onun binip binmediğini anlamamışlar. Bot gitmiş.

AB ve ABD, maşaları olan terör örgütlerini Suriye’de savaştırmaktadırlar. Savaştan kaçmak zorunda kalan Suriyelileri ise ülkelerine almamakta, 2.5 Milyonunu alan Türkiye’ye para teklif edip ‘Bunları bizim tarafa göndermeyin’ demektedirler.

Batılılar Dünyayı, kendilerinin tribünde diğerlerinin sahada olduğu, eski Romanın Arenası gibi kabul etmektedirler. Bu anlayışın yıkıldığı bir Yeni Yıl Dilerim.
AA