Kent Öyküleri
KADIKÖY ÇARŞISI’NDAN SOYLULAŞTIRMA ANISI
KADIKÖY ÇARŞISI’NDAN SOYLULAŞTIRMA ANISI
Arif Atılgan
1960 ların ikinci
yarısında üniversite öğrencisiydim. O yıllarda okuldaki Kadıköylü arkadaşlarla
Kadıköy PTT sinin sırasındaki ve arka sokağındaki kahvehanelere, meyhanelere
takılıyorduk. Bu durum daha sonraki yıllarda da uzun süre devam etmişti.
Arkadaki sokağın
Mühürdar tarafındaki köşesinde 3 koltuklu küçük bir berber dükkânı vardı. Doğal
olarak orada tıraş olurduk. 1970 li yılların başlarıydı. Bir gün, devamlı tıraş
olduğum dükkân sahibi yokken gitmişim. Kendisine yeni yeni koltuk verilen en
genç eleman vardı. Ona tıraş olmuş, tıraşını çok beğenmiştim. Daha sonraları da
hep Ona tıraş olmayı tercih etmiştim.
Bir süre sonra, Dükkân
sahibi talihsiz bir kaza geçirmiş, işi bırakmak zorunda kalmıştı. Sahipsiz
kalan işyerini bu en kıdemsiz delikanlı devir almıştı.
Yıllar geçtikçe yaşı
büyümüş, çarşının sözü dinlenir esnafı olmuştu. İki cephesi de camekân olan
köşe dükkânı çok keyifliydi. Gelen geçenle içerden selamlaşır, işi yoksa kapının
önüne sandalye atar etrafla muhabbet ederdi. Kimi tanıdığı geçerken dışarıdan
camı vurur el sallar, kimi tanıdığıysa kapıyı aralayıp iki laf ederdi. İşini
iyi yaptığı gibi seviyordu da. ‘Arif Ağbi işim suyla sabunla. Bir de muhabbet
ediyoruz. Şükür Allaha.’ Diyordu. Çoğalan müşterileri içinde ünlü ünsüz birçok
kişi vardı.
Ondan Kadıköy’le ilgili
havadisler alırdım. O da benden alırdı. Gerek işini iyi yapması, gerekse
muhabbeti ile tam bir berberdi.
Kadıköy Tarihi Çarşı
Canlandırma Projesi ile Haydarpaşa Projesi yapılmaya başlandığında bu projeleri
bana sormuştu. Ben de anlatmıştım. Ona Kadıköy’ün kalabalıklaşacağını, yeni tip
insanların ve iş yerlerinin oluşacağını anlatıyordum. Yeni gelenlerin talebiyle
en azından kiraların yükseleceğini, eski esnafların buralarda zorlanacağını
hatta barınamayacağını söylüyordum. Pek inanmıyor, ‘Arif Ağbi işler açılacak
desene.’ diyerek inanmadığını belli ediyordu.
Bir gün, dükkânını yanında çalışan iki kişiye bıraktığını öğrendim.
Yine aynı dükkâna gidiyor kalan arkadaşlardan birine tıraş oluyordum. Onlar da bir
süre sonra kira vs sorunlarından dolayı dükkânı yandaki kafeye bırakıp sokağın
içinde başka bir yere taşındılar.
Aradan bir yıl kadar
süre geçmişti. Kardeşim Onu görmüş. Telefonumu istemiş, beni özlediğini
söylemiş. Telefonla görüştük. Kadıköy’ün lüks bir otelinin berberi olmuş.
Tekrar Ona tıraş olmaya
başladım. Çalıştığı mekân, otelin ikinci bodrum katındaydı. Kadın-Erkek berberleri,
sauna, masaj salonları vs o kattaydı çünkü. Bilindiği gibi ikinci bodrum
katların penceresi olmaz. Bu eksiklik çeşitli havalandırma, aydınlatma yöntemleriyle
insanlara hissettirilmez.
Mekân değişmişti ama 40
yılı aşkın beraberliğimiz yeniden başlamıştı. Burada da işini keyifle
yapıyordu. Ancak bir süre sonra muhabbetlerimizde
bir eksiklik olduğunu fark ettim. Ondan havadis alamıyordum. Aksine O benden
havadis almaya başlamıştı.
Bir gün kendisine dedim
ki: ‘Farkında mısın? Artık Ben Senden değil, Sen Benden haberleri öğrenmeye
başladın.’ Cevabı müthişti. Otelin asansöründe, çalıştığı katın düğmesinin yanında
yazan rakamı ima ederek: ‘Eksi ikide ne havadis olur be Arif Ağbi.’
Kadıköy’de yapılan “Soylulaşma”
Projeleri, esnafı ortadan kaldırdı. Sokakların 100 yıllık kişiliğini yok etti.
Esnafların tadıyla esnaflığını yaşadığı yıllar artık geri gelmeyecektir.
ARİF ATILGAN OCAK 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder