Mimarlara Mektuplarım
SÜREYYA PAŞA SİNEMASI
Arif Atılgan
Süreyya Paşa, Sultan 2.Abdülhamid zamanı seraskerlerinden
Rıza Paşa’nın üç oğlundan biri idi. Aileden zengin olan Paşa,1. Dünya Savaşı
sonrası askerlikten ayrılmış, ticarete başlamış ve daha da varlıklı olmuştu. 1874-1955
yılları arasında yaşamış, milletvekilliği de yapmış olan Süreyya Paşa, Ülkeye
batı kültürünü getirebilme gayretleri içersinde bulunmuş ve bu anlamda, Başıbüyük
Süreyya Paşa Sanatoryumu, Maltepe Süreyya Paşa Plajı, Kadıköy Yoğurtçu Parkı, Moda
Kanalizasyonu yapımları gibi çeşitli hayırlı işleri gerçekleştirmiştir.
Süreyya Paşa Kadıköy’de okulları geliştirmek için kurulmuş
bir dernekte üye iken, bu derneğe yardım toplamak amacı ile etkinlik yapmak
için Rum Kilisesine ait olan Hale Sinemasını kiralamak ister. Hale Sineması bu
günkü Reks Sinemasının yerinde bulunan daha önceki sinemadır. Ancak Rum
Kilisesi sinemayı kiralamaz ve bu duruma çok içerleyen Paşa, kendisi Kadıköy’de
bir tiyatro binası inşa etmeye karar verir.
1923 yılında inşaatına başlanan
ve 6 Mart1927 tarihinde açılışı yapılan bu bina Bahariye Caddesi ile Canan
Sokak arasındaki 3000m2 lik arsaya 5500m2 kapalı alan olarak yapılmıştı. İlk
yıllarında müdürlüğünü Nazım Hikmet’in babası Hikmet Bey yürütmüş, daha çok
sinema olarak kullanılmıştı. Sinemada 880 koltuk bulunmaktadır. 1990 yılından sonra koltuk sayısı 770 e düşürülmüştür.
O yıllarda Nazım Hikmet’in babası tetanos aşısı olmuştur. O sıralarda bir kuduz köpek tarafından ısırılır, kuduz aşısı yapamazlar, evde yatmaktadır. Eve ziyarete gelen Süreyya Paşa Hikmet Bey’e hesapları da sorunca Nazım Hikmet çok alınır ve babası öldükten hemen sonra Süreyya Paşa’ya “Hiciv Vadisinde Bir Tecrübe-i Kalemiye” şiirini yazar.
O yıllarda Nazım Hikmet’in babası tetanos aşısı olmuştur. O sıralarda bir kuduz köpek tarafından ısırılır, kuduz aşısı yapamazlar, evde yatmaktadır. Eve ziyarete gelen Süreyya Paşa Hikmet Bey’e hesapları da sorunca Nazım Hikmet çok alınır ve babası öldükten hemen sonra Süreyya Paşa’ya “Hiciv Vadisinde Bir Tecrübe-i Kalemiye” şiirini yazar.
Mimarı bilinmemekte olan binanın cephesi, giriş holü ve
fuayeleri Paristeki Champ’s Elysee Tiyatrosundan örnek alınmış, içi ise Alman
Tiyatro binalarına benzetilmek istenmişti. Sahnenin tam karşısındaki loca
Atatürk için hazırlanmış ancak Atatürk buraya hiç gelememiş, bu loca daha çok
Süreyya Paşa tarafından kullanılmıştı. 1928 yılında Süreyya Opereti isimli bir
Sanat Gurubu burada başarılı oyunlar sergilemiş, bu gurubun yetenekli ve güzel
üyesi Suzan Lütfullah Sururi Hanım genç yaşta öldüğü için sinemanın girişine
onun büstü yerleştirilmişti. Suzan Hanım günümüzün tanınmış sanatçısı Gülriz
Sururi’nin annesi olup kızına hamile iken de burada sahneye çıkmıştır. Üst
katta, sonraları Cep Sineması ve Tiyatrosu olarak kullanılan mekânda, balo
salonu da düşünülmüş, gelin odası motor dairesinin bulunduğu çatı arasına
konmuş ve buradan balo salonunun tepeden seyri sağlanmıştı. İç süslemeleri
kendisine özel olan bina, hala kalitesinden bir şey kaybetmemiş olan betonu
ile, ilk betonarme yapı örneklerinden olup, o yıllarda bile bu sistemle geniş
açıklıkların geçilebildiğini herkese örnekleyebilmişti. Binanın içindeki
resimler zamanın ressamı Naci Kalmukoğlu, heykel ve kabartmalar ise ilk Türk heykeltıraşı
İhsan Özsoy tarafından yapılmıştı.
Süreyya Paşa Sineması
Champ’s Elysee Tiyatrosu
Süreyya Paşa ilk yıllarında işletmeciliğini kendisinin
yaptığı bu sinemayı, 1950 yılında eşi Adalet İlmen Hanımla birlikte, ölünceye
kadar geliri kendilerine verilmek kaydıyla Darüşşafaka’ya hibe etmişti.
1930 yılında ilk sesli film gösterilen Süreyya Sineması 31
Aralık 2005 tarihinde kapatılmış ve Kadıköy Belediyesi tarafından Darüşşafaka
Cemiyetinden 49 yıllığına kiralanmıştır. Bu tarihte bina kendi işlevini
kaybetmiş, içersine trikotaj atölyesi, mağazalar gibi bambaşka fonksiyonların
yerleştirildiği bir konuma getirilmiş halde idi.
Süreyya Paşa Sineması Fuayesi
Champ’s Elysee Tiyatrosu
Fuayesi
Cafer Bozkurt Mimarlık Ofisinin değerli çalışmaları ile
yürütülen proje ve uygulama safhalarından sonra 14 Aralık 2007 tarihinde
açılışı yapılan bu güzel salonda 565 koltuk bulunmakta, ayrıca 500 kişilik balo
salonu da hizmete hazır durumda kullanıcılarını beklemektedir. Depreme karşı
taşıyıcı sisteminin güçlendirildiği binada restorasyon projesi ile yapılan en
önemli değişiklik bodrum katın ve sahnenin opera sergilenmesine göre
düzenlenmesidir.
Çocukluk ve delikanlılık anılarımda Süreyya Sineması ve
diğerlerinin çok geniş yeri vardır. Özellikle bu sinemanın makinisti arkadaşım
olduğu için buraya fazlaca gider, çoğu zaman arkadaşımın yanında, makine
dairesinde film seyrederdim. O yıllarda kömürlü sinema makineleri ile film
oynatılır ve bu sebepten sık sık artı-eksi uçlu kömürlerin birbirinden
uzaklaşması sebebi ile film kararırdı. Makinist arkadaşım kömür uçlarını
yaklaştırarak tekrar ark yapmalarını sağlar, buradan oluşan ışığın hemen
arkasındaki ayna vasıtasıyla objektife ve oradan perdeye ulaşması ile film
devam ederdi. Bu müdahalede geç kalınırsa sinemanın ışıkları yakılarak ayar
yapılması zorunlu olurdu. Bir de film koptuğu zamanlarda ışıklar yakılır, kopan
film asetonla yapıştırılır, kaldığı yerden devam ettirilirdi. Sonraları yeni
kömürsüz makineler çıktığında sanırım tüm sinemaların makinistleri rahat
etmişlerdi. Zira filmi oynatmaya başladıktan sonra makinist yanındaki ile
sohbet edebiliyor hatta dışarı çıkıp içecek almaya bile gidebiliyordu. Ancak
film kopma arızaları yine devam ediyordu. Bir keresinde ben içerde yalnız iken
film kopmuş, ne yapacağımı şaşırıp, acele dışarı çıkıp arkadaşımı çağırmıştım.
Benim gibi birçok eski Kadıköylünün güzel anılarının olduğu
bu sinemanın yeniden hayata geçirilmesi bizler için büyük mutluluktur. Ayrıca
gerçekten kültür seviyesi yüksek olan Kadıköylülere bir Opera Binasının
gerekliliği öteden beri bilinmekte idi. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin
kullanımında olacak olan bu bina Kadıköy Halkına layık gerçek bir Kültür
Merkezidir. Büyük kapsamlı oyunlar için sahnenin küçük geleceği, onlar için
ancak AKM deki sahnenin yeterli olduğu söylenmektedir. İlerde Kadıköy’e o
ölçekte bir salonda yapılmalıdır. Ancak burası şu anda yeterlidir ve böyle bir
salonu bizlere kazandıranlara başta Kadıköy Belediyesi olmak üzere teşekkür
edilmelidir. Bu arada Kadıköy’ün İstanbul Valiliği İl Genel Meclisi Üyelerine
de teşekkür etmek gereğini belirtmekte yarar vardır. Zira bu işe 11 Milyon YTL
ödeneğin İl Özel İdaresinden sağlanması için gerekli İl Genel Meclisi kararını
Kadıköylü üyeler çıkarmışlardır. Basından edinilen bilgilere göre bu para
yetmemiş, üzerine Kadıköy Belediyesi tarafından bir miktar daha ilave
edilmiştir.
Umarız bugün Kadıköy’ün en eski sinema binası olan ve halen
tabela atölyesi olarak kullanılan Yeldeğirmeni Özen Sineması da aynı şekilde
halkımıza kazandırılır.Süreyya Paşa Opera Binası sayesinde gerçek bir kültür merkezi
görebildiğimiz için Caddebostan Kültür Merkezi’nin tabelası bizi biraz mahcup
etmelidir herhalde. Görüldüğü gibi hep eleştiren, karşı çıkan değiliz. Bizler
gerektiğinde iltifat etmeyi de bilebilmekteyiz. Yeter ki bu tip örnekler
karşımıza çıkarılmış olsun.
ARİF ATILGAN Mayıs 2008 Mimarlara Mektup