Yeldeğirmeni
YELDEĞİRMENİ’NİN
OLUŞUMU
Arif Atılgan
Yeldeğirmeni
kuzeyinde Haydarpaşa Çayırı, güneyinde Halid Ağa Caddesi, doğusunda Ayrılık
Çeşmesi Mezarlığı, batısında ise deniz bulunan tepelik alandaki yerleşimdir.
Yeldeğirmeni’nin tarihini incelediğimizde jeolojik zamanlara kadar gidebiliriz. Yeldeğirmeni ile Pendik ve Yarımburgaz’da deniz kabuğu kalıntıları bulunmuştur. Bu durum bir zamanlar buraların deniz suları altında olduğunu göstermektedir.
Ayrıca Kadıköy’ün ilk yerleşimi olan Kalkedon’un kuruluşunun M.Ö 675 yıllarında olduğu bilinmektedir. O zamanlarda da Kalkedon şehrinin korunması için yapılan surların Yeldeğirmeni, Altıyol, Yoğurtçudan geçtiği kitaplarda yazmaktadır.
Ben Yeldeğirmeni’nin bugünkü yerleşiminin ne zaman ve nasıl oluştuğunu araştırmak istiyorum.
Osmanlı İmparatorluğu zamanında, İstanbul’un Anadolu yakasında uzun yıllar bakir kalmış önemli ve ünlü çayırlar bulunmaktadır.
Bunlar;
Uzun Çayır: Şimdiki Hasanpaşa’dan, SSK Göztepe Hastanesi ve E5 üzerindeki Otosan Fabrikasının bulunduğu yerlere kadar uzanan çayır.
Moda Çayırı: Moda Burnundan karaya doğru gidildiğinde şimdiki Moda Camii’ni içine alan düzlüğün bulunduğu yerdeki çayır.
Kuşdili Çayırı: Bir dönem Salı Pazarı’nın kurulduğu alandaki eski koruluk bölgenin bulunduğu çayır.
Paşa Çayırı: Yeldeğirmeni’nde, Karakolhane Caddesi ile tren yolu arasında şimdiki Yurttaş ve Yeşilay Sokaklarını içine alan küçük bir çayır.
Haydarpaşa Çayırı: Bütün çayırların en büyük olanı, Haydarpaşa Garının olduğu yerden başlayıp İbrahimağa’yı içine alarak Acıbadem’e kadar uzanan bir çayır.
Yeldeğirmeni’nde
yerleşim olmadan önce burası da Haydarpaşa Çayırının içinde kalan bir alandı. Zira
Yeldeğirmeni’ndeki eski yapılardan sinagog, kilise
ve okulların hepsinin adı Haydarpaşa kelimesi ile başlamaktadır.
Geniş
Haydarpaşa Çayırı Osmanlı’nın İstanbul’a gelmesinden itibaren kullanılmaya
başlanmıştır.
Haydarpaşa
Çayırında Osmanlı’nın Süvari Birlikleri talim yaparmış. Bu alanın süvariler
tarafından kullanılmasından sonra Talimhanede de Piyade Birlikleri talim
yapmaya başlamış. Talimhane, şimdiki Halit Ağa Caddesi ve Gazi Mustafa Kemal
Paşa İlkokulu’nun bulunduğu düzlüktür. Zaten eski Kadıköy’lüler bu alana
Talimhane derlerdi.
Yeldeğirmeni
semti adı geçen iki kalabalık alanın arasında oluşmuştur.
15. ve
16.Yüzyıllarda bahçeli köşklerin var olduğu yazılan bu yerleşim alanında, 1774-1789
yılları arasında, Padişah I.Abdülhamit tarafından 4 adet yeldeğirmeni
yaptırılmıştır. Bu yeldeğirmenleri ordunun, sarayın ve halkın un ihtiyacını
karşılamak için kullanılmaktaydı. Bunlardan biri İbrahimağa’da diğerleri ise
Rasimpaşa Camii’nin, Karakolun ve Osmangazi İlkokulu’nun bulunduğu yerlerde
faaliyet gösteriyorlardı. Dördünden de bugüne bir iz kalmamıştır. Ancak yakın
zamana kadar Osmangazi İlkokulu bahçesinde bazı kalıntıların görüldüğü
söylenmekte ve yazılmaktadır. Semte adını veren 4 yeldeğirmeninden hiçbirinin
bugünlere gelememesi bir yana, izlerinin bile kalmaması gerçekten çok üzüntü
verici bir durumdur. Semtteki yeldeğirmenlerinin günümüze kalmış hiçbir
fotoğrafı bulunmamaktadır. Bazı yayınlarda 1920 li yıllara ait olduğu anlaşılan
5 yeldeğirmeninin bulunduğu arazi fotoğrafı eski Yeldeğirmeni semti olarak
gösterilmektedir. Bu fotoğrafın eski Yeldeğirmeni semtinin değil Keşan’ın bir
bölgesine ait olduğunu kanıtlamıştım.
1789-1807
yılları arasında ise Padişah III. Selim zamanında Yeldeğirmeni’nde sokakların
oluşmaya başladığını görebilmekteyiz.
1800 lü
yılların ilk yarısında şimdiki Kır Kahvesi Sokakta Osmanlıda posta teşkilatı
olarak kullanılan menzilhane teşkilatına ait menzil binası bulunduğu belli
olmaktadır. Menzil binası bugünün postane binası anlamındadır.
1845
yılında düzgün sokakların oluştuğu bu semtte Kadıköy’ün ilk postanesi hizmet
vermeye başlamıştır. I.Abdülmecid’in emriyle kurulan bu postane binası Aziziye (İzzettin)
sokak No:126 daydı. Ancak semtin eski insanlarıyla yaptığım konuşmalarda No:26
daki binanın içinde mermer bankolar olduğunu öğrenmiştim. Bu anlamda belgeleyemesem
de No:26 daki binanın postane binası olduğunu iddia ediyorum.
Yeldeğirmeni’nde
1800 lü yılların ikinci yarısında yerleşim hızlanmaktadır. Özellikle 1872
yılında Kuzguncuk Dağhamamı’ndaki yangından sonra buradaki Yahudilerin
Yeldeğirmeni’ne gelmesi ile semtte apartmanlaşma başlamıştır.
Çoğunlukla
Yahudilerin gösterişli apartmanlarının görüldüğü bu semtte Türklerin ve diğer
gayrimüslimlerin apartmanları yok denecek kadar azdır. Bilinen iki tanesi, Türk
apartmanı olarak Celal Muhtar ve Ermeni apartmanı olarak Demirciyan apartmanlarıdır.
Apartmanların
denize bakan yamaçlarda yoğunlaştığı görülmektedir. Semtin üst düzlüğünde ise
daha çok Müslüman Türklere ait az katlı ahşap evler göze batmaktadır.
1900 -
1950 yılları arasında Yeldeğirmeni İstanbul’un Avrupa yakasında yaşayanlar için
yazlık-sayfiye yeri olarak kullanılmıştır. O yıllarda semtin deniz kıyısı
kumsal, İbrahimağa tarafı ise içersinden Haydarpaşa Deresinin de geçtiği
çayırlıktır.
Yeldeğirmeni’nin
eski apartmanları yığma taş veya tuğla olup çoğunlukla art-nauveau süslemelerle
donatılmışlardır. Semtteki apartmanların çoğunun günümüze kadar ayakta kaldıklarını
görebiliyoruz. Ahşap evlerin ise neredeyse hepsinin yıkıldığını, yerlerine yeni
betonarme binaların yapıldığını gözlemleyebiliyoruz.
Az
katlı ahşap evlerin yıkılmasının sebebi, kat karşılığı müteahhitlere
verildiğinde kazançlı oluşları idi. Apartmanlar çok katlı olduğundan
müteahhitler de ev sahibi de kazanç sağlayamıyordu.
Yeldeğirmeni’ne
İstanbul’un ilk apartman semti de diyebiliriz. Zira konutların bulunduğu
apartman semti olarak kabul edebileceğimiz belirgin tek semt olan Cihangir, Cumhuriyetin
ilanından çok sonraları oluşmuştur.
ARİF
ATILGAN YELDEĞİRMENİ KİTABI Pervititch Planlarında Eski Yeldeğirmeni
Yeni Yeldeğirmeni