ESNAFLAR VE MARKETLER
1980’li yılların başları… O
dönemin bütün tiyatrolarının bütün oyunlarını izlemiştim. Bunlardan biri de
Küçük Sahne Ferhan Şensoy Dostlar Tiyatrosu’ndaki Kahraman Bakkal Süpermarkete
Karşı oyunuydu. Anımsadığım kadarıyla Bakkal rolünü Zeliha Berksoy canlandırıyordu.
O yıllarda bugünkü marketler
açılmamıştır bile. Tek tük irice bakkallar vardır. Normal bir bakkal dükkânı
alanı 15-25m2 civarındaysa, market adıyla açılanlar 40-50m2 civarında oluyordu.
İleri görüşlü tiyatrocular
daha o günlerden bugünleri hayal edip yazmışlar ve oynamışlar.
Oyundaki Kahraman Bakkal bulunduğu
semtte açılan marketi kendi müşterilerinin tuhaf davranışlarından
hissetmektedir. Örneğin: Ona sadece telefon etmeye veya veresiye almaya
gelinmektedir. Çünkü: O yıllarda şimdiki gibi cep telefonu olmadığı gibi
evlerde de telefon pek yoktur. Ayrıca marketlerde veresiye alış veriş olmaz.
Esnaflarımız…
Her mahallede bakkallarımız,
manavlarımız, kırtasiyecilerimiz, pastanelerimiz, yufkacılarımız, kasaplarımız,
ciğercilerimiz vardı. Hatta kurukahveci, lostra salonu vs.
Bakkalda bakkaliye ürünleri
satılırdı. Yani gıda ve temizlik
malzemeleri. Bunların haricinde tekel ürünleri ve gazocağını yakmaya yarayan
gazyağı.
Esnaf birbirinin sınırlarını
bilirdi. Bir yasa yoktu ama herkes kendi sınıfının malzemelerini satardı. Kabaca
bakarsak… Yufkacı yufka; kırtasiyeci defter, kalem; kurukahveci kahve, çay;
nalbur nalburiye malzemesi; pastane tatlı gıdalar; manav sebze, meyve ve ilgili
çeşitleri satarlardı. En önemlisi onların depoları yoktu stok yapmazlardı. Her
şey günlüktü.
Esnaf semtin insanıydı ve
semtte yaşardı. Acil durumlarda akşam evinden de çağırıp dükkânı açtırabilirdiniz.
Mahallenin gençleriyle top oynarlar, mahalleliye yardıma koşarlar veya mahalleli
onların yardımına koşar, şakalaşırlar vs.
Esnaf gerçektir. Dokunabilirsiniz. Tutabilirsiniz. Konuşabilir hatta bağırıp çağırabilirsiniz.
1964 Yılında Kadıköy Tarihi Çarşıda Esnaflar
Süpermarketler…
Sahiplerini göremezsiniz, dokunamazsınız.
Tanımazsınız bile. Çalışan elemanlar vardır. Onlar da sadece önlerindeki iş ile
meşguldür. Müşteriyi tanımazlar. Yani ruh yoktur.
Günümüze öyle gelişmişlerdir ki
ülkenin her yanındadırlar artık. İri bir markette mahallenin değil bütün
ilçenin hatta ilin esnaflarındaki malzemeyi bulabilirsiniz. Bakkal, kasap, balıkçı,
manav, giysici, kırtasiyeci, beyaz eşyacı vs. akla gelen her esnaf vardır buralarda.
Sosyal alanlarda yeme-içmeciler, çocuklar ve büyükler için oyun salonları,
sinema-tiyatro… Üstelik güvenli bir çevrede. Yeni bir yaşam şeklidir.
Ancak geleneksel küçük
esnafımız ve zanaatkârımız yok olmaktadır. Bugüne kadar bunları söylediğimde
bana yeni durumun konforunu söylerlerdi. Ama bambaşka bir alanda sorun
çıkmıştır bu günlerde.
Ülkenin her yanında binlerce
şubesi olan marketlerin soğuk hava depoları da vardır. Dolayısıyla piyasada varlık-yokluk,
ucuzluk-pahalılık onların eline kalmaktadır.
Süpermarkette Bir Raf Aralığı
Değişik bir örnekle durumu
anlatayım. 1970’li yıllarda Yalova’da amcamın elma bahçesi vardı. Tüccarlar
gelir bahçenin tamamındaki ürüne teklif verirlerdi. Anlaşma yapılan kişi
elmaları toplatır, sandıklara doldurtur ve soğuk hava deposunda stoklardı. Fiyat
istediği rakama çıkınca satardı. Depolama böyle bir şeydir.
2019 Yılında Kadıköy Tarihi
Çarşıda 1. Fotoğraftaki Aynı Nokta
Artık kentlerde sadece
yeme-içmeciler yaşayabilmektedir. Geleneksel çarşılarımız tükenmekte, çevremiz
tekdüze ve sıkıcı olmaktadır.
AVM’lerin ilk zamanlarında sadece
yerleşim dışında olmaları gerektiği ve esnafa zarar vermemeleri tartışılıyordu.
Günümüzde depo, stok gibi bambaşka konular ortaya çıktı.
Minik dükkânlarında vatandaşa
hizmet vererek geçim sağlamaya çalışan esnafın kıymetini bilmek, onları korumak
gerekir.
ARİF ATILGAN OCAK 2023 arifatilganKENT
ve İNSAN
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/esnaflar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder