HACI
MEHMET KÖYÜ
Arif Atılgan
1999 Depreminde bütün dünya ağır kayıp yaşanan Yalova’nın Hacı Mehmet Ovası'nı öğrendi. Hacı Mehmet
Ovası Hacı Mehmet Köyü'ne aittir. İstanbul’da doğup büyüdüğüm için bu köyün
dedemin, babamın, benim köyüm olduğunu hiç aklıma getirmemiştim. Deprem bana köyümü anımsattı ve köyümü yazmaya karar verdim.
Safran Köyden Hacı Mehmet Köyü Görünüşü
1923 yılında yapılan
Lozan Anlaşması'nda Türkiye ve Yunanistan arasında din esasına göre
vatandaşların zorunlu göçe tabi tutulması, bilinen adıyla mübadele konusu bulunmaktadır.
Bu anlamda Yunanistan’daki Müslüman Türklerle Türkiye’deki Hıristiyan Rumlar zorunlu
göç ile yer değiştirilmişlerdir. Mübadele değişim demektir. Göç ettirilenlere
Mübadil denmiştir. Yunanistan’a 1.000.000'un, Türkiye’ye ise 500.000'in
üzerinde mübadil geldiği yazar kitaplarda. Mübadele kapsamına sadece İstanbul,
Gökçeada ve Bozcaada’da yaşayan Rumlarla Batı Trakya’da yaşayan Türkler
alınmamışlardır.
1912 yılında Osmanlı'nın
kaybettiği Balkan Savaşı sonrası, Balkanlarda yaşayan Osmanlı Tebaası Müslüman
Türkler bir anda başka devletin azınlık statüsündeki vatandaşları olmuştu. 1922'de Yunanistan Ordusu Anadolu’dan mağlup ayrılınca da Anadolu’da yaşayan Rumlar
Yunanistan’a göç etmeye başlamıştı. Onlar Yunanistan’daki Müslüman Türklerin ev
ve arazilerine yerleştiriliyorlardı. İşte bu durum dolayısıyla 1923 yılında
yapılan Lozan Barış Anlaşması'na Mübadele ile ilgili ek sözleşme maddeleri
konmuş. Mübadele ağırlıklı olarak 1924 yılında yaşanmıştır.
Mübadele ile yer değişen
Mübadillere genellikle birbirlerinin yerleri verilmiş. Örneğin: Yunanistan’dan Türkiye’ye
gidenlere Türkiye’deki Yunanistan’a giden Rumların ev ve arazileri, Türkiye’den
Yunanistan’a gidenlere ise Yunanistan’daki Türkiye’ye giden Türklerin ev ve arazileri
verilmiş.
Anlatılanlara göre, Mübadeleden
çok önce Osmanlı ordusuyla Yunanistan’ın Selanik-Drama yöresine giden askerler
Kütahya’nın Demirciören Köyü'nden gençlermiş. Onların bir kısmı orada yerleşmiş
ve köye geldikleri köylerinin adını koymuşlar.
1924 yılında Selanik
ilinin ilçesi (kasabası) olan Drama’nın Demirciören Köy’ünden İstanbul’a gelen mübadillerin
bir kısmı Anadolu yakasında Maltepe ilçesine yerleştirilmişler. Bunların diğer kısmı
ise o yıllarda İstanbul’un İlçesi (kasabası) olan Yalova’ya yerleştirilmişler.
Yalova’da bildiğim kadarıyla Elmalık ve Hacı Mehmet Köyleri Drama’nın Demirciören
Köyü'nden gelen mübadillerin yerleştiği köylerdir.
Çoğunlukla Türkiye’den Yunanistan’a
gidenlerin acıları anlatılır, yazılır, çizilir. Hâlbuki Yunanistan’dan Türkiye’ye
gelenler de acılar yaşamıştır. Dedem, Babaannem ve dört erkek çocuğu da bu mübadillerin
içerisindedir. O yıllarda büyük kardeş olan babam 13 yaşlarındadır. Her şeyi çok
net hatırlayan babamın bu konuda anlattıklarını dikkatsiz dinlemem en büyük
pişmanlığımdır. İstanbul’a trenle gelmişler. Sanırım trene kadar dağlarda
yürümüşler. Detayları hep kaçırmama rağmen o insanların bir kısmının yollarda
ağaç kabuğu, ot, süpürge tohumu, hatta at gübresinin içindeki tane hali
bozulmamış buğdayları ayıklayıp-yıkayıp-kurutup-kavurup yedikleri anlattıklarından
aklımda kalan bazılarıdır.
Onlara önce Maltepe’de
Dragos Tepesi verilmiş. Hepsi isyan etmiş, ‘Burası tepelik kayalık bir yer. Biz
ekip biçecek yer isteriz’ diyerek. Bunun üzerine Yalova’da bir Rum Köyü olan
Hacı Mehmet Köyü'ne getirilmişler.
Köye adı verilen Hacı
Mehmet o civarda çiftliği olan bir kişi imiş. Yalova merkezine 5 Km mesafede
olan Köy güneyde Samanlı Dağları tarafında Kurtköy, doğuda Bursa Yolu tarafında
Safran Köy, batıda Termal tarafında Kadıköy ve kuzeyde Yalova tarafında Hacı Mehmet
Ovası arasında kalmaktadır. Yalova Stadı'na kadar uzanan Hacı Mehmet Ovası Köy
sınırları içerisindedir.
Hacı Mehmetliler Yalova’ya
geldiklerinde Yunanistan’da yaptıkları-bildikleri işlerle uğraşmışlar. Tütün,
buğday ekmişler ve hayvancılık yapmışlar. Bunda tütün ve buğdayı devletin, sütü
ise yoğurthanenin satın almasının rolü çok önemli. Çünkü: Müşteri aramak derdi
yok. Mısır, karpuz, domates, biber gibi ürünleri ise kendileri için
yetiştirmişler. İlginç bir notu eklemek isterim. Rum köyü olan Hacı Mehmet
Köyü'nde çok sayıda zeytin ağacı varmış. Hacı Mehmetlilerse zeytini
bilmiyorlarmış. Ağaçtan koparıp yemeye çalıştıklarında acı tadı olan zeytini
bir türlü yiyememişler. Bu ağaçların tamamını, Köyü terk eden Rumların kendilerini
zehirlemek için bıraktıklarını düşünerek kesmişler.
Dedem ve Babaannem dört
çocuğu ile köydeki 1 dönüm bahçe içine tek katlı bir göz odalı kerpiç bir ev
yapmışlar. Evin önüne köy fırını, biraz ileriye de ocak. Ocak, şimdiki barbekünün
yere oturan daha büyük hali. Bahçenin en uzak köşesine ise helâ yapılmış. Helânın
duvarları diken çalılar, kapısı ise sarkıtılan bir bez olmuş. 1940'lı yıllarda
amcalarım evlenip eve gelinler gelmeye başlayınca yol kenarına iki katlı yığma
ev yapılmış. İlk yapılan kerpiç ev ise ahır haline sokulmuş. Uzunlamasına üç
aksa bölünmüş yeni evde iki yanda ikişerden dört oda, ortada ise iki cepheye
kapıları olan sahanlık bulunmaktadır. İki katın planı aynı. Odalarda ‘Dolap Banyo’
ve ‘Ocak’ var. Alt kattaki mekânlar depo, mutfak vs anlamında
değerlendirilmiş. Üst katta her oda bir
ailenin olmuş. Biri dedemle babaannemin, üçü aileleriyle üç amcamın.
Ailenin büyük oğlu olan
babam İstanbul’a gidip Yüksek Muallim Mektebinde okumuş. Okulda annem ile
tanışıp evlenmişler ve İstanbul’da yaşamışlar. Bizler İstanbul’da büyüdük. Sadece
yaz tatillerinde Yalova’ya gidiyor bir süre orada kalıyorduk.
Köy hayatını bilirim. 1960'lara hatta 1970'lere kadar Köy'de su-elektrik yoktu. Aslında Yalova merkezinin
dışında su-elektrik yoktu. Derede çamaşır yıkanır, derenin suyu içilir,
hayvanlar da derede sulanırdı. Su evlerde bulunan bir toprak küp içerisine
doldurulur, o küpten içilirdi. Daha sonraları köye bir çeşme yapılmıştı. Hacı Mehmet
Köyü'nün güneyinden akarak Hacı Mehmet ovasından geçip denize dökülen dereye Koca
Dere derdik. Şimdiyse Safran Deresi deniyor. Köydekiler sanırım geldikleri Drama’da
kullandıkları kelimeleri kullanırlardı. Kızan (erkek çocuk), mari (kız çocuk),
şayka (çivi), gari (artık bundan sonra), kıçıdım (onur), üvendire (öküz arabası
sürerken kullanılan ucu çivili sopa), bagı (aptal, deli), yemeni (ayakkabı),
mintan (gömlek), moruk (böğürtlen), ırak (uzak), yedeklemek (at, eşek, öküzü
önden ipinden tutup götürmek), kobak (mısır), urgan (hayvanları bağlamakta
kullanılan kalınca sağlam ip), diğren (biçilen ekinleri toplamaya yarayan büyük
çatal şeklinde alet), lenger (içinde bütün koyunun pişirilebileceği büyüklükte yayvan
kap), haydamak (hayvanları yürütmek, götürmek) gibi.
Bugün 250 hane ile
1.000'e yakın nüfusu olan Hacı Mehmet Köyü'nde yollar asfalt olup elektrik, su,
kanal vs her şey bulunmakta. Özellikle 1999 depreminden sonra bazı evler
yenilenmiş. Ama yine de ev sayısı az ve yüksek ev yok. Köy görüntüsü kaybolmamış,
köy havası hissediliyor. Dedemin yaptırdığı ev duruyor. Sadece iki yanına amca
çocuklarım tarafından iki ev daha yapılmış. Köydekiler çoğunlukla sigortalı
olabilmek için artık kentteki işlerde çalışmayı tercih ediyorlar. Eskisi gibi
her evin bahçesinde 1 at, 1 eşek ile 1 at veya öküz arabası yok. Otomobil,
kamyon, kamyonet, minibüs var. Bayram vs özel günlerde trafik tıkanabiliyor.
Kahvehane ve bakkalın olduğu bina ile karşısındaki caminin bulunduğu meydan
yine Köy Meydanı. Bu meydanın eskisinden farkı Yalova’ya giden minibüslerin ilk
durağı olması. 1980'li yıllardan itibaren Köy'den Yalova’ya taşınanlar son
yıllarda Köy'ün kıymetini anlayıp Köy'e taşınmakta veya yakınlarında arazi alıp
içine yaptıkları evde keyif için bahçecilik yapmakta. Köy'de yaşlılar kendi
çaplarında tarım yapıyorlar. Köylülerin Yalova Pazarına ve marketlere gidip ev
ihtiyaçlarını satın almaları insana biraz garip geliyor.
Bazen Köy kahvesinde
oturup çay içerim. Yandaki bakkalı her gördüğümde küçüklük anılarım depreşir.
Evde yapılan kara ekmeği sevmez o yıllarda ‘şehir ekmeği’ veya ‘beyaz ekmek’
adıyla bilinen alıştığım ekmeği aldırırdım buradan. Bazen de tavukların folluğundan
aldığım bir yumurtayı götürüp 25 Kuruş yerine geçirterek leblebi alırdım.
Köylerde yumurta para yerine geçiyordu o yıllarda.
Yalova’da Hacı
Mehmetliler için çeşitli tanımlamalar yapılır. Bir tanesini beğenmiştim. Paylaşayım:
Atatürk Yalova’da meclis kurulmasını ister. Der ki ‘Bütün köyleri dolaşıp en
akıllısını seçin, sadece Hacı Mehmet’te yolda rastladığınızı getirin’. Yorum
yapmak bana düşmez..
Hacı Mehmet Köyü'nde Rum
evi kalmamış. Bu durum garip karşılanmamalı. Zira Yalova Kent Hafızası
bakımından biraz sıkıntılı kentimiz. Burada en belirgin eski eserler Atatürk’e
ait olanlar dersek abartmış olmayız sanırım.
Bugün sadece küçük
amcam yaşıyor. 90 lı yaşlarını aşmış olan amcama Köy'e geliş anılarını
sorduğumda, kendisinin o yıllarda bebek olduğunu söylüyor. Bir şey anımsamıyor
yani. Kendi bildiklerim, o günleri yaşayanları dinleyenlerden dinlediklerim ve araştırdıklarımdan
yola çıkarak bu yazıyı hazırladım. Umarım yazdıklarım bu konuda bilgisi
olanları harekete geçirir ve Hacı Mehmet Köyü'nün geçmişini daha detaylı olarak
ortaya çıkarabiliriz.
ARİF ATILGAN AĞUSTOS
2015
Not: 25 Temmuz 2020 tarihinde Mümin Atılgan'ı kaybettik.
Arif Bey iyi günler . Bende aynı köyden anne tarafından Muhtar Hasan diye bilinen Hasan Akyol'un torunuyum. baba tarafından ise Karagöz Mustafa diye bilinen kişinin torunuyum. Pendikte oturuyorum. Bildiğim kadarı ile siz Kuzenim Emine'nin eşi Hayri Atılgan ile akrabasınız galiba ben teyzemden öğrendiğim kadarıyla Demirciören köyü Külcüler Mahallesinden gelmişler. Demirciören köyü ile ilgili elinizde resim varsa paylaşırsanız sevinirim. Adım Zeynep Taşlıca antropolog um. köklerimi bulmak istiyorum. yardımcı olursanız sevinirim.
YanıtlaSilMerhaba, babanne, anane ve dede tarafından ben de hacimehmet kokenliyim. Bahsettiğiniz muhtar Hasan babannemin babasıdır. Karagöz Mustafa ise ananenim babasıdır
SilYalovadaki köyün ismi Elmalı değil Elmalık diye geçiyor. Gerekirse düzeltin lütfen. Faydalı bir hatırat yazmışsınız
YanıtlaSilOsmanlı arşivlerinden Selanikteki demircioren köyünün kuruluşuna ilişkin belge bulmustum. Köy bir Rum köyü üzerine değil doğrudan boş arazide Türklere ilk kez kuruluyor. Namı diger Naldöken Yörükleri olarak adlandırılmislar belgede. Üç yüz küsur erkek olduğundan bahsediliyor kadın ve çocuk sayısı verilmiyor.
YanıtlaSilMaalesef yorumları çok sonra görebiliyorum. Benim kabahatim. Demirciören köyü Kütahyanın Demirciören köyünden gidenler tarafından kurulmuş diye okumuştum. Bugün orası ilçe olmuş.
YanıtlaSil