YEŞİL ERİK
1959 yılı… Yaz mevsiminin ilk
günleri. Babam sabah giderken ‘Erken geleceğim. 3 (15) gibi. Çamlıca’ya piknik
yapmaya gideriz.’ Diyor Anneme. Biraz sonra ben de çıkıyorum. Güneş karşı
kaldırımdan bizim tarafa gelmeye başlamış. İlk sokağa çıkan çocuk ben olmuşum o
gün. Ortalıkta kimse yok henüz. Biraz sonra Mustafa (Demir) geliyor karşıdan.
Diyor ki ‘Eriğe gidelim mi?’
Yeşil Erik veya bildik adıyla
Can Erik. Sihirli bir meyve. Hatta meyveden başka bir şey bizim için. Ekşi
olmak şartıyla tabii. Biz onu dişlerimiz kamaşıncaya kadar yerdik. Kamaşınca da
tuza banıp yerdik. Hatta kamaşmanın geçmesi için dişlerimizin arasında tuz
geveleyip sonra yine yerdik. Mustafa, ekşi erik yeme şampiyonuydu. Sonra da ben
gelirdim.
Ona bakıyorum ve içimden ‘Niye
dedin? Dayanamam ki’ diyorum. Dışımdan da ‘Babam erken gelecek. 3’e (15’e)
kadar döner miyiz?’ diye soruyorum. Sonuçta yola koyuluyoruz.
Söğütlüçeşme’den tren yoluna
çıkıp Feneryolu’na, bazen de Göztepe’ye kadar yürürdük. Demiryolunun çevresindeki
ağaçlardan toplardık erikleri. Ama arada bir tren yolu kenarındaki bahçelere de
dalardık. Yanlış anlaşılmasın. Sadece erik ağaçları ilgilendirirdi bizi.
Atlet fanila ileydik. Hava
sıcaktı. O zamanlar şimdiki gibi süslü fanilalar yoktu. Topladığımız erikleri
göğsümüze doldurmuştuk. Geri dönerken bir yandan yiyor bir yandan elektrik
direklerine nişan alıyorduk.
Söğütlüçeşme İstasyonundan dışarı
çıktık. Keyfimizi bozmadan yine elektrik direklerini nişanlayıp caddeden yürüyoruz.
Tam Acıbadem’e çıkan asfalt yolun oraya gelmiştik ki karşıdan ağbimin geldiğini
gördüm. İşte o zaman gerçek hayata döndüm ve eve geç kaldığımın farkına vardım.
Mustafa uzaklaştı. Ağbim yanıma geldi ve göğsümdeki erikleri yere döktürdü.
Biraz yukarıdaki Yıldızbakkal durağına yürüdük. K.Çamlıca’ya kadar çıkan 3
Numaralı Kadıköy-Acıbadem otobüsünü beklemeye başladık.
Son durağa gelirken Bizimkileri
görmüştüm. Çeşmeye giden yolun üst tarafında oturmuşlardı. Yıllar sonra ‘O
Ağacın Altı’ denilen nokta. Ben hariç bütün aile. Otobüsten indik ve yanlarına
gittik. Babam ‘gel bakalım’ dedi. Serilen kilimin yan tarafına geçtik.
Uzatmayayım. Güzel bir dayak yedim. Operasyon bitince sofraya oturtuldum. Benim
hakkım ayrılmıştı. Adalet vardı yani. Acıkmıştım da…
Akşam eve döndüğümüzde ablam
anneanneme olanları anlattı kısaca. Bizim koruyucu meleğimiz olan anneannem ilk
defa bir torununa arka çıkmamış, ‘Hak etti ama’ demişti. Laf aramızda ben de
aynı fikirdeydim.
Aradan yıllar geçmiştir… Bu
sefer benim Yalova’da bahçeli bir evim vardır ve bir de duvarın dibinde dalları
dışarı sarkan erik ağacımız. O tahrik eden yeşil erik. Karşımızda ise bir lise.
Üstelik okul boşalırken servis araçları bahçe duvarının önüne sıralanıyor.
Erik Ağacımız
Birkaç gün İstanbul’a gitmiştik. Döndüğümüzde erik ağacı tarumar olmuştu. Tepe dallarda birkaç tane meyvesi kalmış. Üzeri pıtrak gibiydi. Ertesi gün okul dağıldığında balkonda bekliyorum failleri görmek için. İki kız hamle etti ama beni görünce durdular. Sonra da sordular ’Ağbi, koparabilir miyiz?’ diye. Dedim ki ‘Bekleyin. Çekirdekleri bile oluşmamış. Büyüsünler. Hepsi sizin. Söz.’
Aslında biliyordum tatmin olmadıklarını. Erik bulduğun olgunlukta yenir. Gözden ırak olanlar hariç hiçbir yeşil erik olgunlaşmaya zaman bulamaz. Ama ne yapayım? Benim ki tecrübe mi, yaşlanmak mı? Bilemiyorum. Kesin olan bir şey var ki çocuklar haklıydı. Biz yokken yine dalarlarsa ağaca... Bir şey diyemem. Yeter ki bahçeye zarar vermesinler.
ARİF ATILGAN 2023 MAYIS
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/ye%C5%9Fi-l-eri-k
http://atilganblog.blogspot.com/2023/05/yesil-erik-1959-yl-yaz-mevsiminin-ilk.html
Not:
-Ben mimar oldum. Mustafa (Demir)
subay. İkimizde emekliyiz artık.
-Mustafa’yı tanıtayım… Ekşi
erik ve ekmek ayvası uzmanıdır, çikletlerden çıkan resimli kartonlarla oynanan
oyunu iyi oynar, iyi sapan yapar ve iyi kullanır, yeşil çitlembik için
patlangaç yapar kırmızı çitlembik içinse kamış, ikisini de iyi kullanır, balık
tutmak için Kalamış dere ağzından kurt çıkarır ve iyi balık tutar, kibrit
kutusundan telefon yapar… Özet olarak aklıma gelen gelmeyen tüm muzır şeyleri
çok iyi yapardı. Selam olsun Ona ve O yıllara.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder