DÜNDEN BUGÜNE FİKİRTEPE KONUSU
Arif Atılgan
Mimarlık Dergisi Meslek Odamın yayınıdır. Önemli bir
şey görmedikten sonra Meslek Odamın Yayınlarında yazılanlara karışmam,
karıştırtmam. Örneğin: Geçmiş tarihte, binası da kendisi de tartışmalı olan TAK
isimli kuruluşun etkinlik duyuruları yayınlanmıştı. Boş vermiştim. Sadece yakın
geçmişte yaşamını yitiren Melih Koray’ın ardından anma yazısı olarak özel
yaşamından bahsedilmesini eleştirmiştim. Yazarı tanıyordum. Melih Koray ile
kendisini rakip görerek kendisine gizliden iltifat etmesi canımı sıkmıştı.
Fikirtepe konusunu planın çıktığı tarihte
yaşadıklarımdan dolayı bırakmıştım. Mimarlık Dergisinin 2017 Mayıs-Haziran 395.
Sayısında yer alan ‘Dünden Bugüne Fikirtepe’ başlıklı yazı üzerine bu konuda yazmak
gereği duydum. Yazarı tanımıyorum. Zaten yazarı değil yazı üzerinden Mimarlık
dergisini ele almak istiyorum.
Fikirtepe projesinin gündeme geldiği 2011
yılında Mimarlar Odası Anadolu 1. Bölge Temsilciliği Başkanıydım. Fikirtepe, Temsilciliğimizin
bölgesi içindedir. Konuyla detaylı bir şekilde ilgilenmiştik. Halkla, Fikirtepelilerle,
belediye yetkilileriyle, ilgili meslek odaları temsilcileriyle, hukukçularla, akademisyenlerle
yani söz söyleyebilecek her kesle toplantılar düzenlemiştik. Bu konuda, 2011
yılında Mimarlara Mektup dergisinde yayınlanan FİKİRTEPE başlıklı yazımın
dışında, henüz daha ciddi ve dürüst bir yazı yayınlanmadı. Arzu eden http://atilganblog.blogspot.com.tr/2014/08/fikirtepe-arif-atlgan-1950-ylndan.html Linkinden okuyabilir.
Bizler bu plana karşı çıkıyorduk. Belediyeciler,
kurumsal kimlikleriyle savunuyorlar ama kişisel kimlikleriyle ‘Resmin sonunun
görülemediğini’ itiraf ediyorlardı.
O günlerde yeteri kadar yaptığımız
için Planı tartışmayacağım. Sadece, Fikirtepe’den en çok tehdit alan kişi
olduğumu söylemek istiyorum.
Bir gün o bölgenin muhtarları projeyle
ilgili bilgilenmek için görüşmeye gelmişlerdi. Konuşurken anladım ki onlar bana
projenin ne kadar iyi olduğunu anlatmaya gelmişler. ‘Toplantıyı bitirelim’
demiştim.
Bir başka gün Kadıköy Belediye Meclis
Başkanı olan meslektaşım-arkadaşım, Fikirtepe Paneli yapacaklarını, konuşmacı
olarak Şehir Plancıları Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası Başkanlarının da geleceğini,
benim de Mimarlar Odası Başkanı olarak katılmamı rica etti. Kabul ettim. Panelin
olacağı günün sabahı telaşla Beni arayıp ‘Fikirtepeliler planlarının iptalinin
istenmesine çok tepkililer, diğer panelistler gelmeyeceklerini bildirdi, bir
sen kaldın. Sen de gelme istersen. Biz Belediye olarak bilgilendirme
toplantısına çeviririz.’ Demişti. ‘Olur’ demiştim. Akşam tekrar arayıp ‘İyi ki
gelmedin. Nikâh salonu yerlere oturmacasına tıklım tıklım doluydu. Sana, ‘Planımızı
neden istemiyormuş? diye tepkiliydiler.’ Dedi.
2017 yılında TV de Fikirtepe’ye gelen
Başbakanın, bakanların etrafında gördüğüm tipler 2011 yılında da o zamanın
yetkililerinin etrafında görülüyorlardı. Diğer yandan bazı meslektaşlarımızın
Fikirtepelilere danışmanlık yaptığını da duyuyorduk.
Fikirtepeliler bu anormal rantlı
planı çok istediler. ‘Bu plan doğru değil’ dediğim için de bana tepki koydular.
Ben hep doğru konuştum. Sadece Fikirtepelilerle değil İstanbul’da bu anlamdaki
başka bölge insanlarıyla da benzer şeyler yaşadım. Çünkü: Onlara kentin diğer
taraflarındaki inşaat hakkına razı olmalarını, planlı alanlarda yaşar hale
gelmelerinin önemli olduğunu anlatırdım. Yaşam alanlarının çok değerleneceğini,
buralarda sermayenin gözü olacağını söylerdim. Onlar hep rantlı plan
istediklerinden bana kızarlardı. O günlerde söylediklerimin arkasındayım.
Bu tip yerleşimlerde yaşayanların anlayışları
beni üzmüştür. Bunun için de artık bu konularla ilgilenmiyorum. Ancak Mimarlık
dergisinde ‘Fikirtepedekilere nasıl sahip çıkılır?’ anlamında yazılar yayınlanması
beni şaşırtmıştır. Hele 1999 depremi sonrası haksız yere hapse giren meslektaşlarımıza
gerekli ilgiyi göstermeyen Meslek Odamızı yaşadıktan sonra.
Süreci yakından yaşamış biri olarak
yazarın bazı tespitlerine katılmıyorum. Yine de bu konuda yazmak niyetinde
değildim. Yazıdaki ‘Burada
üretilecek ranta müteahhitlerle eşit şartlarla ortak olacaklarına ikna edilen
mahalleli, başka bir alternatifleri de olmadığı için bu projeye rıza
göstermiştir.’ Cümlesi
bana bu yazıyı yazdırmıştır. Kibar insanımdır. Yalan demeyeyim ama yanlış bir
cümledir.
Beni Mimarlar Odası ilgilendirir.
Odamız 2011 yılında bu planlara karşı çıktığını unutmuş mudur? Yoksa yazılar
okunmadan mı yayınlanmaktadır? Eğer sorun birincisiyse gerçekten çok üzülürüm.
Herkes şunu bilsin. Ben o gün de bu
gün de çizgimden, fikrimden santim şaşmadım. Haklı çıkmaktan bıktım.
Samimiyetimle söyleyeyim ki bazen haksız çıkmak için dua ediyorum.
ARİF ATILGAN HAZİRAN 2017
2017
yılında genel olarak inşatçılıkla ilgili yazımda da Fikirtepe’ye değinmiştim.
RANTSAL
DÖNÜŞÜM
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder