9 Ağustos 2014 Cumartesi


Mimarlara Mektuplarım



FİKİRTEPE
Arif Atılgan
1950 yılından itibaren Ülkemizdeki özel teşebbüs kuruluşlarına geniş olanaklar sağlanmaya başlanmıştır. Bu şekilde Onların gelişmeleri ve Ülke ekonomisine hâkim olmaları istenmiştir. Ünlü ‘ithal ikameli ekonomik politika’ o yılları hatırlatan en belirgin uygulamalardan birisidir. Kısaca yurt içinde üretilen bir malın yurt dışından ithalatına kısıtlama getirilmesi anlamı taşıyan bu politikanın dışında da, üretim yapan sanayi sektörüne çeşitli destekler verilmiştir. Örneğin: Sektöre ucuz emek sağlamak için kırdan kente göç teşvik edilmiştir.

Ancak kırdan gelen insanlar pahalı olan kentlerde yaşayamamış, fabrikaların etrafında teneke gecekondular yapmak zorunda kalmışlardır. Bu insanlar daha sonra ekonomik durumları düzeldikçe teneke gecekondularını yıkıp yerlerine beton binalar inşa etmişlerdir. Çarpık kentleşme adı verilen bu yapılaşmalar günümüzdeki varoşları meydana getirmiştir. İlgili idareler ise tamamen yasadışı gerçekleşen bu sürece göz yumarak adeta izin vermişlerdir.

İstanbul da, sanayileşmenin en olmaması gereken bir kentimiz iken en yüksek oranda bu süreçten payına düşeni almıştır.

2000 li yıllarda ise İstanbul’a hizmet sektörü yakıştırılmış, sanayi sektörünün kent dışına çıkarılması planlanmıştır. Dolayısıyla varoşlarda yaşayan insanlara ihtiyaç kalmamıştır. Öte yandan geçen süre içinde kentin nüfusu yükselmiş, sınırları genişlemiş, varoşların bulunduğu bölgeler kent merkezlerinde kalmış ve değerli toprak parçaları olmuşlardır.

Şimdi bu insanları kent dışına göndermek, semtlerini yıkıp yeniden planlamak, bu planlara göre yeni binalar yapmak ve buralara onların yerlerine daha üst düzey ekonomik durumda olan insanlar getirilmek istenmektedir. Kısaca bu operasyonun adına da ‘kentsel dönüşüm’ denmektedir.

Bugünlerde Temsilciliğimizin bölgesinde bu anlamda bir plan olan 1/1000 Fikirtepe ve Çevresi Uygulama İmar Planı gündemdedir. En bilinen mahallesinin adı ile anılmakta olan bu plan aslında Fikirtepe, Merdivenköy, Eğitim ve Dumlupınar Mahallelerini kapsamaktadır. Uzun uzun planın askıya çıkmasından, inmesinden, itirazdan, dava açılıp açılmamasından bahsetmeyeceğim. Temsilciliğimiz bu konuda gerekeni yapmış, konuyu incelettiği kendi bünyesindeki İmar Komisyonunun Raporuna göre verdiği kararını üst kurumu olan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’ne iletmiştir. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi de gerekeni yapacaktır. Fikirtepe Planı ile ilgili esas vurgulamak istediğim konu bu planın bir kent planı değil, aslında siyasi bir plan olduğudur. Konudan anlayan resmi ve özel kimlikteki tüm meslek insanlarının da tespiti budur.

                                                       Yıkılan Fikirtepe’de Bir Ev

Bu planda, 200m2 ye kadar olan küçük parsellerden başlayarak, 201-600m2, 601-1200m2, 1201-1500m2, 1501-2500m2, 2501- 4000m2 ve 4001m2 den büyük olanlar şeklinde kademeli olarak büyüyen parsellere aynı şekilde kademeli olarak fazla inşaat hakkı verilmektedir.

4001m2 den büyük parseller yollarla çevrilmiş yapı adası konumuna girmişse E:4.14 olan en yüksek inşaat hakkını alabileceklerdir. Bu hak, brüt alandan hesap edilerek net alan üzerinden E:6 lara kadar çıkabilecektir.

 Böyle bir Plan:
1- Bilimsel bir Kent Planı değildir: Zira yaşayan bir kent parçası değil, rant ile binaların yenilenmesi amaçlanmaktadır.
2- Şehircilik, Planlama ilkelerine aykırıdır: En basit açıklama ile E:3 ü geçmesinden dolayı İstanbul İmar Yönetmeliğine aykırıdır.
3- Adil değildir: Kadıköy’de yaşayan diğer vatandaşlar kendi olanakları ile binalarını yıkıp yeniden inşa etmek istediklerinde bile arsalarının eski inşaat hakkını elde edememektedirler. Zaman içersinde yola terk edilecek alanlar oluşması sebebi ile önceki binalarından daha küçük bina yapmak zorunda kalmaktadırlar. Fikirtepe’ye ise Kadıköy’ün 2- 3 misli inşaat hakkı verilmektedir.
4- Soylulaştırma ile dönüşüm amaçlanmaktadır: Fikirtepe’de Fikirtepelilerin yaşaması esas amaç olmalıdır. Ekonomik zorlamayla buradaki insanların zenginlerle yer değiştirmesi doğru bir planlama değildir.

130 HE alana sahip alanda bugün 47000 nüfus yaşamakta, ortalama yapılaşma E:2, toplam inşaat alanı ise 1.812.000m2 civarındadır. Uygulanması düşünülen Planla bu rakamlar neredeyse üçe katlanmaktadır.

                                                      Yıkılan Fikirtepe’den Bir Görüntü

Bu bölge Kadıköy’ün Haydarpaşa Çayırından sonra en büyük çayırı olan Uzunçayır’ın bulunduğu alandır. 1970 li yıllara kadar alan tamamen çayırlıktı. Zaten bu havali Hasanpaşa veya Gazhane olarak bilinirdi. Fikirtepe adı buralara yerleşim başladıktan sonra duyulmaya başlandı. Kurbağalıdere Fikirtepe Bölgesinde tertemiz bir su olarak akmakta idi. 1960 lı yıllarda Gazhanenin karşısındaki Kurbağalıdere Köprüsünden bakıldığında Minübüs Caddesi görülürdü. Zira Göztepe SSK Hastanesi henüz inşa edilmemişti. O yıllarda kuş avlanan bu geniş çayırı çocuk kafamla denize benzetirdim.

Planı yapanların bile ‘resmin bütününü göremiyoruz’ dedikleri bilinmektedir. Hâlbuki plan resmin bütününü görebilmek için yapılır. Yani kent planlarıyla o bölgenin geleceği planlanır. Yine Planı yapanlar bile mülk sahiplerinin çokluğu sebebi ile ortaklaşma olamayacağını, dolayısıyla en yüksek inşaat hakkının pek kullanılamayacağını şimdiden öngörebilmektedirler. O zaman aklı eren herkesin tahmin edebileceği gibi, burada anlaşma olamayan alanlara kentsel dönüşüm yasası uygulanacaktır. Yani Fikirtepe’ye verilen yüksek rantlı inşaat hakkından Fikirtepelilerin yararlanamayacağı baştan bellidir.

Belli ki planı yaptıran Siyasetçiler sonunda kabahati meslek odalarına atarak burada kentsel dönüşüm yasasını uygulamak amacındadırlar. Plana Kentsel Dönüşüm adını koymanın başka bir açıklaması yoktur.

Fikirtepe Bölgesi gerçekten şehircilik ve depremsellik açısından sorunlu bir bölgedir ve bu sorun çözülmelidir. Mimarlar Odası, kentlerde soylulaştırmanın yanlış olduğunu ifade etmektedir. Kentlileşmeye başlayan insanların kentlerde yaşaması amaçlanacağına, onların kentlerden uzaklaştırılması doğru değildir. Bu insanların gittikleri başka yerlerde başka sorunlu yerleşimler yaratacakları bellidir.

Yani Kent Kentlinindir, Semt Semtlinindir, Fikirtepe Fikirtepelilerindir.
ARİF ATILGAN MİMARLARA MEKTUP HAZİRAN 2011

Sevgili Dostlar
Bu yazıyı yazmamın üzerinden üç yıl geçmiş. Fikirtepe’de bir nevi kaos ortamı oluşmuş. Yazdıklarımın çoğu gerçekleşmiş. Orada yaşayanlardan aldığım duyumlara göre sorunlar çözülürse burada yapılacak binaların Kuveyt, Katar gibi ülkelerden gelenlere satılacağı planlanıyormuş. Yani buraya bizim zengin vatandaşlarımız bile gelmeyecek. Eğer böyle olursa Fikirtepedeki Kentsel Dönüşüm benim bile aklıma gelmeyen şekilde gerçekleşecek.

İsterdim ki burada Kadıköy’ün geneli gibi yapılaşma öneren bir plan yapılsın. O zaman normal bir yenilenme olur, Fikirtepeliler de burada kalabilirdi. Beni ilgilendiren Kent insanının yerinde muhafaza edilebilmesidir.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder