11 Ocak 2018 Perşembe

AYDIN BOYSAN
Arif Atılgan

Aydın Boysan’ı kaybettiğimiz gün neredeyse bütün sosyal medya yorumları rakı içmek üzerine idi. Doğrusu bu durum beni üzdü. Aydın Bey iyi bir mimar, iyi bir öğretmen, iyi bir yazar, iyi bir entelektüel, iyi bir İstanbulludur. Mimarlar Odasının kurucularından olup ilk yönetim kurulunda yer almış bir kişidir.

Kendisini 1965 yılında öğretmenim olarak tanıdım. 50 yaşlarındaydı. Dunhill sigarası içerdi.

1966 yılında Bayramoğlundaki Arçelik Fabrikasının projelerini çizmişti. İnşaat yapılırken gitmek zorunda kalıyordu. Araba alacaktı. Ehliyet sınavında çektiği sıkıntıları anlatırdı. Kaplumbağa tipi bir volkswagen araba aldı. Okulun otoparkında sadece Onun kırmızı renkli arabası dururdu.

Büyüdüğü semt olan Samatya’yı, yani mahalleyi anlatırdı. ‘Birçok tarihi değer yok oldu’ diyerek 1957 yılında Menderes hükümetinin yaptığı istimlâklere kızardı.  


Derdi ki ‘küçükken arkadaşlarımız dedelerini kaybederdi, büyüdük babalarını kaybetmeye başladılar, şimdi arkadaşlarımızı kaybediyoruz’. Etiler’de şimdiki Akmerkezin karşılarına denk gelen bir sokaktaki bürosuna her öğrencisinin yolu düşmüştür.


Bir anımı yazayım.

Proje dersinde 8-10 kişilik gruplar ayrılır, her grup kendi hocasının etrafında oturur, bu şekilde proje tashihi yapılırdı.

O gün okula gelmiştim ama bir şey çizmemiştim. Proje konumuz Otobüs Durağı. Yer seçimi serbest. Hocanın yoklama kâğıdına ödev getirmiş anlamında (X) işareti koydurmak istiyorum. Orada olup ta proje göstermemiş olmak istemiyorum. Sınıftaki boş masalardan birinde eskiz kâğıdına, üzerinde Otobüs Durağı yazan bir direk çizdim. Sıram geldiğinde ödevimi Aydın Beye gösterdim. Azarlanmayı da, dalga geçilmeyi de göze almıştım. ‘Nedir bu? Otobüs bekleyenler yağmur, güneş, rüzgâr gibi etkilerden nasıl korunacak?’ diye sordu. ‘Hocam’ dedim. ‘Kadıköy’de Yıldızbakkal ile Dörtyol arasında Bambi Düğün Salonu durağı. Burada cadde kavis yapar rüzgâr almaz, binalar bitişik olduğundan gölgeliktir, kaldırım dar olduğu için durak sığmaz, yağmurda ise yolcular arkadaki apartmanın kapı girintisine sığınabilirler. Sadece durak olduğunu belirtmek gerektiği için böyle yaptım.’ Derdimi anlamıştı. Yüzüme baktı. Önündeki kâğıda (X) işaretini koydu. ‘Haftaya rüzgâr, güneş, yağmurdan etkilenen geniş bir yer seç, gel.’ Dedi.

Onun sohbetlerinin tadını, diğer gruplardaki arkadaşlar da belli etmeden katılıp almaya çalışırlardı.

Okul sonrası kendisini ilk defa 1980 lerin sonlarında görmüştüm. Akciğerinin bir kısmı alınmış, sigarayı bırakmıştı. Budak Sinemasının yerinde yapılan eski tek katlı Caddebostan Kültür Merkezinde Mimarlar Odasının etkinliğinde söyleşi yapmıştı. Çay molasında yanına gittim. ‘Hocam, sizin eski öğrencinizim.’ Dedim. Anımsadı beni. Çok şaşırdım.

Sonraki yıllarda Mimarlar Odasında zaman zaman beraber olduk.

Hocamı birkaç defa, başkanlık yaptığım yıllarda Mimarlar Odası Kadıköy Binamıza söyleşi için davet ettim. Hep kabul etti. Ama ben arayıp çağıramadım. Kadıköy binamızda asansör yoktu. Toplantı Salonumuz en üst kattaydı. Merdivenleri çıkamazdı. Hep üzüntüm olmuştur.

Dolu dolu 97 yıl yaşadı. Kendisine hiç Aydın Ağbi demedim. O benim için Aydın Bey, Aydın Boysan’dır.
ARİF ATILGAN OCAK 2018 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder