CAFER AĞA CAMİİ
Arif Atılgan
Kadıköy’ün en eski camii Kethüda Camii olup, ikincisi
Cafer Ağa Camiidir. Cafer Ağa 1554-1557 yılları arasında Sarayda Babusaade
Ağalığı yaptığı sırada bu camiyi yaptırmıştır. Binanın küçüklüğünü dikkate
alırsak buraya mescid demek daha doğru olur.
1881 yılında çıkan yangında bina yanar.
1900 yılında Vakıflar Müdürlüğü tarafından yeniden
yapılır.
Cafer Ağa Camii
50 cm lik kâgir duvarlar üzerinde ahşap, kiremitli çatısı
bulunmaktadır. Kıble cephesinde mihrabın iki yanında ve yan duvarlarda üzeri
sivri kemerli ikişer pencere vardır. Kemerlerinin sivriliği sebebiyle olsa
gerek pencerelere “neogotik” yakıştırması yapılmış. Caminin son cemaat yeri
sayılacak bölüm kapatılarak doğuya doğru uzatılmış. Bahçeden bu bölüme ve buradan
namaz kılınan kare şeklindeki harim bölümüne girilmektedir. Son cemaat yerinin
batısındaki merdivenle üst katındaki kadınlara ait ahşap mahfile çıkılmaktadır.
Ahşap tavanda çıtalarla meydana getirilen kare şeklindeki süslemeler vardır. Mihrap
beyaz süslemeli olup minber ahşaptır. Vaaz kürsüsü merdivensiz, oldukça
küçüktür. Müezzin mahfili harim bölümünün sağ arka köşesinde yerden 15-20 cm
yüksek bir bölümdedir.
Çatıyı biraz geçen yükseklikteki minare tek
şerefelidir. Minareye, kapatılmış son cemaat yerinden delik denebilecek küçük
bir kapıdan çıkılmaktadır.
Kethüda’dan sonra Kadıköy’ün en eski camileri
sırasıyla Cafer Ağa, İbrahim Ağa ve Osman Ağa camileridir. Kardeş oldukları
yazılan bu üç kişi de sarayda babusaade ağalığı yapmışlardı. Cafer Ağa Kanuni Sultan
Süleyman (1520-1566), İbrahim Ağa 3. Murad (1574-1595), Osman Ağa 1. Ahmed
(1603-1617) zamanlarında babusaade ağası olmuşlar. İstanbul Ansiklopedisinde
okuduğum bir konu içinde diğer kardeşlerinin Kızlar Ağası Gazanfer Ağa olduğu
bilgisine rastlamıştım. Bilindiği gibi Gazanfer Ağa da 1600 yılında Ayrılık
Çeşmesini yaptırmıştır. Aynı zamanlarda yaşadıklarından kardeşliklerinin doğru
olduğu belli oluyor.
Müezzin Mahfili
Müezzin Mahfili
Kethüda Camiinden sonra sırasıyla Cafer Ağa, İbrahim Ağa
ve Osman Ağa camileri yapılıyor. Gerek Sürre Alayı gerekse Anadolu’ya sefere
çıkan padişah ile ordusu önceleri İbrahim Ağa Camiinde namaz kılıp yola çıkıyorlarmış.
1600 yılından sonra Ayrılık Çeşmesi ve namazgâhını kullanmışlar.
1557 yılında ölen Cafer Ağanın mezarı Caminin bahçesinde
abdest alma yerinin arkasında maalesef görünmeyen bir köşede ıvır zıvırın
konduğu bir noktadadır.
Cafer Ağa'nın Mezarı
Bu ilginç tespitlerden sonra Cafer Ağa Camiinin
bugünkü durumuna bakmak istiyorum. Güzel bir dış duvarı var. Cami de şirin bir
mimariye sahip. Bahçeye girdiğinizde sağ taraf tuvalet, sol taraf abdest alma
yeri ile kaplanmış. Binanın arkasında ise lojman vs bulunmaktadır. Hâlbuki cami
orijinal haliyle bahçe içinde belirgin hale getirilse çok daha hoş bir görüntü
oluşacaktır.
Caminin Boş Arsadaki Orijinal Oturması
Caferağa’da işyerime komşu döşemeci Gürsel Usta vardı.
Kethüda ve Cafer Ağa Camilerine gider, dinlediği vaazları anlatırdı. Gürsel
alkol bağımlısı idi. Ancak ramazanlarda oruç tutup içki içmemeye çalışır,
namaza giderdi. Sonunda iflas etmişti. Yıllar sonra öğrenmiştim. Arkadaşlarıyla Rus
ruleti oynamış. Tek mermiyi rastgele şarjöre koyup kendi kafasına sıkmış.
Maalesef… İyi bir arkadaştı.
Yan tarafında, Moda Caddesi ile Güneşli Bahçe Sokak
arasındaki kısa sokağın adı camiden dolayı Cafer Ağa Mescidi Sokağı konmuş.
ARİF ATILGAN EYLÜL 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder