6 Nisan 2016 Çarşamba

Yeldeğirmeni

YELDEĞİRMENİ’NDE FUTBOL ARSALARI
Arif Atılgan

Futbol muhabbetinden kadın arkadaşlarımızın sıkıldığını biliyorum. İnanın ben de sıkılıyorum. 3 Temmuz sürecinde tüm kulüplerin birlik olacakları yerde birbirlerinin kötülüğünden yararlanmaya çalışmaları beni o camiadan, dolayısıyla futboldan soğuttu. Neyse. Futbol oyununa Yeldeğirmeni’nden değişik bir açıyla bakmak istiyorum.

Eski yıllarda futbolcular arsalardan yetişirdi. Bu anlamda semtimizin arsalarını anımsatmak istiyorum. Onları iki gurupta ele alabiliriz. Birinci gurup, semt içindeki küçük arsalar. Buralarda kaleler karşılıklı konan iki taştan ibarettir. İkinci gurup, büyük arsalardaki Vitrin Sahalar. Buralarda direkli kaleler bulunmakta, başka semt takımlarıyla da nizami oyuncu sayısıyla formalı maçlar yapılabilmektedir. Vitrin Sahalarda, yaz mevsimlerinde şöhretlerin de oynadığı turnuva maçları düzenlenir, oyuncular kendilerini gösterebilirlerdi. 

                                                 İbrahimağa Sahası 1964.

Küçük Arsalar:
1-Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu Bahçesi: Okulun arkasında geniş bir bahçe olduğu için Mısırlıoğlu Caddesindeki gençler için değerli bir sahaydı. 6-7 kişilik maçlar yapılabilirdi.
2-Recaizade Ekrem Sokağının Ortalarındaki Arsa: Burada 4-5 kişilik maçlar yapılabilirdi.
3-Recaizade Ekrem Sokakta Hamamın Karşısındaki Arsa: Bu küçük arsada 3-4 kişilik maç yapılabilirdi.
4-Büyük Hazine Arsası: Hazine Arsaları Uzunhafız ve Nemli Zade Sokakları arasında kalan geniş boşlukta bulunurdu. Yokuş olan arsa, sahildeki caddeden bir duvarla ayrılıyordu. Alt taraftaki kaleye atılan sert şutlarda top denize kaçardı. Kıyı henüz doldurulmamıştı. Sahilde sadece 6-7 MT lik cadde bulunuyordu. Burada 5-6 kişilik maçlar yapılabilirdi.
5-Küçük Hazine Arsası: Havranın Uzunhafız Sokağındaki kapısından denize doğru inerken sağ taraftaki aradan girilerek geçilirdi. Burası şimdi sokaktır. 4-5 kişilik maçlar yapılan arsanın sol tarafı çukurda kalırdı.
Hazine arsalarında oynayan çocuklar sahaların defosu dolayısıyla dikkatli oynamak zorunda idiler. Bu sebepten onlar topu daha iyi kontrol edebilen oyuncular oluyorlardı.
6-İntaniye Arsası: Askeriyeye ait olup direkli kaleleri olan bir sahaydı. 7 kişilik maç yapılırdı. Bugün askeriyenin içine alınmıştır. Bu şekilde Tıbbiye Caddesi tarafındaki kalenin arkasında açıkta duran sığınak deliği kapağının kontrol altına alınması olumlu olmuştur.
7-Tren Yolu Arsası: Tren yolu kenarında olduğu için bu adı almıştır. Seyrek te olsa top tren yoluna kaçabiliyordu. 4-5 kişilik maçlar oynanabilirdi. Buradaki çocukların şansı, uzun yıllar Yeldeğirmeni Kulübü Lokalinin o tarafta olması dolayısıyla kulüpte oynama şanslarının diğerlerinden biraz daha fazla olmasıydı.
8-Mezarlık Arsası: Ayrılık Çeşmesi Mezarlığı içinde idi. Mezarlardan arınmış bir bölümde ortadaki ağaca dikkat ederek oynanması gereken bir sahaydı.
9-Paris Mahallesi Arsası: Mezarlığın Paris Mahallesi tarafındaki boşlukta idi. Burada da ortada çarpabileceğiniz bir ağaç vardı.
10-Florya Pastanesi Arkasındaki Binanın Bahçesi: Arka bahçe konumundaki arsada 4 kişilik maçlar yapılabilirdi.
11-Yurttaş Sokaktaki Arsa: 3-4 kişilik maçlar oynanabilirdi.
12-Halitağa Caddesinde Tren Yoluna Yakın Arsa: 4-5 kişilik maçlar yapılabilen bir boşluktu burası.      
1966 Yılına Ait Hava Fotoğrafında Semtin Küçük Arsaları. Numaralar Üstteki Metindeki Gibidir.

                   2016 Yılına Ait Hava Fotoğrafında 1966 Yılındaki Küçük Arsaların Yerleri.

Vitrin Sahalar:
1-Çiftlik Sahası: Şehzade Ziyaeddin Köşkünün çiftlik arazisi içersinde bulunduğu için Çiftlik adıyla anılırdı. Bugünkü AVM nin Acıbadem Dörtyol tarafındaydı. Burada 7 kişilik maçlar yapılabilirdi. Sahanın Saray Ardı Caddesi tarafı aşağıda kaldığı için Vitrin Arsaların en kötüsüydü diyebiliriz.
2-İbrahimağa Sahası: Burası da aynı köşkün arazisi içersindedir. Bugünkü AVM nin otoparkının önündeki diğer otoparkın olduğu yerdeydi. Sultan Mecid’in beş oğlunun diktiği 5 adet heybetli ıhlamur ağaçlarının dibi oyuncuların soyunma odası gibiydi. Saha, Koşuyolundan gelen derenin taşma alanı olduğu için yaz mevsimi dışında nemli ve yumuşak bir zemini olurdu. Bu açıdan futbola en elverişli zemindi diyebilirim.
3-Batarya Sahası: 2. Dünya savaşı sırasında Haydarpaşa Garını korumak amacıyla yerleştirilen topçu bataryası dolayısıyla Batarya adını almıştır. İkbaliye’de cadde  kenarında olup, en popüler sahadır. Buradaki yaz turnuvaları diğerlerinden daha çok seyirci çekerdi.
4-Örnek Spor Sahası: Çamlıca Kız Lisesinin karşısında şimdiki Telekom binasının bulunduğu yerdeydi. Sonradan oluşturulduğu ve uzak olduğu için en az popülaritesi olan sahaydı.   

         1966 Yılına Ait Hava Fotoğrafında Vitrin Sahaları. Numaralar Üstteki Metindeki Gibidir.

                    2016 Yılına Ait Hava Fotoğrafında 1966 Yılındaki Vitrin Sahaların Yerleri.

2016 yılının hava fotoğraflarında görüldüğü gibi bugün ne küçük ne de büyük arsaların hiç biri yoktur. 1960 lı yıllarda Yeldeğirmeni’nde 2.000 kişi yaşarken, oyun sahası olan boş sokakların dışında 12 arsa bulunurdu. Bugün 20.000 nüfus yaşarken, arabalarla dolu sokaklar dâhil bir aralık bile yok. Ben gerek küçük arsaların gerekse büyük sahaların hepsinde oranın çocuklarına yakın sayıda oynamışımdır. Ama bizim sokağın küçük arsası Hazine Arsaları idi. Futbol oynamaktan keyif aldığım saha ise İbrahimağa sahasıydı. 5-10 arkadaş gider, gerek kendi aramızda gerekse oraya gelenlerle birlikte akşama kadar 2-3 maç yapardık. Yoruldukça doğal çayırında yatar dinlenir tekrar oynardık.

Yazıyı küçük bir anı ile bitirmek istiyorum.
Yukarıdaki sahalardan birçok ünlü ünsüz futbolcu yetişmiştir. Beşiktaşta kalecilik yapan Şükrü onlardan biridir. 1970 li yıllardı. Bir akşam Şükrü, kardeşim Nihat ve Ben Mühürdarda daha önce Set Kafetarya olan Turgut’un Yerinde oturmuştuk. Masaya servis yapılırken, Şükrü Yeldeğirmeni’ne taşındıkları ilk günü anlatmaya başlamıştı. Çevreyi gezmek istemiş. Tren Yolu Arsasına gelmiş, kaldırıma oturup sahada oynayan yaşıtı çocukları seyretmeye başlamış. ‘Bir çocuğu çok beğenmiştim. Herhalde bu çocuk semtten çıkacak ünlü futbolcu olur.’ Diye düşünmüştüm demişti. Bir yandan Onu dinliyor, diğer yandan kadehleri dolduruyorduk. Şükrü, sözüne devamla ‘O çocuk sendin Arif’. Demişti. Şaşırmıştım ama keyiflenmiştim doğrusu.
Anlattığı günkü ortamdakilerden çıkan ünlü futbolcu o gün seyirci olan kendisi olmuştu. 
Semtlilerin semt anıları semtlerin hafızasıdır.
ARİF ATILGAN NİSAN 2016
    




5 yorum: