KUMLAR
VE ÇAKILLAR
Arif Atılgan
Geçtiğimiz günlerde
okuduğum bir gazete haberinde, Trakya’da yapılan 3. Havaalanı için Karadeniz’den kum temin edileceği yazıyordu. Havaalanı inşaatında drenaj ve
filtre amaçlı kullanılacak olan kumlar 5 adet Deniz Kumu Ocağından elde edileceklermiş.
Bu ocakların ikisi Çatalca Celepköyde diğerleri Çatalca Ormanlı Köyü,
Arnavutköy Balaban ve Yeniköylerde olacakmış. Kıyıdan 1 Km uzaklıktaki
ocakların her biri 20 hektarlık bir alanı kaplayacakmış. Toplamı 100 hektar olan
sahaların her birinden yılda 1 milyon ton yani 828.500 m3, beşinden yılda 5
milyon ton yani 4 milyon m3 ü aşkın kum üretilecekmiş. Proje süresi 5 yıl olduğuna göre
toplam 25 milyon ton yani 20 milyon m3 ü aşkın kumun denizden inşaat sahasına
taşınacağı belli olmaktadır. Yapılacak işin detayları da, anlatılan konu da beni
olumsuz anlamda çok etkiledi.
Projenin Şeması
1970 li yıllarda mimarlık
yanında inşaatçılık da yapıyordum. O yılların inşaatçılarının en beğendiği
çakıl-kum Karadeniz’de Podima açıklarından çıkarılan cinsti. Ancak kısa sürede Podima’da
çakıl kalmamıştı. Bu sefer Marmara denizine yüklenilmişti. Herkesin gözünün önünde
denize açılan kum-çakıl tekneleri vinçlerle denizden çıkardıkları kum-çakılı
deniz kıyısındaki depolarına getiriyorlardı. Malzemeler oralardan da inşaatlara
gönderiliyordu. Hep düşünürdüm bunun sonu ne zaman gelecek diye. Nitekim bir
süre sonra Marmara’da kum-çakıl bitmişti ki gelen malzemenin içinde bol
miktarda midye kabuğu vs çıkmaya başlamıştı. Denizin, doğanın kendi ürettiği
kum çakıl tüketiliyordu.
Podima Çakılı
1980 lerde kıyılar
doldurulmaya başlandığında bu konu daha da fazla canımı sıkmaya başlamıştı. 2004 yılında bu konuyla ilgili http://atilganblog.blogspot.com.tr/2015/10/sahillerin-doldurulmasi-asagdakisatrlar.html yazısını yazmıştım. İlk
önce Kadıköy’de başlanan kıyı dolgu çalışması daha sonra İstanbul’un, Marmara’nın ve Türkiye’nin birçok kıyısında
yapılmaya devam etmişti. Çok bakımdan yanlış bir uygulama olan kıyıların
doldurulup alan elde edilmesi işi için doğanın milyonlarca yılda ürettiği kum-çakıl
hoyratça yok ediliyordu.
Sonraki yıllarda beton
fabrikalarında kullanılan agreganın taştan üretildiğini öğrendiğimde doğadaki
kum-çakılın artık tüketilmemesine sevinmiştim. Ancak tüketim miktarı artınca aynı
tehlikenin doğal malzeme olan taş için de geçerli olduğunu bilmek gerekir.
Günümüzde, dikkatsiz kullanıldığından
oldukça azaldığı görülen doğal malzemelerin artık tüketilmemeleri gerekir.
Onların yerine geçecek malzemeler üretilmelidir. Örneğin: Kum-çakıl yerine Kentsel
Dönüşüm amacıyla yıkılan binaların molozları değerlendirilebilinir sanırım. Kaba
malzemeler ufalanarak yeni bir ürün elde edilebilinir. Hele drenaj filtre gibi
amaçlar için bu şekilde elde edilen malzeme çok rahat kum-çakıl yerine
kullanılabilinir.
Bu konuda Dubai de
yapılanlar örnek gösteriliyor. Dubai’de yapılan uygulamada bir yerden çekilen
kum başka bir yerde yine denizde kullanılmış. 3. Havaalanında denizden
çekilecek kum, karada kullanılacaktır. Drenaj amaçlı olduğundan zemin altında
tamamen yok olacaktır. Ayrıca başka yerlerde yapılanlar kesinlikle doğrumudur?
Doğadaki iri kayalar
çatlaklarına giren suların donarak hacimlerinin genişlemesiyle veya başka doğa
olaylarıyla parçalanmaktadırlar. Küçük kayalar rüzgar, yağmur etkisiyle
ufalanarak çakıl-kumları oluşturmaktadırlar. Ancak bu olay milyonlarca yılda
olur. Doğada bu kadar uzun sürede gerçekleşen kum-çakılın korunması gerekmez
mi?
Denizlerde,
akarsularda, çöllerde bulunan kum-çakıla hiç değilse bundan sonra değeri verilmelidir.
Bugüne kadar büyük bir değer bilmezlikle hoyratça harcanan kum-çakılın kıymeti
bilinmelidir. 50 yıl önceki kıyılarımızla bugünkü kıyılarımızın fotoğrafları
karşılaştırıldığında kaybolan kumluk çakıllık plajlarımızın miktarının fazlalığı
görülmektedir.
Bodrum’da Sedir
Adasının Kleopatra Plajındaki kumsalın çok değerli kumunu korumak için alınan
sıkı önlemleri gördüğümde şaşırmış ama mutlu olmuştum. Kleopatra Plajında kumsala
basılmıyor. Sadece denize giriliyor. Plajdan çıkarken denizdeki kumlardan üzerinizde
kalma ihtimali olanlar için de kesinlikle duş alınıyor.
Podima’nın kalan
çakılları günümüzde dekorasyon amaçlı kullanılmaktadır. Tüketimin artmamasını
dilerim. Gerek denizlerimizde gerekse akarsularımızda hızla tüketildiği için
azalan kum-çakılları bir gün Kleopatra Plajındaki gibi korumak gerekmez umarım.
ARİF ATILGAN EKİM 2015
Dağları eritiyorlar Arif Bey dağları. Antalya - İsanbul arası gelirken bir kaç yıldır Sakarya bölgesinde, üstelik de yemyeşil dağların, bir bakıyorum yarısı yok. Evet, dağın yarısı gitmiş, yarım koni kalmış.O dağlarla beraber oradaki canlılar gitmiş, yarın bir gün seller olacak, umurlarında mı?
YanıtlaSilSonra sellerin sebebi merak ediliyor Tülay Hanım. Eski eserler kadar doğa da korunmalı artık.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilMerhaba Arif Bey annem ve babam Zonguldak'ta olduğu için sık sık oraya gider gelirim ve her gidişimde Zonguldak ve Ereğli arası yol kenarındaki kayalık alanların ve tepelerin eritildiğini görmekteyim...yol kenarları onlardan oluşturulmuş mıcır dağları ile dolu...hemen yol kenarındada sistem kurulmuş...arkadan topla önde işle ve yerinde kullan....hele şu son seçim sonuçları ile ''ülkemiz çok uzun zamanla o da izin verilirse onarılacak ve biz bunlarla uğraşırken dünya alıp yürüyecek....avrupa ve amerikanın osmanlı çöküş sürecinden sonra yaptığı ikinci ağır darbesi....birleşemeyip ince hesaplar peşinde koşan herkese otursun bir düşünsün derim ben..ama gerçekten düşünsün...
YanıtlaSilGeçenlerde bir yakınım 'Sen her tarafta sokak çeşmeleri varken, bu yapılaşma hızlanırsa suyu parayla alacağız' diyordun. Haklı çıktın. Sonraki yıllarda da da 'Bir gün temiz havayı konserve kutusunda satacaklar kentlilere' demiştin. O da olurmu yoksa? diye anımsatmıştı söylediklerimi. Maalesef gidişat iyi değil.
YanıtlaSil