25 Kasım 2014 Salı


TAKSİM TOPLANTILARI
Arif Atılgan
Taksim Toplantıları 1977 yılında başlamış. Taksimdeki bir otelin salonunda yapıldığı için Taksim Toplantıları adı konmuş. Ülkenin konularının konuşulup tartışıldığı toplantılarda konusunda dönemin önde gelen isimlerinden biri konuşmacı olarak davet ediliyor. O konuşmacı ilgili olduğu konuyu anlatıyor, daha sonra da kendisine sorular soruluyor. Toplantıya katılanların sayısı sınırlı sabit olup başka kişi katılamıyor. Ülke Entelijiyansının toplantısı olarak lakap yakıştırılan kapalı toplantılara medya katılamıyor. Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Turgut Özal, George Papandreou bu toplantılarda konuşan isimlerden bazılarıdır.

Sanırım bir süre ara verilen bu toplantılara 21 Kasım 2014 akşamı Pangaltı’da bir otelin salonunda yeniden başlandı. 200 civarında kişinin katıldığı bu toplantıya ben de davetli idim. Doğrusu adımın nerden, nasıl bulunup katılımcı listesine alındığımı öğrenemedim.

Konuşmacı Kemal Kılıçdaroğlu idi. Kemal Bey o akşam bana daha önce verdiği intibaın aksine daha sakin ve rahat bir insan olarak göründü. Konuşmasında Ülkenin sorunlarını 3 ana başlıkta topladı:

1- Ekonomi: Bu sorun için üniversitelere ve eğitime önem verilmesini, yetişen eğitimli kuşağın buluşlar yapmasını, Dünyada artık yeni buluş yapanların yaşam standartlarının yükselebileceğini savundu.
2- Dış İlişkiler: Ülkemizin gerek komşularıyla gerekse ABD ve AB ile ilişkilerinin sorunlu halde olduğunu, bu durum dolayısıyla zorluklar yaşadığımızı ifade etti.
3- Çözüm Süreci: Süreçte 3. Göz tartışmalarının doğru olmadığını, sorunu kendi içimizde çözmemiz gerektiğini söyledi.


Yaptığı tespitlere katılmamak mümkün değildir. Ancak her zamanki gibi tespit ve tespit üzerinden eleştiri yapmakla yetindi.

Toplantıda soru sormak için önceden isim yazdırılması gerekiyormuş. Ben daha çok konuşmaların gelişmesine göre soru sormayı veya fikrimi açıklamayı seven bir insan olduğum için soru soramadım. 

Ancak gerek Kemal Beyin konuşmasında gerekse soru soranların sorularında hiç değinilmeyen konunun Kentsel Dönüşüm olması ilgimi çekti. Hâlbuki Ülkede her taraf şantiyeye dönmüş ve ekonominin lokomotifi inşaat sektörü olmuştu. Üstelik sektörün devamının bütün sırrının imar rantı olduğu belli iken bu konuya kimsenin değinmemesi ilginç olduğu kadar beni endişelendirdi de. Zira durumdan herkesin mutlu olduğu belli oluyordu. Kentsel Dönüşüm konusu iktidarın eleştirileceği en önemli konuların başında gelmektedir.

Toplantının düzenleyicilerine de eleştirim olacak. Soru soranların önemli kısmı partili idi. Dolayısıyla toplantı partinin toplantısı gibi oldu. Bazı partililer gerek sorularıyla gerek davranışlarıyla parti ileri gelenlerine kendilerini belli etmek gayretinde idiler. Bu durumdan benim gibi herhangi bir parti üyesi olmayanların sıkıldıkları bilinmelidir.

Eğer bütün toplantılarda bu davranışlar devam edecekse bundan sonrakilere katılmama düşüncesinde olduğumu belirtmek isterim.

Toplantı sonrası CHP lilerin parti dışındakilerde bıraktığı izlenimi yazmalıyım. Genel Başkanın ‘Her CHP li iktidara talip olmalı’ anlamındaki uyarısına rağmen CHP li üyeler iktidara taliplik duygusunda değiller gibi. Aksine alacakları yüzde 20-30 arasındaki oyu kabullenmişler. Bu ortamda kendilerinin bir yere gelmesi gayreti içersindeler. Yani partinin dolayısıyla ülkenin başarısından çok kendilerini düşünmekteler. Dost acı söyler. Seçimlere kadar kendi kendilerine özeleştiri yapmalılar.

Kemal Kılıçdaroğlu’na İsmet İnönü’nün ‘Ortanın Solu’, Bülent Ecevit’in ‘Demokratik Sol’ kavramlarıyla tarz oluşturduklarını ve kitleleri peşlerinden sürüklediklerini anımsatmak isterim. CHP nin, Ülkemizin mutluluğu için önerilerinin bütününü oluşturan programla tarzını oluşturması gerekir. Sadece eleştiri yetmemektedir.

Bir yere gittiğimde biraz erken davranıp çevrede küçük bir tur atmayı severim. Toplantının yapıldığı otelin yakınına geldiğimde de aynı şeyi yaptım. Otelin 3-5 bina aşağısında 1970 li ve 1980 li yıllarda İstanbul’un Reinası olan Gala Kulübün bulunduğu pasajı gördüm. 10-15MT derinlikte dikdörtgen şeklindeki Pasaj ileri çıkarılan vitrinlerle daraltılmış gibi geldi. Bodrum kattaki Kulübe inen merdivenlerin bulunduğu kapıda başka bir mekânın ismi yazıyordu. Gala Kulübün adına bugün internette bile rastlanmıyor. Tuhaf oldum.

Toplantı sonrası yetkililerden birine ‘toplantıyı internet ortamında yazabilir miyim?’ diye sordum. Yazabileceğimi söyledi. Ancak yine de Toplantının geleneğine ve CHP ye saygımdan dolayı konuşmaların partiye özel olanlarını yazmamayı uygun buluyorum. 
ARİF ATILGAN MİMDAP KASIM 2014

    

4 yorum:

  1. Acaba partiye mi yazilsan diyorum.:)))))))))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanlış anlaşılmasın. Ben artık herhangi bir partiye üye olmak istemiyorum. Bu şekilde her tarafa rahatlıkla eleştiri ve iltifat yapabilir olmak istiyorum. Sanırım topluma daha yararlı olurum.

      Sil
    2. Ne yani,Istanbul milletvekili olsan fena mi olur Istanbullular icin.

      Sil