7 Ekim 2014 Salı


Kent Mektupları



FENERBAHÇE STADI - 1
Arif Atılgan
1800 lü yılların sonlarında Silahtarağa Sahası, 1900 lü yılların başlarında Papazın Çayırı, 1909-1915 yılları arasında Union Clup Sahası, 1915-1929 yılları arasında İttihat Spor Sahası, 1929 da Fenerbahçe Stadı ve 2006 da Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı adlarını almış olan tesisin tarihi geçmişi 1908 yılından başlamaktadır. O yıllarda Kadıköy’de, Müslüman Türklere yasak olan futbolu Modalı İngiliz ve Rum gençleri oynamaktadırlar. Ancak 1908 yılında Şehremini Operatör Cemil Topuzlu’nun verdiği bir davette konuşan Modalı İngilizlerden Reji Whittall semtte bir futbol sahası ihtiyacı olduğunu belirtir. Benimsenen bu fikir üzerine ertesi gün bu kişiler ile Fenerbahçe Başkanı Ziya Songülen, Maruf Rıfat Bey, birkaç İngiliz bir toplantı yaparak saha için en uygun yerin hazineye ait olan Papazın Çayırı olduğuna karar verirler. Konu Başkâtip Cevat Bey aracılığı ile Padişah 2. Abdülhamid’e açılır. Önce bu isteği ret eden 2. Abdülhamid daha sonra kabul eder. Saha yıllığı 30 Altın Lira kira ile İngilizlere ait olan Union Clup’e 20 yıllığına kiralanır. Derhal İngiltere’den çim getirilerek sahaya ekilir, 100 kişilik bir tribün inşa edilir.  Union Club isimli saha resmen 17 Ocak 1909 tarihinde FB-GS maçı ile açılır ve bu maçın sonucu GS 2- FB 0 olur.


1914 yılında başlayan 1. Dünya savaşında Osmanlı Almanya ile dost,  İngilizlerle ise düşman konumundadır. Bu durumda İngilizler Union Clup Sahasıyla ilgilenmezler. 1915 yılında sahipsiz kalan Union Clup tesislerine İttihatçılar el koyar. Sahanın adı İttihat Spor Sahası olur. İttihat Sporun takımı ise Altınordudur. Dolayısıyla sahanın kullanıcısı Altınordu Takımı olmuştur. Cumhuriyetten sonra İttihat Ve Terakki Fırkası tarihe karışmış ancak takımı Altınordu devam etmektedir. Saha da onlara aittir.

Raşit Aydınoğlu isimli kişi 1921 yılında İttihat Spor isimli kulübü yeniden kurmuştu. Fenerbahçelilerin ‘şu stadı sat’ ısrarlarına aldırmıyor ve asla satmaya yanaşmıyordu. Bu duruma zamanın Fenerbahçeli Maliye Bakanı Şükrü Saraçoğlu çare bulur. ‘Aynı semtte iki takım varsa bu takımlardan üye sayısı fazla olan faaliyetini sürdürebilir’ şeklinde meclisten tek maddelik bir yasa çıkarttırır. Dolayısıyla üye sayısı fazla olan Fenerbahçe faaliyetine devam edecek, Milli Emlake devredilecek olan İttihat Spor Kulübü faaliyetine devam edemeyecekti. İttihat Sporun takımı Altınordu ise ortada kalacaktı. Bu olay bir kırılma noktasıdır. Eğer Fenerbahçe’nin güçlü lobisi olmasa belki de bugün Kadıköy’ün takımı Fenerbahçe değil o yıllarda Galatasaraylıların kardeş kulübü olan Altınordu olacaktı. Forma renkleri kırmızı-mavi olan Altınordu takımı bugün 2. Amatör kümede oynamaktadır.

1921 yılında Taksim Kışlası stat olarak kullanılmaya başlayınca Fenerbahçe Stadı önemini kaybeder. 1929 yılında Milli Emlak sahayı Fenerbahçe’ye kiralar. 25 Ekim 1929 da bir spor bayramı ile açılan Stadın adı Fenerbahçe Stadı olur. Önce altı beton üstü ahşap 2000 kişilik tribün yapılır. Sonra karşısına 1500 kişilik ikinci tribün inşa edilir. Stat 13 Mayıs 1932 tarihinde Vali Muhittin Üstündağ’ın katıldığı bir törenle açılır.


 5/6 Haziran 1932 gecesi Fenerbahçe’nin Kuşdilindeki Lokali yanmıştır. Daha sonra Maliye Vekâleti’nin 6 Temmuz 1932 tarih 1213 sayılı önerisi ile Milli Emlak sahayı Fenerbahçe Kulübüne 9000TL(1000 Reşat Altını) bedele, 10 ay taksitle satmıştır. Bu miktarın 500 TL si Atamız tarafından verilmiştir. 27 Mayıs 1933 de Stat resmen Fenerbahçe’nin malı olmuştur. Bu şekilde Fenerbahçe Ülkede ilk mülk sahibi olan kulüp olmuştur. Bütün bu işlemlerin gerçekleşmesinde o sıralarda Adliye Vekili olan Şükrü Saraçoğlu’nun büyük etkisi bulunmaktadır.

Şükrü Saraçoğlu cumhuriyetin tek partili döneminde etkili bir devlet adamı idi. Bu dönemde 1934-1950 yılları arasında 16 yıl kesintisiz Fenerbahçe’nin başkanlığını yapmış, sadece 1950-1951 döneminde kısa bir süre kulübe ekonomik olarak devamlı destek veren Ali Muhittin Hacı Bekir başkan olmuştur. O yıldan sonra artık yeni dönemin etkin kişileri Fenerbahçe’de göreve gelecektir.

2. Dünya savaşı sonrası (1939-1945) 1947 de Dolmabahçe’de Mithat Paşa Stadı inşa edilir. Futbol popüler olmuştur.1948 de Fenerbahçe Stadı büyültülmek istenir, eşya piyangosu düzenlenir. 27 basamaklı 7.000 kişilik kale arkasındaki tribün yapılır. Ardından Kapalı Tribün karşısına 18.000 kişilik beton tribün yapılır.13 Şubat 1949 da Vali Lütfü Kırdar tarafından açılış yapılır. Avusturya’nın Wacker takımıyla oynanır FB maçı 4-2 kazanır.  Ancak borçlar ödenmez, banka 17 Ocak 1951 de stadı 760.000TL değer biçerek icradan satılığa çıkarır. Kulübün idarecilerinden Rüştü Dağlaroğlu’nun gayretleri ile borçlar bir şekilde halledilir ve 28 Haziran 1952 tarihinde stat tekrar Fenerbahçe’nin hizmetine girer.


 23 Ocak 1960 da Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes’in Başbakan olduğu dönemde stadın büyültülmesi çalışmalarına başlanır. Ancak 27 Mayıs 1960 tarihinde ihtilal olur ve bu faaliyet yarım kalır.

1962 de stat 70 yıllığına Fenerbahçe’ye kullanma hakkı verilerek Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne devredilir.1965 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü stadı yıkar ve yenisini inşa etmeye başlar. 17 yıl süren inşaat sonrası 19 Eylül 1982 de stat Fenerbahçe –Altay maçı ile açılır. Bu olayda Fenerbahçe Kulübü stadın mülkünü Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğüne devretmiş dolayısıyla inşaatın yapımını da onlara yüklemiştir. Öte yandan uzun süre stadı kiralayarak tesisin sahipliğini de devam ettirmeyi başarmıştır. Ancak bana göre 36 dönüm arsa içersindeki stadın mülkünün devri çok doğru değildir. Eski statta kaleler deniz ve demiryolu tarafında iken yeni statta Kurbağalıdere ve Okul tarafında olmuşlardır. Ancak seyirciler yeni statta kolonların önlerine gelmesi dolayısıyla rahat maç seyredememektedirler.

1998 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü ile üç büyük kulüp arasında yapılan genel bir protokolle statları kendilerine 49 yıllığına kiralanmıştır. 


1999 yılından sonra yeni bir döneme giren Fenerbahçe’de stadın komple yenilenmesi için karar alınır. Karar sonrası, önce 1999-2000 sezonunda Kurbağalıdere tarafındaki açık tribün yıkılıp yerine Migros’un sponsorluğunda yenisi yapılır. 2000-2001 sezonuna yetişen stat Fenerbahçe- İstanbulspor maçı ile açıldığında 30.000 kişilik olmuştur.

Aynı sezon Okul tarafındaki açık tribün de yıkılır burası da Telsimin sponsorluğunda inşa edilir. 6 Mayıs 2001 de FB nin 2-1 galip geldiği FB-GS maçı ile açılan stat 42.000 kişilik olmuştur. Bu arada Şubat 2009 dan sonra tribünün adı Telekom olarak değiştirilmiştir.

Maraton tribünü ise 2001 de yıkılıp yeniden inşa edilir ve 16 Şubat 2002 tarihinde yine FB nin 2-1 galip geldiği FB-GS maçı ile stat 50.000 kişilik olarak açılır.

Son olarak Mart 2005 de Numaralı Tribün yıkılıp yeniden inşa edilir ve son Fenerium Tribünü ile Nisan 2006 tarihinde stat 50.530 kişilik kapasite ile açılır.


2000 li yıllardaki bu safhalara bakarsak, Fenerbahçe mülkü kendisinde olmayan stadı yeniden inşa ettirmiştir. Ancak işin önemli kısmını sponsorlarla gerçekleştirdiği için üzerine fazla bir yük gelmemiştir.

Tahminimce, stadı tek tek tribünleri yıkarak yeniden inşa etmek yöntemi önceden planlanmıştı. Zira tesisin tamamını yıkıp sıfırdan yeni bir stat yapma yoluna gidilse idi, tesis ortadan kalkacak mülk arsa haline girecekti. Eğer kira mukavelesi tesis ile ilgili ise tesis ortadan kalkmış olacağından belki de o zaman kira mukavelesi geçersiz olabilecekti. Halbuki bu şekilde Kulüp, Stadı tadilat projeleri ile yenilemiş oluyordu. Fenerbahçe kulübü akıllı bir iş yapmıştı bence.

20 Mayıs 2009 da Fenerbahçe Stadında 2008-2009 sezonu UEFA Kupası finali Shaktar Donetsk- Werder Bremen (2-1) arasında oynandı.

20 Mayıs 2011 de statta 50.000 kadın seyirci Fenerbahçe’nin maçını seyrederken dünyada ilk defa böyle bir olay yaşanıyordu. 36 Dönüm alan içersinde bulunan statta futbol sahası 105/68MT ölçülerinde olup özel seyirciler için 100 WİB locası bulunmaktadır.

Özellikle ev sahibi takım açısından baktığımda, stadın iç mekânını beğenirim. Ancak dış görünüşünün bir stattan çok alış veriş merkezine benzemesini yadırgarım doğrusu.

Ben Fenerbahçeliyim. Dolayısıyla Fenerbahçe ile ilgili bir konuyu tek yazı ile geçmeyeceğim. Gelecek yazıda da konuya devam edeceğim.

ARİF ATILGAN MİMDAP KASIM 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder