Mimarlara Mektuplarım
Dereler ve Derelerden Bir Bölüm
Dereler ve Derelerden Bir Bölüm
Küçük
havzaların sularını toplayan, genellikle sığ yataklı ve boyları da fazla uzun
olmayan akarsulara dere denilmektedir. Bir arazideki en düşük kottaki
noktaların birleşmesi ile meydana gelen çizginin etrafındaki yatay alan ise
dere yatağı olarak bilinmektedir. Dere yatakları, tüm arazinin yağmur, kar ve
diğer sularını içine alarak onların o bölgedeki en düşük kotta bulunan deniz, göl,
gölet gibi geniş su birikintilerine akabilmelerini sağlar.
Dere ve dere yataklarında doğayı
doğallığından uzaklaştırmamak için önemsenmesi gereken konuları şöyle
sıralayabiliriz:
- Dere yatakları taşma alanları ile birlikte
düşünülmeli ve değiştirilmemelidir. Bu durumlarda değiştirilmiş yatağındaki
akarsu tekrar kendi yatağına dönmek isteyecektir.
- Derelerin etrafı araziden gelen suları
yatağına kavuşturmak için açık olmalıdır. Aksi takdirde deredeki doğal yatağa
akmak isteyen sular engellenmiş olacaktır.
- Derelerin üzerini kapatmamak gerekir. Üzeri
kapatılan dereler dolduğunda su taşma özgürlüğünü kaybedecektir.
- Derelerin yatağı betonlanmamalıdır. Bu
durumda su toprak tarafından emilemez ve tamamen zemin üzerinde kalır.
Yani genel prensip, doğaya müdahale etmemek
ve onun doğal durumuna uyum sağlayabilmek olmalıdır. Halbuki 1980’li yıllardan
itibaren “ıslah” adı altında üzerleri kapatılarak dereler geniş kanalizasyonlar
haline getirilmişlerdir. Son yıllarda kentlerimizde oluşmakta olan sel
felaketleri ile adeta tüm bu yapılanların cezası çekilmektedir.
Bu anlamda örnek olarak İstanbul’un Anadolu yakasında
yer alan, Haydarpaşa-Pendik arasındaki dereleri incelemekte yarar vardır. Zira
diğer derelerin de bunlardan fazlaca farklı olmadığı bilinmektedir.
1. Haydarpaşa Deresi: Koşuyolu tarafından
gelir, Et-Balık Kurumu yanından denize akar. Muhtemelen yolda Karacaahmet’ten
gelen Seyid Ahmet Deresi’ni de bünyesine alır. Koşuyolu’ndan denize kadar olan
önemli bir bölümünün üzeri yüz yıl öncesi tonoz yapı sistemi ile kapanmıştır. Bugün
yeni inşa edilen Marmaray hattı bu dereyi kesmektedir.
Haydarpaşa Deresi Tonozu
2. Kurbağalıdere: Kalamış sahilinden denize
akan bu dere üzeri açık olan az sayıda derelerden biridir. Ancak
Kurbağalıdere’ye uzun zamandır kanalizasyonların bağlanması bu derenin adının bu
anlamda kullanılmasına da neden olmuştur. Etrafının duvar olması, tabanının
beton olması gibi yanlışlıklar yapılmıştır.
Kurbağalıdere
3. Kördere: Kızıltoprak’ta Recep Peker
Caddesi ile Bağdat Caddesi arasında kendi adıyla anılan sokaktan Kurbağalıdere’ye
akmakta imiş. Bugün ortada görünmemektedir.
4. Turşucu Deresi: Şenesenevler bölgesinde
bulunan bu dere artık yer üstünde görülmemektedir. Tamamen yeraltında kalmış
olan dere, yakın tarihte patlamış ve Şenesenevler’de bir apartmanın birinci
katına kadar su basmasına sebep olmuştu.
5. Çamaşırcı Deresi: Bostancı’da denize akan bu
derede de Kurbağalıdere’de yapılan yanlışlıklar yapılmıştır; ancak üzeri açık
derelerden biridir.
6. Altıntepe Deresi: Altıntepe’de zaman zaman
binaların, zaman zaman da yolların altında kalarak sahile kadar gelir ve sadece
denize akarken görülür.
7. Küçükyalı Deresi: Küçükyalı’da üzerinden
ana cadde geçmektedir. Bu dere sadece denize akarken görülebilmektedir.
8. Karayolları Tesisleri yanından akan dere: Bu
dere de sadece denize akarken görülebilir.
9. Büyükyalı Deresi (Çobanlar Deresi): İdealtepe’de
akan bu derenin de son yıllarda yatağı değiştirilmiş, yer yer üzeri kapatılmış,
kenarlarında duvar yapılmış, zemini betonlanmıştır. Ayrıca yıllardır dere
yatağında bulunduğu için imar verilmeyen parsellere de artık dere yatağında
bulunmadıkları için olsa gerek imar verilmiştir.
10. Maltepe Deresi: Tamamen cadde ve
sokakların altında bulunan bu dere sadece denize dökülürken görülebilmektedir. Taşma
olayları vardır.
11. Huzurevi Deresi (Kör Dere): E-5
Karayolunun üst tarafındaki Maltepe Huzurevi’nin bulunduğu bölgeden akar, muhtemelen
Esenyurt Deresi ile birleşerek denize kavuşur.
12. Esenyurt Deresi: Minibüs Caddesi’nin üst
tarafında üzeri açıktır. Ancak binaların arasından kendine yol bulmaya çalışır.
13. Tekel Evleri (Bülbül) Deresi: Minibüs
Caddesi’nin üst tarafında üzeri açık bir şekilde binaların arasından akar, aşağı
kısımda Tugay Deresi ile birleşerek denize akar.
14. Tugay Deresi (Cevizlidere): Tugay Yolunun
alt tarafından akar. Önemli bir bölümünün üzeri açıktır.
15. Rahmanlar (Savaklar) Deresi: Sahildeki askeri
tesislerin yan tarafından denize akarken görülebilir.
16. Yunus Çimento (Çavuşoğlu) Deresi: Bu dere
de denize akarken görülebilir.
17. Pendik Veteriner Okulu Deresi: Denize
akarken görülebilir.
18. Pendik Kemikli Dere: En uzun derelerden
biri olduğu yazılsa da cadde altlarında bulunur ve ancak denize akarken
görülebilir. Taşma olayları vardır.
Kabaca
oluşturduğum bu küçük araştırmada görüldüğü gibi, 18 dereden sadece
Kurbağalıdere ve Çamaşırcı Deresi baştan sona üzeri açık olarak akmaktadır. Diğerlerinin
ise bazılarının yer yer, bazılarının tamamen üzerleri kapatılmış durumda aktığı
tespit edilebilmektedir. Ancak hepsinde yazının baş tarafında bahsedilen
yanlışlıkların yapıldığı görülmektedir.
Dolayısıyla kentte yeterli yağmursuyu
kanallarının da yapılmadığı düşünülürse, son yıllarda sık görülen sel
baskınlarını sadece çok yağışa bağlamanın işin kolayına kaçmak olduğu belli
olmaktadır.
Bu derelerin çoğunu şırıl şırıl aktığı
halleriyle anımsayabiliyorum. Örneğin: Kurbağalıdere’nin kıyısında balıkçıların
ağlarını ve ıstakoz sepetlerini kuruttuklarını, yine bu derenin Fenerbahçe
Stadı hizalarından sonrasının berrak su olarak aktığını söyleyebilirim. Haydarpaşa
Deresi’nin Koşuyolu’ndaki bölümü, Küçükyalı Deresi, Büyükyalı Deresi, Maltepe
Deresi, Tugay Deresi, Pendik Deresi ve diğerleri 1970’li yıllarda bile
görülebilmekteydi. İstanbul’un çeşitli semtlerinde bulunan dere ismindeki cadde
ve sokakların altında bir zamanlar gerçekten akarsuların bulunduğu ve oralarda
yeşillikli su kenarlarının olduğu unutulmamalıdır.
Bu konunun önemsenmesi ve acilen kapsamlı bir
şekilde ele alınması gerekmektedir.
ARİF ATILGAN Mimarlara Mektup Şubat
2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder