İskeleler
KUZGUNCUK İSKELESİ
Kuzguncuk, Paşalimanı ile
Beylerbeyi arasında, Üsküdar İlçesine bağlı 3906 nüfuslu bir mahalledir. Yerleşim
alanı Boğaza inen vadi içerisindedir. Fetih yıllarında Fatih Sultan Mehmed ile
İstanbul’a gelen Kuzgun Baba isimli kişiden dolayı buraya Kuzguncuk denmiş.
1492 yılında İspanya ve
Portekiz’deki Yahudiler oralardan kovulur. Onları Osmanlı kabul eder.
İstanbul’da Eminönü civarında sur diplerine yerleşirler. 1597 yılında bu alana
Yenicami inşaatı başlayınca göç etmek zorunda kalırlar. Bu göç 1660 yılına
kadar sürmüştür. Önce Haliç içlerinde Hasköy, Balat, Kağıthane semtlerine
taşınırlar. Buralarda çıkan yangın sonrası Galata’ya, Galata’da veba salgını
olunca da Ortaköy ve Kuzguncuk Dağhamamı’na gitmişler. 1872 yılında Dağhamamı’nda
çıkan yangın sonrası da Yeldeğirmeni’ne göç etmişlerdir. Kuzguncuk'a daha sonraları Rumlar da
gelmiş ve burası gayrimüslimlerin yerleşimi olarak dikkat çekmiştir. Müslüman
vatandaşlar hepsinden sonra gelmişler.
Beylerbeyi tarafında
deniz kıyısındaki ahşap minareli Üryanizade Camii 1860 yılında yapılmıştır.
Kuzguncuk’ta Bet Nissim Sinagogu (1840), Bet Yaakov Sinagogu (1878), Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi (ilk inşa
1835, yeniden inşa 1861), Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi, Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi, Ayios Ioannis Rum
Ortodoks Mabedi bulunmaktadır. 1950 yılında
da Kuzguncuk Camisi inşa edilmiştir.
Kuzguncuk İskelesi…
1851 yılında daha önce var
olan kayık iskelesinin yerine ahşap vapur iskelesi inşa edilir.
1889 yılında Kirkor
Efendi tarafından iskelenin payandaları değiştirilmiş.
1894 büyük İstanbul
depremi iskele ve iskele binasında çatlaklar oluşturur. Bina güçlendirilir.
1913 yılında Şirket-i
Hayriye’nin mimarı Nafilyan tarafından yandaki yalıya bitişik bu günkü 2 katlı
kagir iskele binası yapılmış.
2011 yılında iskele kapatılır
ve İBB tarafından restorasyona başlanır.
2014 yılında restorasyon
biter. Üst katı Vapur Kafe haline getirilir. İnsanlar burada bir şeyler içerek
kitap okuma keyfi yaşayabilmektedir.
Kuzguncuk
İskelesinin tüm alanı 534.36 m2 dir. Açık alanı 309.99 m2, kapalı alanı ise
100.10 m2 dir. Yanaşma yerinin uzunluğu 14.60 metre, su derinliği 7.10 metre,
iskelenin sudan yüksekliği ise 1.50 metreyi bulmaktadır. İskele Galata Köprüsü’ne 2.85 mil (4.58 kilometre)
uzaklıktadır. Şirket vapurları bu mesafeyi 17 dakikada alırlar.
2000
öncesi idi. Arada bir eski arkadaşlar buluşurduk. Bir defasında Şehir
Hatları’nda çalışan Gazanfer Çağlar arkadaşım bu iskelenin üst katındaki
restorana götürmüştü bizi. Sevmiştim. Eski binaları severim.
1980’li yıllarda Kuzguncuk
sahilindeki İsmet Baba’ya giderdim. Önceleri erkek arkadaşlarımla, sonraları
eşimle…Zira 1950’lerden beri var olan bu mekan resmen mahalle meyhanesiydi. Az
sayıda aile için harem-selamlık düzeniyle oturulurdu. Hatta aileler iç tarafta
bekarlar deniz tarafındaydı. Sonraları restoran olarak kullanılmaya başlandı. O
zaman eşimle gitmeye başladım. Semtin iç taraflarına da girerdik. 1986-1988
yılları arasında Perihan Abla dizisi burada çekiliyordu. Açıkçası semti ünlü
yapmıştı bu dizi. 2002-2005 yılları arasında da Ekmek Teknesi dizisi çekilince
Kuzguncuk çok ünlü oldu.
Çok bahsedilmeyen ama buraya
özel olan Kuzguncuk Bostanı yerleşimin üst tarafındadır. Burada hem piknik
yerleri hem de insanların tarım yapabileceği minik parseller vardır.
Semtten yetişen ünlüler de
vardır. Ben sadece tanıdığım, arkadaşlık ettiğim birini yazayım. Uğur Yücel.
1970’li ve 1980’li yıllar...
Cengiz Bektaş ile Bir Etkinlikteyiz
2000’li yıllarda İnşaat Mühendisi bir arkadaşım burada eski bir evin sahiplerini tanıyordu. Ev sahipleri evi restore etmek istiyorlarmış. Bana “Beraber yapalım” demişti. Birkaç kere birlikte gittik. Ev sahiplerine ne, nasıl olacak anlattım. Sonra arkadaşımdan ses seda çıkmadı. Ben de unutmuştum ki ev sahipleri tarafından telefonla arandım. Arkadaşım yanlış şeyler yaptığı gibi işi de yarım bırakmış. Ev sahipleri işi ben yapıyormuşum gibi konuşunca “Benim haberim yok. Arkadaş belli ki beni ekip kendi yapmak istemiş. Siz de başınız derde girince mi arıyorsunuz beni?” dedim.
Kuzguncuk restore edilen eski
evleriyle hoş bir görüntü veriyor. Ama evlerin içinde yeme-içmeciler var.
Buraya can, kan, hayat veren aileler yok. Ben eski evleri severim.
Restorasyonda da eski halinin hissettirilmesini isterim. Yepyeni eski ev
yapılmamalı diye düşünürüm. Bu tip yerlerin gerçek mahalle hallerini de
bildiğim için buralarda pek dolaşmam.
Restorasyon var, restorasyon
var... Giderek her taraf “yeni” bir “eski” haline sokuluyor sanki
ARİF ATILGAN 2025 MAYIS.
https://atilganblog.blogspot.com/2025/05/iskeleler-kuzguncuk-iskelesi-kuzguncuk.html
https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kuzguncuk-i%CC%87skelesi%CC%87
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder