İSTANBULDA
BİR KENTLEŞME ÖYKÜSÜ
Arif Atılgan
Ortaokul eğitimimi
yaptığım şimdiki Kemal Atatürk Lisesinde öğrencilere tarihteki Kadıköy’ün
Sinemalarını anlatmıştım. Hocaları tarafından sunum sonrasında bana bir kitap
hediye edildi. Usta bir yazarımızın yazdığı kalın kitabı kısa sürede okudum.
Yazar 1960 lı yıllardan
2010 lu yıllara kadar İstanbul’daki kentleşmeyi gecekondu mahallelerindeki
yaşamla anlatmış. İstanbul’a gelmeler, mülkleri olmayan arazilerde arsa çevirip
gecekondu yapmalar, seyyar satıcılık, bazılarının inşaat başta olmak üzere başka
dallara atlamaları, kentlilere göre zor ama onlara göre köylerindekinden
konforlu bir yaşam. Gecekondu mahallelerinin sağ sol çatışmalarına alet
olmaları, bin bir zorlukla yaşadıkları yaşamda bazılarının ölmesi...
Sonunda hepsine Kentsel
Dönüşüm piyangosu vuruyor. Tapulu, tahsis belgeli, muhtar kâğıtlı gecekondu
arsalarına yüksek katlı binalar yapılıyor. Bir anda lüks konutlarda
oturuyorlar, bir zamanlar kendileri temizlikçilik yaparken kapıcıları, temizlikçileri
oluyor. Ancak ilginç olan, yaşamlarını ekonomik anlamda olumlu değiştirecek
yapılaşma için gecekonduları yıkılırken hemen hepsinin ağlamaları, üzülmeleri
oluyor. O evleri nasıl yaptıklarını, oralarda yaşadıklarını, köylerinden oraya
getirdikleri kendilerine özel Köylü-Kentli yaşam şeklini anımsıyorlar çünkü.
Solda Dönüşmüş Yerleşim, Sağda Dönüşmemiş Yerleşim. Sağdaki
Daha İnsani Değil mi?
Yazarın eksik bıraktığı
bir noktayı ben tamamlamak istiyorum. Oralarda yaşayanların büyük kısmı, yapılan
lüks binalarda yaşayamayacaklarını görmüş, yeni mülklerini satmış ve yaşam
alanlarını terk etmişlerdi.
Yazar konuyu köyden kente
gelenlerin tarafından ustalıkla anlatmış. O yıllarda kentte yaşayanların
tarafından bakıldığında ise onların asla arsa çevirmedikleri görülür. Kenttekiler
öteden beri ücretli çalışarak yaşamışlardı. Ticaret ile uğraşanlar da kentin
geleneksel iş alanlarında bulunmuşlardı. Yani yasal yaşamışlardı. Dolayısıyla
onların kent rantından diğerleri gibi pay almaları olanak dışıdır.
Yasalar çoğunlukla
yasal yaşamayanların çıkarları için düzenlenmiştir. Bu konuda da öyle. Çünkü:
Kırdan kente göç sanayicilere ucuz emek sağlamak için planlı olarak yaptırılmıştır.
Bu da gösteriyor ki Ülkede yasadışı yaşananlar aslında tesadüf değildir.
Bugün ise yeni
projelerin uygulandığı kentte tam bir karmaşa vardır. Eski kentlilerin yaşadığı
kent merkezleri hızla ticarileştiriliyor, sahiplerinin yaşayamayacağı alanlar
haline sokuluyor. Varoş denilen eski gecekondu semtleri de öyle. Sonuçta 30-40
yıl öncesine kadar İstanbul’da yaşayanlar giderek yerlerini yurtlarını terk etmek
zorunda kalıyorlar. Kentin içi ticaret-eğlence fonksiyonuna bürünüyor. Bu ‘Değişim
Acı Şurubu’ oralarda eskiden beri yaşayanlara, içine katılan ‘Evleriniz Değerleniyor
Şekeri’ ile tatlandırılarak içiriliyor. Kentin yüzlerce yıla uzanan hafızası
3-4 yılda yerle bir ediliyor.
Kırdan kente göç 1950
li yıllarda başlamış 1990 lı yıllara kadar neredeyse 50 yıl devam etmiş. Günümüzde
yaşanan değişimler ise dönüşüm ve canlandırma projeleriyle 3-5 yılda
gerçekleşiyor. Sanki kent yangından mal kaçırılıyormuş gibi yerli ve yabancı
yatırımcılara pazarlanıyor. Bu pazarlama içinse kentte yaşayanlar alelacele adeta
kent dışına kovalanıyor.
Varoşların yeni yapılan
sitelerden, kent merkezindeki yerleşimlerin de canlandırılmış olanlardan daha
insani olduğu görülmektedir. Deprem bahane edilerek kentin kimliği
değiştirilmektedir.
İyi pazarlanan İstanbul’a
talep çok fazladır. Bu sebepten de İstanbul İstanbullulardan koparılarak alınmaktadır.
Artık Yeni İstanbul adıyla anılması gereken bir kent haline gelmektedir tarihi
kentimiz. Yeni İstanbul’da mahalle, sokak, ev, aile kavramlarının düşünülmediği
belli olmaktadır. Sıranın diğer kentlere de geleceği bellidir.
Yakın gelecekte
insanlar yıllarca yaşadıkları yerlere geldiklerinde onları oralarda kimse
tanımayacak. Onlar da oraları hiç tanıyamayacaklar. Hâlbuki Kent Hafızası
toplumların köküdür. Kökü olmayan bitkiler vazolarda belli bir süre
yaşayabilirler. Toplumumuz da bu hale sokulmak isteniyor herhalde.
ARİF ATILGAN NİSAN 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder