Mimar Mektupları
AZINLIKÇI DEMOKRASİ
Arif Atılgan
Demokrasi kelimesi Yunanca
halk anlamına gelen Dimos ve iktidar anlamına gelen Kratos kelimelerinden
meydana gelmiş. Halkın iktidarı anlamında kullanılan demokrasi (dimokratia)
kelimesi ile halkın, halk için, halkın içinden, halk tarafından seçilmiş
kişiler tarafından idare edilmesi anlaşılmaktadır.
Eski Yunan Kentlerinde Milattan
Önceki zamanlarda görülen, doğrudan demokrasi olarak tarif edilen idare şekli
aslında ideal demokrasi şekli imiş. İnsanlar, kent içersindeki tiyatro binasında
toplanırlar ve kendileri ile ilgili kararları hep birlikte alırlarmış. Kentler kalabalıklaştıkça temsili demokrasi
denilen, halkın kendilerini temsil eden kişileri seçtikleri idare tarzı ortaya
çıkmış.
Daha sonraki yıllarda toplumlar,
bir sınıfın idaresi olan aristokrasi, birkaç kişinin idaresi olan oligarşi ve
tek kişinin idaresi olan monarşi gibi idare şekilleri ile de idare edilmişler. Tartışmasız
bir şekilde tüm yönetim modellerinin içersinde en doğrusunun demokrasi olduğunu
ifade etmek gerekmektedir. Demokrasi kendi içersinde çoğunlukçu ve çoğulcu
demokrasi olarak iki şekilde uygulanmıştır.
Çoğunlukçu demokrasi,
mutlak demokrasi olarak ta adlandırılmış olmakta, çoğunluğun haklarının geçerli
olduğu ve çoğunluğun yönetme hakkı olan bir idare tarzıdır.
Çoğulcu Demokrasi ise
azınlıkların da siyasi kültürel haklarının bulunduğunu ve bir gün onların da
çoğunluk olabilmelerini kabul eden bir idare tarzıdır.
21. Yüzyıla
girildiğinde Birleşmiş Milletlerin ‘Yerel Gündem 21’ eylem planı ile katılımcı
demokrasi adı verilen yeni bir kavram ortaya çıkarılmıştır. Buna göre insanlar
seçtikleri kişilerin karar süreçlerine katılmak durumundadırlar. Bu amaç için
de her belediyede STK temsilcilerinin katıldığı kent konseyleri kurulması
zorunluluğu getirilmiştir. Bu sistem her ne kadar amacına uygun
kullanılamamışsa da, ileride internetin de yardımı ile kullanılması durumunda, eski
Yunandaki eksiklikleri de düzeltilerek, gerçek doğrudan demokrasiye varmak
açısından önem taşımaktadır.
Ancak birçok toplulukta,
pratikte azınlıkçı demokrasi adının verilebileceği bir sistem yaşanmaktadır. En
küçük STK olan apartman yönetiminden en büyük STK olarak kabul edilebilecek
Dünyanın yönetimine kadar birçok yönetimlerdeki idare şeklinin, azınlıkçı
demokrasi olarak tanımlanabilecek bir idare şekli olduğu rahatlıkla görülebilmektedir.
Bu sistemde, idare edilecek kitlenin küçüklüğüne veya büyüklüğüne göre birkaç
kişi, gurup, kurum, ülke bir araya gelerek kendi çıkarları konusunda
anlaşmaktadırlar. Kitleleri etkileyebilme yetkilerine ve özelliklerine sahip olan
bu azınlık daha sonra seçimlere girildiğinde çoğunlukla istedikleri sonucu alabilmektedirler.
Seçim sonrasında ise seçim öncesindeki anlaşmaları gereği kendilerini
seçenlerin değil kendilerinin çıkarları için çalışma yapmaktadırlar.
Bu anlamda seçim
yapılacak topluluklarda, seçim öncesinde yukarıda tarif edilen görüşmelerin
yapılmaya başlandığı tespit edilebilir. Bazı durumlarda görülür ki yıllardır
kanlı bıçaklı olan kişiler, guruplar, kurumlar, ülkeler bir anda sarmaş dolaş
olmuşlardır. Seçimler yapılıp sarmaş dolaş olanların kazanımı ile
sonuçlandığında ise oy verenler kendileri için hayırlı olduğunu düşünerek mutlu
olurlar. Ancak zaman geçtikçe görülür ki, aslında aralarında anlaşan o azınlık
için her şey hayırlı olmuştur. Bir kaç ay önce eski bir devlet büyüğümüzün şu
anlamda bir açıklaması olmuştu: ABD yi Ortadoğu’da hangi ülkenin ne kadar
demokrat olduğu ilgilendirmez, o ülkenin ABD çıkarlarına ne kadar uygun olduğu
ilgilendirir.
Azınlıkçı Demokrasi
kitaplarda tarif edilmez. Ama diğer tariflerin hepsi bu idarenin uygulanması
için maskedir adeta.
Tarihte özellikle geçiş
dönemlerinde sistemlerin birbirine karıştığı görülebilmektedir. Örneğin: Aristokrasi
olduğu sanılırken oligarşi, oligarşi var sanılırken monarşi uygulandığı
zamanlar olabilmesi gibi. Pekâlâ, 21. Yüzyılda da bazı yerlerde çoğulcu
demokrasi var sanılıp azınlıkçı demokrasi uygulanıyor olamazmı? Teorisyenlerin
bu konunun da teorisini araştırmaları ve yazmaları doğru olur sanırım.
Böyle bir yazıyı neden
mimarlık medyamızdan bir siteye yazdığıma gelirsek.. Bütün seçimlerin
sonrasında kazanan azınlığın mutlu olması genellikle imar ve inşaat kazançları
ile sağlanmaktadır. İmar ve inşaat denilince ilk akla gelen meslek ise mimarlık
olmaktadır. Bu anlamda biz mimarlar kendi aramızda yaptığımız seçimlerin en
tartışmasız bir şekilde olabilmesi için özen göstermeliyiz diye düşünüyorum.
ARİF ATILGAN ARKİTERA
TEMMUZ 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder