20 Nisan 2025 Pazar

 İskeleler

KALAMIŞ VE KALAMIŞ İSKELESİ’NİN ÖYKÜSÜ

Kızıltoprak olarak anılan, eski adıyla Tuğlacıbaşı yeni adıyla Zühtü Paşa Mahallesi, kırmızı renkli toprağı sebebiyle tuğla fabrikalarının bulunduğu bir çevreymiş.

Kalamış bu mahallenin kıyısı oluyor. Bizans zamanında sazlık anlamında Kalamisia denirmiş. Kalamış adı oradan geliyor. Moda Burnu ile Fenerbahçe Yarımadası arasında kalan nefis kumsallı bir koydur burası.

                  1860 Tarihli Haritada Kurbağalıdere’nin Deltası Sazlık Alan.

Osmanlı zamanında Anadolu yakasına giden tek yol Bağdat Yoludur. Cumhuriyet dönemine kadar kamu aracı ile ulaşım olmadığı için çevresi bağ-bahçelikmiş. 1940’lı yıllarda tramvay ve otobüs çalışmasıyla yerleşim olmaya başlamış. 1872 de Pendik’e kadar tren çalışmaya başlıyor. İstasyonların çevresinde yerleşimler oluyor. 1880’lerin sonlarında kıyılara vapur çalışmaya başlar. İskelelerin çevresinde yerleşimler oluşur.

1888-1898 yıllarına ait bir haritada Kalamış İskelesi görünüyor. 1878 yılında göreve başlayan İdare-i Mahsusa zamanında Pendik’e kadar sefer yapılmaktadır. Sefer yapılan iskeleler arasında Kalamış İskelesi de vardır. Caddebostan ve Suadiye İskeleleri henüz yoktur. 

1888-1898 Tarihli Haritada Kalamış İskelesi

 1910 yılında Seyr-i Sefain İdaresi kurulmuş. İstanbul’un içindeki çeşitli kıyılara vapur seferleri başlamış. Bu yıllarda da Suadiye İskelesi henüz yoktur. Kalamış İskelesi vardır. 

Seyr-i Sefâin İdâresi Sefer Hututu [Hatları] Haritasında Kalamış İskelesi.

1933 de Akay İdaresi şehir hatlarını üzerine almış. Suadiye İskelesinin de devreye girdiği Anadolu yakasının bütün iskelelerine ve Adalara tarifeli seferler yapılmış. 

Akay İdaresi‘nin 1939 Tarihli Vapur Tarifesi Kapağında Tüm İskeleler Var.

1930’lu ve 1940’lı fotoğraflardan anladığımıza göre İskele önce (yaklaşık) 180 metre, sonra ucuna eklenen (yaklaşık) 30 metrelik ahşap eklentiyle (yaklaşık) 210 metre uzunlukta inşa edilmiştir. Kâgir olan orta kısımda Bekleme Salonu vardır. Ayrıca kâgir bölümün başlangıcında sandalla gelip giden yolcular için denize inen merdivenler bulunuyor. 

Kalamış İskelesi 1930’lar.

1966 yılındaki hava fotoğrafında (yaklaşık) 90 metre ahşap, (yaklaşık) 90 metre kâgir bölüm ve (yaklaşık) 70 metrelik ahşap bölümler var. İskele 250 metre olmuş. Lodos dalgalarının getirdiği kum ile denizin sığlaşması veya büyük gemilerin gelmeye başlaması sebebiyle uzatıldığını düşünebiliriz. Kâgir bölümde yine Bekleme Salonu ve merdivenler bulunuyor. Bu yıllarda vapur seferlerinin azaltılması planlandığından iskelenin üstü çay bahçesine kiralanıyor.

1970’li yıllarda kıyıların doldurulması başlıyor. İskelenin karadaki başlangıç noktasının yanına herkesin çok sevdiği Köhne isimli çay bahçesi yapılıyor.

1982 yılının hava fotoğrafında Kalamış Koyu doldurulmuş. Çekek yeri yok. Dolgu alanının tamamının park için ayrıldığı belli oluyor. Ancak daha sonra İskelenin Kurbağalıdere tarafında Yelken Sokak hizasına kadar Tekne Çekek yeri yapılıyor. Kıyı Fenerbahçe’ye kadar tekne barınağı anlamında kullanılıyor.

1982 Hava Fotoğrafı.

1987 yılında Fenerbahçe’ye kadar Yat Limanı yapılıyor.

2011 yılında Yat Limanı Özelleştirme İdaresine bağlanıyor.

Yat Limanı. İskele Kırmızı İşaretlidir.

2013 yılındaki Özelleştirme İdaresi Kararının 2. Maddesinde ‘…Türkiye Denizcilik İşletmeleri A.Ş.’ye ait 274 ada, 1 no’lu parsel..’ olarak tarif edilen parçanın eklenmesiyle 435128.58m2 alanın 436263.58m2’ye çıktığı ifade ediliyor.

 

Özelleştirme İdaresi Kararı

Tarif edilen 1135 m2’lik parça Kalamış İskelesidir. (436263.58 – 435128.58=1135m2). Buradaki Ada Parsele Kadıköy Belediyesi sayfasından İmar Durumu sorulup araştırıldığında 274 Ada 1 Parselin denize uzandığı görülüyor. Belli ki zamanında iskeleler TDİ’ye tapulanmak için parsel haline getirilmiş.

Özelleştirme İdaresinin Planında görülen iskele 2017 yılından sonraki planlarda kaldırılıyor. Kara parçasının denize dönüştürülmesi prosedürünün nasıl olduğunu açıkçası ben bilmiyorum.                                

                                                  Yat Limanı Hâlihazır Durumu

                                      Özelleştirme İdaresi Planında İskele Kaldırılıyor

 

2017 ve 2021 yılındaki planlarda İskele yoktur. Diğer yandan mendirekler genişletiliyor. Genişletilen alanlar inşaat alanını yükseltmek anlamında emsal hesabına olumlu katkıda bulunuyor. Alan 436 Bin metrekareden 478 bin metrekareye çıkarılıyor.

                          


Yat Limanının Önerilen 2 Hali

İskele, Kadıköy Belediyesinin Kent Rehberinde kırmızı çizgiyle 274 ada 1 Parsel olarak görülmektedir. 

Kalamış İskelesi Kırmızı Çizgilerin İçi

Kalamış İskelesinin sadece Kadıköy için değil İstanbul için de öyküsü vardır. 19. Yüzyılın sonlarından itibaren bu iskeleye vapurlar gelmiştir. İstanbul’un denizden ulaşım yapılan ilk iskelelerindendir. Kalamış kıyısında yerleşim oluşmasında rolü vardır. Ayrıca tüm Kadıköylülerin bu yapıyla ilgili anıları vardır. Vapura binmek, merdivenlerinden denize girmek, sandalla iskelenin ahşap bölümünün altından geçmek, üzerindeki ve karadaki çay bahçelerinde oturmak gibi…

İlgili Koruma Kuruluna başvurarak iskelenin tescil edilmesi istenmelidir. Kalamış İskelesinin tekrar yerinde inşa edilmesi Kent Hafızası için çok önemlidir. Anı değeri dikkate alınmalıdır.

                                                    1934 Yılından Bir Anı.

Tescil edildiğinde önce İskelenin sınırları değişik dokulu malzemeyle kaplanmalıdır. Sonra Bekleme Salonu eski yerine rekonstrüksiyon projesiyle tekrar inşa edilmelidir. Duvarına da iskelenin hikâyesi yazılmalıdır.

Bu tip uygulamaya en tipik örnek Rumelihisarı’nın içerisindeki mescittir. 450 yıl önceki mescit yerine yapılabilmiştir. Anlayabildiğimiz kadarıyla yazılanlardan veya Hisarın eski bir gravürünün bir köşesinden yararlanılmış.

Kalamış İskelesinin tekrar yerine yapılması daha kolaydır. Zira Kalamış İskelesini kullananlar yaşamaktadırlar. İskelenin çok sayıda fotoğrafının yanında Koç Müzesinde maketi bile vardır. Bütün bunlar rekonstrüksiyon projesi için somut verilerdir.

Son olarak… Yat Limanı gibi tesisler şehir merkezinde olmamalıdır. Dolayısıyla eklentileri hiç olmamalıdır. Kalamış Yat Limanı buradan tamamen kaldırılmalıdır... Tarihi Kalamış İskelesi halen var olan yerinde tekrar inşa edilmelidir.

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN

Not. Ölçüler Google’dan alındığı için kesin değildir.

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kalamis-ve-kalamis-iskelesinin-oykusu.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kalami%C5%9F-ve-kalami%C5%9F-i%CC%87skelesi%CC%87-ni%CC%87n-%C3%B6yk%C3%BCs%C3%BC-1


16 Nisan 2025 Çarşamba

 İskeleler

KANDİLLİ İSKELESİ

Kandilli, İstanbul Boğazı’nın Anadolu Yakası’nda Üsküdar ilçesine bağlı bir muhtarlıktır. Vaniköy ile Anadoluhisarı arasında bulunur. Kıyısında Kıbrıslı Yalısı, Kont Ostrogot Yalısı, Mustafa Paşa Yalısı gibi tanınmış yalılar vardır.

4. Jeoloik zamanda çöküntüyle oluşan İstanbul Boğazı’nın iki yakasında parallellik olduğu görülür. Örneğin, Kandilli Burnu ile karşısındaki Bebek Koyu gibi. Ortalarında 110 metre ile Boğazın en derin noktası bulunur. Kandilli Burnu saatte 18 mil (29km) ile akıntının en hızlı olduğu noktadır.

1626 yılında Revan fethinden dönen 4. Murad, Şehzade Mehmed’in burada doğmasından dolayı 7 gün 7 gece kandiller yakılarak kutlama yapılmasını emreder. Bu sebepten havali Kandilli adıyla anılır. Başka bir rivayete göre de tepede bahçesi olan bir papaz padişahtan iltifat almak amacıyla kandiller yakarmış. Dolayısıyla o çevre Kandilli Bahçe daha sonra sadece Kandilli olarak bilinmiş

Kıyıda 1632 yılında inşa edilen, 1749 yılında yıprandığı için 1. Mahmud tarafından eski durumuna getirilen, 1931 yılında yeniden inşa edilen Kandilli Camii bulunur. Hemen yakınında hikayesini tam tespit edemediğim bir çeşme görülür. İç taraflarda Metamorposis Rum Kilisesi (1840), Surp Arakelotz Ermeni Kilisesi (1846), Fransız Katolik Kilisesi (1900) vardır.

1861 yılından beri tepede Adile Sultan Sarayı bulunmaktadır. Sultan Abdülaziz kızkardeşi Adile Sultan için yıkık durumda olan eski köşkün yerine modern bir köşk yaptırmıştır. Daha sonra Adile Sultan tarafından Milli Eğitim’e bağışlanan köşk Kandilli Kız Lisesi olarak kullanılmış. 1969-1970 öğretim yılında yeni okul binasında öğretime başlanması sebebiyle köşk öğrenciler için pansiyon haline getirilmiş. 1986 yılında yanmış, tekrar restorasyondan geçirilmiş ve 2005 yılından sonra özel davetler için kullanılmaya başlanmış. Kandilli Kız Lisesi üst taraftaki yeni binada işlevini sürdürmüştür. Tepede ise Kandilli Rasathanesi bulunmakta olup burada bir de Deprem Müzesi yer almaktadır.

İskeleye gelirsek…

                                             Kandilli İskelesi ve Önündeki Çeşme

1851 yılında ilk iskele binası Mustafa Paşa yalısının üst tarafındaki dükkanların önüne ahşap olarak inşa edilmiş.

1916 yılında bina yanınca yerine başkası yapılmış.

1937-1938 yıllarında Şirket-i Hayriye İdaresi iskelenin yakınında bulunan kendi arsası üzerine bir ilkokul yaptırmış.

1940 yılında bu okul İl Özel İdaresine bağışlanmış. Günümüzde Taylan Doğuer Anaokulu adı ile hizmet vermektedir. 2004 yılında Mesadet Doğuer Gündem isimli hayırsever bir hanımefendi 24 yaşında ölen oğlunun adını yaşatmak için bu okula bağış yapmıştır.

14 Mart 1978 tarihinde Liberya bandıralı Methodic isimli bir gemi iskeleye çarparak büyük zarar vermiş.

5 Mayıs 1987 tarihinde Şehir Hatları İşletmesinin iskelelerde başlattığı onarım-yenileme ve kapasitelerini arttırma çalışması doğrultusunda yeni iskelenin yapımına başlanmış.

13 Ocak 1988 tarihinde betonarmeye dönüştürülen İskele yeniden hizmete açılmış.

Kandilli İskelesi’nin ebadı 8mx20m olup alanı 160m2, iskele binasının alanı 9.65m2, sudan yüksekliği 1.3m, su derinliği 9.6m’dir. İskelenin Galata Köprüsü’ne uzaklığı 5.5mil (8.85km) kadardır. Vapurlar bu mesafeyi 35 dakikada alırlar.

İskele ve Çevresinin Havadan Görünüşü.

Kandilli’nin bende kalan anısı tepedeki Kandilli Rasathanesi ile ilgilidir. 1999 depreminden sonra Mimarlar Odası’nın Afet Komitesi Başkanı olarak burada bazı çalışmalara katılmıştım. Prof. Mustafa Erdik, Prof. Nuray Aydınoğlu gibi değerli hocalarla birlikte idik. Her birinden önemli bilgiler öğrenmiştim. Ancak bende kalan anı değişik bir konudadır. 10-15 kişilik bir gruptuk. Buradaki çalışmalardan edindiğimiz bilgilerle çeşitli konferanslar verecektik. Bir gün güzel konuşma konusunda uzman bir hanımefendi geldi. Topluluğa hitap etmeyi öğretecekti. Önce herkese beşer dakikalık kısa bir konuşma yaptırıp eksiğimizi tespit etmek istemişti. Etti de… Her arkadaşa önerilerde bulundu. Sadece bana ‘Size öğretecek birşeyim olamaz. Mükemmel hitap yeteneğiniz var’ demişti. Doğrusu böyle bir yeteneğim olduğunu ben de bilmiyordum. Neyse… Hoş bir anı olmuş. Burada da aklıma geldiğine ve de yazdığıma göre… 

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kandilli-iskelesi-kandilli-istanbul.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/kandi%CC%87lli%CC%87-i%CC%87skelesi%CC%87

6 Nisan 2025 Pazar

Köşe Yazısı

4+4+4 EĞİTİM SİSTEMİ

2014 yılıydı. Yeldeğirmeni’ndeki Osmangazi İlkokulu’nun müdürü beni çocuklarla söyleşiye çağırmıştı. O gün Okul Müdürü, Öğretmenler, Milli Eğitim yetkilileri ile sohbet te yapmıştım. 4+4+4 sistemini konuşmuştuk. Anladığım kadarıyla taşradaki köylerde ilkokuldan sonra okuyamayan kız çocuklarının okula devamlarının sağlanması için düşünülmüştü. Zira 12 yıl okula gitmek zorunlu olacaktı. Sistem 1 yıl önce gelmişti. Doğrusu o gün bu sistemi beğenmiştim. Zorunluluk olunca çocuklar 12 yıllık eğitim almış olacaklardı. Özellikle kırsal kesimdeki kız çocuklar okulu bırakmayacaklardı.

2014 Yılında Minik Öğrencilerleyim.

Ancak bugün görüyorum ki sistemin yararları kadar zararları da olmakta. Öncelikle okullarla ilgili gördüklerimi yazayım. Uzun uzun detaylandırmayacağım. Çocuklarda her türlü haylazlık var. Eskiden erkek çocuklar sorunlu olurdu. Şimdi kız çocukları haylazlıkta erkeklerle yarışıyor hatta onları geçiyor. Öğrencilerin içinde okumaya niyetli olan da var olmayan da… Olmayanları 12 yıl eğitim sisteminin içinde tutmak durumundasınız. Çok zor. O çocukların yaptığı disiplinsizliğe vereceğiniz ceza bir işe yaramıyor. Okumak niyetiyle gelenler de derslerine konsantre olamıyorlar.

Diğer yandan… Eskiden sanayi sitelerinde okumayan çocuklar çıraklık yapardı. Sonra da belli yaşa gelip işi de öğrenince kendileri dükkan açıyorlardı. Bugün o çıraklar yok. 12 yıl okuyunca da 18 yaşına geliyorlar dolayısıyla doğru düzgün para kazanacakları iş istiyorlar. Onu da bulamıyorlar tabii.

Bazen dostlarla sohbet diyorum. İnşaat piyasasında usta bulamadıklarını anlatıyorlar. Evdeki en basit tamirat işleri için bile usta bulunmuyor bulunan da çok fazla ücret istiyor. İnsanların internetten ustalık öğrenip kendi tamiratlarını yapmaya çalıştıklarını okuyorum.

Bu sistemin kaç tane kız çocuğun okumasına yaradığını merak ediyorum. Belki de tersine sonuç vermiş, kız çocuklarını okuldan uzaklaştırmıştır.

Deniyor ki ‘eskiden çıraklar pratikle iş öğrenirdi. Şimdi sanat okullarında öğreniyorlar.’  Olabilir o durum yine devam etsin. Ama okulda okumak isteyen çocuklar kalsın ve rahatlıkla eğitimlerine devam etsinler. Ayrıca sanat okulu olmayan okullar da var. Bunu da unutmayalım.

Eğitimci değilim. Dışarıdan ahkam kesiyor da olabilirim. Ama lütfen bu iş tekrar ele alınsın. Bakıyorum da ev kızlarının yanında ev erkekleri de çoğalıyor. Ben yakın çevremde üç tane biliyorum. 50 yaşına gelmişler, hiçbir işte çalışmamışlar…

68 ve 78 kuşakları bu ülkede her sıkıntıyı çekmiş ve çocuklarına çalışmama rahatlığını sağlamışlardır. Yani hazır yiyen bir kuşak… Pekiyi de onların çocukları ne olacak? Sonunda nasıl bir toplum oluşacak?

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN  

https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/kose-yazs-444-egitim-sistemi-2014-ylyd.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/4-4-4-e%C4%9Fi%CC%87ti%CC%87m-si%CC%87stemi%CC%87

      

4 Nisan 2025 Cuma

 İstanbul İskeleleri

İSTİNYE İSKELESİ

İstinye, Sarıyer ilçesine bağlı muhtarlıktır. 15584 nüfuslu olup kuzeyde Yeniköy güneyde Emirgan semtleriyle komşu bir boğaz yerleşimidir. Derin bir koy olması dolayısıyla İstinye’ye Küçük Haliç denirmiş.

Antik çağda Sosthenion veya Leostenion adları ile anılmıştır. Bölge Stenos ve daha sonra Stenia adıyla bilinir olmuş. İstinye adının buradan geldiği düşünülür.

M.Ö. 12. Veya 13. Yüzyıllarda Truva Savaşı öncesinde yaşamış olan Argonotlar buraya adak yeri olarak bir tapınak yapmışlar. Aynı yere Roma İmparatoru Konstantin (324-337) Başmelek Mikael için kilise yaptırır. Sonraki yıllarda Ruslar buraları tahrip ederler ve yeni bir kilise inşa ederler.

İstinye’de bağ, bahçe çokmuş. Bugün var mı bilmiyorum ama çileği ünlüymüş. Yerleşimin iç kısımlarında Türkler, kıyılarında Rumlar yaşarmış. Osmanlı döneminde Haliç’e benzetilen koy, tersane ve kalafat yeri olarak kullanılmış. 1856 yılından 1991 yılına kadar kullanılan tesiste Şehir Hatlarının bir çok vapuru inşa edilmiş.

1877 yılında halkın açıktan denize girmesini önlemek için bir Deniz Hamamı yani plaj yapılmış. Bugün böyle bir tesis yok tabii.

İstinye’deki tarihi yapılardan bahsetmeyeceğim. Neredeyse tamamı çeşitli sebeplerden yıkılmış yeniden yapılmış çünkü.

Günümüzde zenginlerin yerleşimi olarak görünüyor. Hatta ünlülere rastlayabileceğiniz ünlü AVM de buradadır.

İskelenin öyküsüne gelirsek…

1851 yılında ilk İstinye İskelesi Karakolhanenin önüne kurulur.

1898 yılında Kalfa Kemal Usta tarafından yıkılır ve yeniden yapılır.

İskelenin tüm alanı 93.90m2, yanaşma yeri uzunluğu 15.30m, denizden ortalama yüksekliği 1.30m, su derinliği 4.75m’dir. Galata Köprüsü’nden uzaklığı 7.8 mil (12.55km) olup vapurla bu mesafe 38 dakikada alınır.

                                                              İstinye İskelesi.

1966 yılından sonra İstinye- Paşabahçe arasında arabalı vapur çalışınca ayrıca 1973 yılında 1. Boğaz Köprüsü de hizmete girince İstinye İskelesi iptal ediliyor.

1991 yılından sonra tersane İzmir’e taşınmış, tersane alanı sosyal-kültürel etkinliklerin yapıldığı bir alan olmuş.

                                                   İstinye Koyu’nda Tersane Yok.

2025 yılının Şehir Hatları tarifesinde İstinye İskelesi kullanılıyor.

İstinye’den Emirgan’a veya Emirgan’dan İstinye’ye yürüyüş yaptığınızda Tersaneyi tepeden görebiliyordunuz. Haliç’teki tersane normal gelirdi de Boğaz’da tersane olması ilginç gelirdi o yıllarda. İçine koca gemilerin girdiği yüzer havuzları görmek değişik duyguydu doğrusu.

Bakıyorum da… Ben de tarih olmuşum İstanbul’da…

ARİF ATILGAN 2025 NİSAN 

 https://atilganblog.blogspot.com/2025/04/iskeleleri-istinye-iskelesi-istinye.html

https://arifatilgan.wixsite.com/arifatilgan/single-post/i%CC%87sti%CC%87nye-i%CC%87skelesi%CC%87